X

Modern zamanlarda aşk: Y jenerasyonunun romantik ilişkilerinde en sık yaptığı 10 hata

Söz konusu kadın erkek ilişkileri olduğunda yaşı, mesleği, eğitimi ve hayat görüşü ne olursa olsun herkesin problem yaşadığı ve üstesinden gelmekte zorluk çektiği bazı konular olduğu ortada.  Ancak hiç bir işte tutunamayan, tutunsa da bir süre sonra mutsuzluktan kurtulamayan, hep daha iyisini arayan, mükemmeliyetçi Y jenerasyonu için ilişki konusu da oldukça karmaşık ve içinden çıkılmayan bir sorun yumağı. Her şeyin en iyisine sahip olmak isteyen Y jenerasyonu, ilişki konusunda da son derece hassas.

‘’Ben kendime güveniyorum, çevreye güvenmiyorum’’

Y jenerasyonu, 1970’lerin sonundan 1990’ların ortasını kapsayan dönemde doğmuş bireylere günümüzde verdiğimiz isim. Tıpkı anne babalarının, dedelerinin ninelerinin, kendilerinden sonraki neslin karakteristik bazı özellikleri olduğu gibi, Y jenerasyonunun da kendine özgü bazı karakteristik özellikleri mevcut. Y jenerasyonunu diğerler jenerasyonlardan ayıran en belirgin özellikler kısaca sınırsız özgüven ve diğerlerinden farklı olma düşüncesi olarak genellenebilir.

Y jenerasyonundaki bireyler hayatlarından zevk alan ve kendileri olmaktan gurur duyan kişiler. Ancak tüm bu pozitif olgulara karşın bu jenerasyonun en büyük problemi, mutsuzluk. Çünkü ‘davul bile dengi dengine’ diyerek ortalıkta dolaşan süper kahramanlarımız, kendilerini taşıyabilecek bir partner adayı bulamamaktan şikayetçi.

Biliyoruz; tüm mükemmeliyetçiliğinizi ortaya koyarak tüm yöntemlerin istatistiksel olarak en işe yarayanlarını deniyor, tüm planlarınızı A,B,C hatta D olarak sıralayıp plandan plana atlıyor, önünüze gelecek hiç bir fırsatı kaçırmamak adına Tinder’ınızla Pokemon kovalarcasına canla başla mutluluk arayışınızı sürdürüyorsunuz. Ancak ‘belki de problem fazla mükemmel olmanızdır’ diyor ve Y kuşağının ilişki konusunda en sık yaptığı hatalara bir göz atmanızı öneriyoruz.

Hızlı ve kesin çözüm arayışları

Y jenerasyonundaki bireylerin en sık yaptığı hataların başında, tanıştıkları ilk karşı cinsle ciddi bir şeyler yaşama ve ilişkiye başlama isteği geliyor. Harcadıkları zamanın ve emeğin boşa gitmesini istememelerinin de etkisiyle tanıştıkları her karşı cinse potansiyel eş adayı olarak bakıyor ve aradıkları özelliklerde olup olmadıklarını sordukları sorularla hemen kontrol etme girişiminde bulunuyorlar.

Yalnız kalma korkusunu ilişkiyle yenmeye çalışmak

Y jenerasyonu bireyleri daha bireysel oldukları ve kişisel alana çok daha fazla önem verdikleri için gelecekte yalnız kalma korkusuyla çok sık karşı karşıya kalabiliyorlar. Özellikle tüm arkadaşları yavaş yavaş uzun ilişki ve evlilik kararı alarak yerleşik düzene geçtiklerinde kişi kendisini çok daha çaresiz, geç kalmış ve stres altında hissedebiliyor. Bu nedenle gelecekte yalnız kalmamak adına mutsuz oldukları ilişkileri sürdürmeye çalışabiliyorlar.

Tinder gibi uygulamaların ve sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı

Tinder ve benzeri sanal uygulamalar Y jenerasyonu tarafından oldukça sık kullanılıyor. Teknolojinin içinde doğmasa da teknoloji kullanımına oldukça hakim olan Y jenerasyonu, kimi zaman tek gecelik ilişki kimi zaman da ruh eşini bulma umuduyla teknolojiye sarılıyor. Nadiren şanslı buluşmalara tanık olunsa da, bu tarz uygulamalar kişilerin bire bir iletişim becerilerini geliştirmesine engel olabiliyor ve sanal dünya üzerinde güzel başlayan iletişim, yüz yüze gelindiğinde hayal kırıklıklarıyla sonuçlanabiliyor.

Akıl oyunlarıyla ilişkiyi yıpratmak

Y Jenerasyonu, ilişkilerde flörtöz olmaktan ve küçük oyunlar oynayarak karşısındaki kişiyi denemekten oldukça hoşlanıyor. Karşısındaki kişilere daima şüpheyle yaklaşarak küçük oyunlarla tepkilerini ölçmek Y jenerasyonu bireylerinin ilişkide en sevdiği şeylerden biri. Bu nedenle de hakkınızda yaptığı yorumlarda dürüst olup olmadığı konusunda iki kez düşünmeniz oldukça normal. Ancak bir taraftan ilişkide ciddi ve olgun olmak isterken bir taraftan küçük akıl oyunları oynayarak çocuksu yanından vazgeçemeyen Y jenerasyonu yaşadığı bu çelişki nedeniyle ilişkilerinde problemler yaşayabiliyor.

Mesajla iletişim kurmaya çalışmak

Sosyal medya demişken mesajlaşmadan bahsetmeden olmaz. Y jenerasyonunun çevresindeki kişilerle iletişim kurmada en çok kullandığı yollardan biri de yazılı mesajlaşma. Hayatımızı kolaylaştırması ve kullanımının çok rahat olmasını bir yana bırakırsak, sürekli mesajla haberleşmek, duyguları mesaj üzerinden paylaşmak ilişkinin çabuk tüketilmesine neden olabiliyor. Yüz yüze iletişimin spontane gerçekleşmesi, karşı tarafın tepkisine göre ani cevap verebilme, konuşmanın mesajlaşmaya göre daha kontrolsüz gelişmesi ilişkideki heyecanın korunmasına katkı sağlıyor. Bu nedenle iletişimi sürekli mesaj üzerinden gerçekleştirmek tarafların birbirini tanımalarına ve oldukları gibi davranmalarına engel olabiliyor.

Çok kolay affetmek

Y jenerasyonundan bir birey için karşısındaki kişinin yaptığı hata ne olursa olsun affetmek çok da büyütülecek bir mesele değil. Zaman zaman aldatmaya kadar varan büyük hatalar, karşıdaki kişinin ikna kabiliyetine bağlı olarak Y jenerasyonundan bir birey için affedilme potansiyeli taşıyabiliyor. Kişi yalnız kalma ve terkedilme korkusu nedeniyle bazen isteksiz de olsa karşısındaki kişinin kendisine yalan söylemesine  ve kandırmasına izin verebiliyor. Net bir duruşunun olmaması ve kişisel sınırların belirlenememesi nedeniyle ilişkisi ve kendisi arasında çelişki yaşayan birey, uzun vadede hem ilişkisine hem de kendisine istemsizce zarar verebiliyor.

Gereksiz kıskançlık ve güvensizlik

Güven meselesi her ilişkide en büyük problemlerden biri olsa da, Y jenerasyonunun güven konusunda diğer jenerasyonlara göre çok daha takıntılı olduğunu söyleyebilmek mümkün. Birbirinin telefonunu karıştırma, kişisel hesaplarının ve telefon kilidinin şifresini paylaşma, başkalarıyla olan konuşmalarını okuma ve sorgulama gibi davranışlar zamanla ilişkide güven duygusunun zedelenmesine ve karşılıklı saygının yitirilmesine neden olabiliyor.

Tek gecelik ilişkiler

Tek gecelik ilişki kültürünün mimarı sayılabilecek Y jenerasyonu, özgürlükçü yaşam tarzı ve istediği her şeyi gerçekleştirme arzusu nedeniyle tek gecelik ilişki yaşamayı oldukça sevse de, bu yaşam tarzı zamanla kişinin kendini ifade etme ve gerçekleştirme aracına dönüştüğünde tehlikeli bir durum haline dönüşebiliyor. Duygularını olduğu gibi yaşamamayı ‘duygularımı kontrol edebiliyorum’şeklinde kodlayan bu bireyler, uzun vadede ruhsal yıpranma ve psikolojik çöküntü yaşayabiliyorlar.

Yüksek beklentiler

Doğru ilişkinin nasıl olması gerektiğini izledikleri filmlerden, okudukları kitaplardan öğrenen ve mükemmel ilişkiyi arayan Y jenerasyonu bireyleri çoğu zaman yaşadıkları ilişkilerden tatmin olamıyor. Gerçek yaşamla sanal dünya arasındaki ince çizgi arasında gidip gelen bu bireyler bir süre sonra gerçek dünyanın filmlerden çok farklı olduğunu fark ederek beklentilerini düşürseler de, tatminsizlik hissi ve mükemmeli arama dürtüsü daima ‘acaba’sorusunu akıllarında bırakıyor.

İlişkiyi bitirme beceriksizliği

Tıpkı flörtleşmek ve ilişkiye başlamak gibi, devam eden bir ilişkiyi sonlandırmak da beceri işi. Ayrılığa sebep olan problem ne olursa olsun, kişilerin birbirlerine kişisel olarak saldırıda bulunmamaları ve ilişkinin iki tarafın da isteğiyle, saygılı bir şekilde sonlandırılması oldukça zor ve emek isteyen bir süreç. Ayrılık mesajıyla yüz yüze konuşmadan gerçekleşen ayrılıklar, sosyal medyada ilişki durumu değişiklikleri gibi yüz yüze yapılacak ayrılık konuşmasından kaçma amaçlı başvurulan basit yollar zamanla kişinin ilişkiye olan bakış açısını ve ilişkiye verdiği değeri azaltıyor ve gelecek ilişkilerinde yaşayacağı, açık iletişimle kolayca çözülebilecek  problemlerin bile ayrılıkla sonuçlanmasına neden olabiliyor.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale