X

Dizi önerileri: Yakın zamanda yayınlanan, mutlaka izlemeniz gereken 3 dizi

İki buçuk ay, hayır, hayır, neredeyse üç ay oldu yazı yaz(a)mayalı… Neler yaşadım bu süreçte, neler değişti hayatımda, ne oldu da bu hale geldim? Sebebini bulmak için beni tanımanıza çok da gerek yok aslında. Dünyada yaşananlar yeterli değil mi? Böyle bir dünyada, böyle sevgisiz ve gaddar insanların nefes aldığı bir gezegende yaşamak bazen o kadar içimi acıtıyor ki… Elimizden de pek bir şey gelmiyor ne yazık ki sosyal medyada insanların sesini duyurmaktan ya da duyurabildiğimize inanmaktan başka…

Yazılarımı takip edenler bilir, her fırsatta dile getiriyorum yazı yazmaya olan tutkumu, buna rağmen bu tutkumu yapmak bile gelmiyor içimden. Hatta başka bir tutkum olan kitaplar da bu ara hayatımdan epey uzaktalar. Tek istediğim yaz bitmeden bu günlerin, yaz aylarının tadını doya doya çıkarmak. Yalnızca o da değil aslında. Henüz özgürken, dışarıya çıkabiliyor ve gezebiliyorken… Hazır yapabiliyorken… Dünyada yaşananlara bakınca çok da vaktimizin olmadığını düşünüyorum ne yazık ki!

Evde olduğumda ise yine dizilere verdim kendimi. Ama öyle her şeyi izlemiyorum, genelde komik hikayelerde buluyorum kendimi. Tüm yaşananlardan biraz da olsa uzaklaşmak için birebir! Herkese tavsiye ederim.

E tabii bir de gizemli olanlar var; adımdan olsa gerek gizemli hikayeleri hep sevmişimdir. Sürprizlerle dolu, her sahnede şaşırtmacalı olanlar ise favorilerim arasındadır açıkçası. Aylar sonraki bu yazım dizilerle ilgili olsun o halde. Bugün size son 2 haftada izleyip gerçekten çok beğendiğim üç diziden bahsetmek istiyorum. Belki az da olsa havanız değişir. Belki izlediniz, belki isimlerini bile duymadınız, ama aramızda izlemeyenler varsa hadi ekran başına! Şimdiden iyi seyirler.

1. The White Lotus

Oyunculuklarıyla dikkat çeken HBO dizisinin IMDB puanının 7,7 olduğunu söyleyeyim öncelikle. Biraz güldüren, biraz düşündüren, bazen hüzünlendiren dizi 6 bölümden oluşuyor. Hawaii’de White Lotus isimli bir otelde geçen dizi, otel çalışanları ve otelde konaklayan birkaç otel misafirinin hikayesini konu alıyor.

İlk sahnede otelde birinin öldüğünü öğreniyoruz ve her bölümü heyecanla izlerken bu kişinin kim olduğunu bulmak için ipuçları arıyoruz. Sürprizleri ile olduğu kadar, aynı zamanda hepimizi hayalimizdeki bir tatil mekanı ile buluşturma özelliğiyle de bu dizi, oyunculukları, konusu ve de görselliğiyle kesinlikle izlenmeye değer.

Dizi BeIN CONNECT’te yayınlanıyor.

2. Gone for Good

Sadece 5 bölümden oluşan bu mini diziyi 24 saatten kısa bir sürede bitirdim desem, ne kadar sürükleyici (benim için) olduğunu anlayabilirsiniz sanırım. Netflix’te izleyebileceğiniz Fransız yapımı dizi bir değil, tam 2 cinayet ile başlıyor. Sonraki sahnede ise 10 yıl sonrasını izliyoruz.

Her şey unutulmuş (mu?)…

Bölüm isimleri başrol karakterlerinin ismini almış olup, her bölümde o karakterin hikayesinin içinde buluyoruz kendimizi. IMDB’den çok da yüksek bir puan almayan dizi, bütün sırların çözülmesi ve neredeyse her sahnede beni şaşırtmayı başarmasıyla benden tam puan aldı.

Son olarak dizide yer alan şarkılardan da bahsetmek isterim. Hepsi birbirinden etkileyici ve sahnelerle uyum içerisinde olan şarkılardan özellikle 2. bölümün 39. dakikasında çalan şarkı benim favorimdi. Müziği ve sözleriyle 2 haftadır aklımda yer edinen şarkıyı YouTube ve Google dahil olmak üzere birçok platformda aradıysam da bulamadım ne yazık ki…

Eğer diziyi izlerseniz ve olur ya bu şarkıyı bulup bana gönderirseniz, çok çok çok mutlu olacağımı bilmenizi isterim. Bahsettiğim şarkı: “The Fortune Teller – Timothy Elliott Larcombe.”

3. Nine Perfect Strangers

Nicole Kidman, çocukluğumdan beri bildiğim ve birçok projesini izlediğim bir oyuncu. Kimilerine göre oldukça soğuk olan Avustralyalı oyuncunun özel hayatı, görünüşü, karakterindense oynadığı rollerde sergilediği performanstır beni etkileyen aslında. Severim ya da sevmem diyemem, ama bana göre iyi, kötü her karakteri en gerçek şekilde oynayan oyuncudur gerçek sanatçı ve Nicole Kidman için de bunlardan biri diyebiliriz diye düşünüyorum.

Bunları yazdım çünkü Nicole Kidman oynadığı için diziye önyargıyla yaklaşan insanlar olduğunu ya da olacağını çok iyi biliyorum… Tüm oyuncuların karakterlerini adeta yaşıyormuş gibi canlandırdığı, türlü türlü hayatlar… Dokuz kişiden oluşan bu grup bir “spa merkezinde” buluşuyor. Sonra mı? İzleyin ve görün derim…

Henüz yalnızca 3 bölümü yayınlanan, yeni bölümü yarın yayınlanacak olan diziyi Amazon Prime’dan izleyebilirsiniz. Diziyle ilgili söylemek istediğim son şey ise, Masha adlı karakterin her bölüm sonunda o dalga geçer gibi ama bir yandan da işler sarpa mı sarıyor acaba diye sorgulayan bakışının beni hem biraz ürküttüğünü hem de heyecanlandırdığını söylemeliyim.

İlginizi çekebilir: Amazon Prime dizileri: Bir oturuşta bitirebileceğiniz 4 dizi önerisi

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale