X

Neden sınır koymakta zorlanıyoruz, nasıl daha etkili sınırlar çizebiliriz?

Sağlıklı sınırlar inşa etmek, ideal senaryoda hepimizin olmasını dilediği ama çoğu zaman pratikte bir türlü hayata geçiremediği bir olgu. Hem kendimizi hem ilişkilerimizi korumak için sınırlar çizmek kritik bir öneme sahip olsa da bu konuda başarılı olamamamızın pek çok sebebi olabilir. Ancak, uzmanlara göre en önemli sebep kendi ihtiyaçlarımızın farkına varamamamız. Tam olarak neye ihtiyaç duyduğumuzu bilmediğimizde, ne için sınır koymamız gerektiği konusunda da kararsızlık yaşayabiliyoruz, bu da karşımızdaki kişiye kendimizi net olarak ifade edemememize neden olabiliyor. O yüzden çözüm de “net olmakta”. Ama nasıl?

Yazımızın devamında “gerçek anlamda” sınır koymak için tam olarak ne yapmanız gerektiğini uzman görüşlerinden yola çıkarak paylaşıyor olacağız, öncesinde ise en az kendi ihtiyacımızı bilememek kadar önemli olan, sınır koyamamanın diğer nedenlerini bir araya getirdik. İşte sınır çizmekte zorlanmanızın “korku dolu” olası nedenleri:

1. Sevgiyi kaybetme korkusu

Reddedilmekten, terk edilmekten veya sevilmemekten korkmak, sınır koymanın önündeki en büyük engellerden biri. Oysa ki şunu fark etmemiz gerekiyor; karşımızdaki kişi sınır koyduğumuz için bizi terk etmekle, reddetmekle ya da artık sevmemekle tehdit ediyorsa bu durum onun bizim ona verdiğimiz kadar bize değer vermediğinin bir göstergesi olabilir. Ve bu da sınır koymaktan çok o ilişkiyi sürdürüp sürdürmememize karar vermemiz gerektiğine işaret edebilir.

2. Yalnızlık korkusu

Arkadaşlıklarımızı ya da potansiyel ilişkilerimizi kaybetmekten korkmak, sınır koymamızı engelleyebilir. Yalnız kalmamak adına kişisel sınırlarımızın ihlaline göz yumuyor olabiliriz. Oysa ki doğrusu, ilişkiler söz konusu olduğunda niceliğe değil, niteliğe önem vermektir. Yani, çok arkadaşınızın olması, sağlıklı ilişkilerinizin olduğu anlamına gelmez. Kabul görmek, yalnız kalmamak için sınırlarınızı unutmak yerine o ilişkinin hayatınızda yeri olup olmadığını değerlendirmeyi önceliklendirebilirsiniz.

3. Başkalarını incitme korkusu

“Hayır” diyemememizin hemen hemen en yaygın sebeplerinden biri karşımızdaki için “ya incinirse, ya onu kırarsam” diye düşünmek. Ancak, sınır koymak karşınızdakini incitmek için kasıtlı olarak yapılan bir eylem ya da davranış değil. Sınırlar, hem sizi hem ilişkinizi korumak içindir, önce bunu fark edin. Aksi halde başkaları incinmesin derken kırılan siz olabilirsiniz.

4. Yanlış anlaşılma korkusu

“Ya beni yanlış anlarsa!” Bu cümleyi hayatınızda şimdiye kadar kaç kez kurduğunuzu bir düşünün. Yıpranmak, kendinizi yormak, zamanınızı-enerjinizi istemediğiniz şeylere harcamak, zihinsel sağlığınızı tehlikeye atmamak için kendinize sınırlar çizdiğiniz için birinin sizi yanlış anlaşılması kulağınıza mantıklı geliyor mu? Karşınızdaki kişi sizin gerçekten iyiliğinizi istiyorsa bir şeylere hayır dediğiniz, yapmak istemediğiniz, kendi ihtiyaçlarınızı belirlediğiniz için sizi neden yanlış anlasın ki…

5. Tepki korkusu

Sınırlarınızı net bir şekilde belirlediğinizde ve karşı tarafın huzuruna sunduğunuzda göreceğiniz tepkiden çekiniyor olabilir misiniz? Bir öfke patlamasına maruz kalmak, kırıcı cümleler duymak ya da birinin size sinirlediğini görmekten kaçınmak için sınırlarınızı koruyamıyorsanız yalnız değilsiniz. Sınır çizememenin ardındaki en kritik sebeplerden biri de öfke korkusu, yani karşı tarafın ters bir tepki vereceğinden çekinmek. Ama birilerinin size kızma potansiyeli var diye kendinizden emin duruşunuzdan vazgeçmemelisiniz.

Nasıl etkili sınırlar çizebiliriz?

Uzmanlara göre özellikle zorlayıcı veya toksik kimselerle karşı karşıya olduğumuzda sınırlar belirlemek çok zor ancak çok daha önemli. Evlilik ve aile terapisti Elizabeth Earnshaw, sınırları ‘kendinizi, ne istediğinizi, neye ihtiyacınız olduğunu bildiğinizde ve kendi adınıza konuşabildiğinizde oluşan bir şey’ olarak tanımlıyor. Ve çok önemli bir noktaya daha değiniyor: “Hepimizin sınırları var ve hepimizin sınırları ihmal edilebiliyor. Ama aslında çoğu zaman insanlar sınırlarımızı ihmal etmeye çalışmıyorlar; sadece sınırlarımızın ne olduğunun farkında değiller.”

 Uzman terapist Rachel Zar ise sınırların gerçekte ne anlama geldiğinin kafa karıştırıcı olabildiğine dikkat çekiyor ve ekliyor “Bir sınır belirlemenin ‘anne, ben işteyken arama’ gibi ifade edildiğini düşünüyoruz oysa ki gerçek sınır belirlemek ‘beni işteyken ararsan, telefonu açmam’ şeklinde olmalı.” Bu durumda karşımızdaki kişiye sınırlarımıza saygı duymazsa kendi davranışımızı değiştireceğimizi söylüyoruz. Yani; “Sen eğer böyle davranacaksan, ben de böyle karşılık vereceğim.” Aradaki fark ise şu; ikinci örnekte soru sormuyoruz, ricada bulunmuyoruz ve sınırlarımıza saygı duyup duymama tercihini karşımızdaki kişiye bırakmıyoruz; ne istediğimizi ve ne yapacağımızı net bir şekilde söylüyoruz. Kısacası, kontrolü elimize alıyoruz.

Bir dahaki sefere sınırlarınızı belirlerken ve kendinizi karşı tarafa ifade ederken daha net bir tavır sergilediğinizden emin olun. Karşınızdaki kişi ister iş arkadaşınız ister partneriniz ister ebeveynleriniz olsun, kendi ihtiyacınızın ne olduğunu ve onu nasıl en net şekilde ifade edebileceğinizi iyice düşünüp tartın. Sınırlarınızın hem sizin hem de ilişkilerinizin iyiliği için olduğunu hep aklınızın bir köşesinde bulundurun. Bunu kolaylaştırmak içinse:

  • Kendinizle baş başa kalmaya zaman ayırın.
  • İhtiyaçlarınızı belirleyin.
  • Hayır deme pratikleri yapın.
  • Duygusal, fiziksel, dijital farklı tür sınırları deneyin.

Diğer yandan farklı tür sınırlar koymak için şu örnek söylemler de size ilham verebilir:

Zaman sınırı: “Yalnızca bir saat kalabilirim.”

Enerji sınırı: “Şu anda bu iş için ayıracak zamanım yok ama belki şu kişi sana yardımcı olabilir.”

Duygusal sınır: “Zor bir zamandan geçtiğinin farkındayım ve senin yanında olmak istiyorum. Ama şu anda duygusal olarak buna hazır değilim.”

Alan sınırı: “Bana bu şekilde dokunduğunda rahatsız oluyorum. Alanıma saygı göstermezsen buradan uzaklaşacağım.

İletişimsel sınır: “Bu şu anda üzerine tartışacağımız bir konu değil.”

Zihinsel sınır: “Durumları farklı yorumladığımızın farkındayım ve senin fikrine saygı duyuyorum ama beni bu fikre katılmam için zorlama.”

Kişisel sınırlarınız, kendinize daha iyi bakmanızı, büyümenizi, gelişmenizi ve çevrenizdeki insanlarla ilişkilerinizi şekillendirmenizi kolaylaştıracak en güçlü araçlar. Unutmayın; enerjiniz, zamanınız, duygusal kapasiteniz sınırsız değil, o yüzden iyi yönetmelisiniz. Ve şunu da aklınızdan çıkarmayın, sizi sizden daha iyi kimse koruyamaz. Sağlıklı sınırlar ile kendinizi en doğru şekilde ifade etmek için daha fazla özgürlüğe sahip olabilir ve iyi oluşunuzu her zaman destekleyebilirsiniz.

Sınırlar çizmek ile ilgili daha farklı bakış açıları ve ipuçları yakalamak için aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Sınırlar: Kişilerarası ilişkilerde sınır koymak neden önemli?
Öz sevginizi büyütmek için sınır çizmeyi öğrenin
Kişisel sınırlarımızı korumak: Kendimize olan sevgimizin en önemli göstergesi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale