Ne zaman daha az okumalıyız?

Kendine yardım kitapları, podcast’ler, motivasyon videoları, koçluk programları, günlük alıntılar… Kişisel gelişim içerikleriyle doluyuz. Her gün daha iyi bir versiyonumuza ulaşmamız gerektiğini duyuyoruz.

Kimi zaman bir kitap kapağından, kimi zamansa bir Instagram postundan başlıyor: “Daha çok şükret.”, “Sınır koy.”, “İç çocuğunu kucakla.” Tüm bu öneriler, iyi niyetli olsa da bir noktadan sonra yapılacaklar listesine dönüşebiliyor. Kendimizi iyileştirmek için çıktığımız yolda, iyileşmemiş hissettiğimiz her an suçluluk duymaya başlıyoruz.

Bilgi yorgunluğu: Okudukça kendini yetersiz hissetmek

Çok fazla içerik tüketmek, özellikle de arka arkaya “yapman gerekenler” sunuyorsa zihinsel bir kirliliğe yol açabiliyor. Her okuma yeni bir hedef koyuyor önümüze. Sonunda ne mi oluyor? Başlamadığımız, yarım bıraktığımız ya da bir türlü uygulayamadığımız tavsiyeler dağ gibi birikiyor. Ve biz fark etmeden kendimizi daha da eksik hissetmeye başlıyoruz.

Sürekli yeni bir motivasyon aramak, bazen harekete geçmemek için bir bahane haline geliyor. Okuyoruz, dinliyoruz, not alıyoruz. Ama uygulamaya gelince “yeterince hazır değilim” diyoruz.

Bazen “okumayı bırakmak” da bir farkındalık eylemidir. Çünkü bilgi tüketimi de tıpkı yemek gibi sindirilmeden fazlalaştığında rahatsız eder. Zihnimiz, ruhumuz, hatta bedenimiz bile bu sürekli uyarılma hâlinden yorulur. Bu yüzden bazı kitapları bitirmemek, bazı podcastleri yarım bırakmak bir başarısızlık değil kendine kulak vermenin bir yoludur.

Kişisel gelişim, her zaman bir adım daha atmak değil, bazen olduğun yerde kalıp “burada ne öğrenebilirim?” diye sormaktır. Daha az okumak, daha az yapmak, hatta sadece durmak… Belki de bazen en çok orada gelişiyoruz. Çünkü dış dünyanın sesi kısıldığında, içimizdeki gerçek rehberin sesi duyulur hale gelir.

Ne zaman daha az okumalıyız?

  • Uygulamadan önce sürekli yeni kaynak arıyorsak,
  • Kendimizi yetersiz hissetmeye başladıysak,
  • Okuduklarımızla değil, yapamadıklarımızla meşgulsek,
  • İyileşmeyi bir görev gibi görmeye başladıysak.

Durmak, sindirmek ve sessizleşmek de bir gelişim formudur.

Belki de şu an daha fazla kitaba değil okuduğumuz bir cümle üzerine düşünmeye ihtiyacımız vardır. Sessiz kalmaya, içselleştirmeye, sadeleşmeye. Hatırlatmak istedim. Sevgiyle!

İlginizi çekebilir: ‘Trauma dumping’: Anormalize edilen duygusal yükü boşaltmak

Aslı Yirsutimur
Merhaba ben Aslı! 1988’de İstanbul’da doğdum. Lisans hayatımı Ankara ve Almanya’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve İletişim çift anadal mezunuyum. Almanya’da Avrupa Etnolojisi ... Devam