X

Maskelerinizin sizi ele geçirmesine izin vermeyin

Geçenlerde yazdığım yazılardan birinde Carl Gustav Jung’un Gölge Arketipinden bahsetmiştim. Bugünse yine Jung’un arketiplerinden biri olan persona arketipinden bahsetmek istiyorum.

Jung’un psikolojiye katkılarından biri kolektif bilinçaltı kavramıdır. Jung’a göre insanlar bu kolektif bilinçaltı malzemeyle dünyaya gelir ve ortak malzeme adı üzere temelde herkes için aynı özellikleri gösterir. Jung, kolektif bilinçaltı imgelerine arketip adını vermiştir. Jung’un arketiplerinden biri olan persona Latince maske anlamına gelen “personae” kelimesinden gelmektedir. Kelimenin aslı antik Yunan tiyatrosunda oyuncuların sahnede kullandıkları maskelere dayanmaktadır.

Jung’un kurucusu olduğu analitik psikoloji kuramında ise persona, kendimizi dış dünyaya sunduğumuzda yüzümüze geçirdiğimiz maske ya da maskelerdir. Persona çeşitli sosyal durumlarda taktığımız farklı sosyal maskeleri sembolize eder. Bazı maskeler kullanıcısının yüzüne çok ustalıkla yerleştirilmiştir. Onların gerçekliğinden şüphe etmezsiniz. Bazı maskeler de çok eğreti durduklarından kendilerini hemen belli ederler. Örneğin sosyalleşmeyi sadece yeni iş bağlantıları kurmak için bir araç olarak kullanan kişinin yüzündeki plastik ifadeyi de, sahte gülümsemeyi de, dolayısıyla bu kişinin taktığı maskeyi de hemen fark edersiniz.

Jung kişiliğimizin bir öğesi olan personanın topluma uyum sağlama ihtiyacımızdan ortaya çıktığını düşünmektedir. Bir profesörün öğrencileriyle ya da bir müdürün çalışanlarıyla iletişim kurarken maskelere ihtiyacı olabilir.

 
 

Evet hepimizin mesleğimize ve bulunduğumuz ortama göre taktığımız farklı farklı maskeleri var. Ama ya taktığımız maskeler ve gerçek biz arasında çok büyük bir uçurum varsa? Taktığınız maskeler yüzünden gerçek benliğinize, özünüze ihanet ediyorsanız? Diyelim siz dış dünyaya karşı abartılı derecede nezaket sergileyen birisiniz. Bu abartılı nezaket maskenizi düşürmemek için sürekli sevmediklerinize seviyormuş gibi davranıyorsunuz, söylemek istediklerinizi yutuyorsunuz, “Hayır” demek istediklerinize “Evet” diyorsunuz. Eğer sizin gerçek benliğiniz sırf nazik olmak adına gerçek hislerini bastırmak zorunda kalıyorsa, içinizde bir gerilim hissetmeniz kaçınılmazdır.

Persona genelde çocukken ailemizi, arkadaşlarımızı, hayatımızdaki otorite figürlerini memnun etme derecemize göre şekillenir. Diyelim biz aslında kendi doğrularının peşinden giden bir kişiliğe sahibiz. Ama çocukken kendi doğrularının peşinden giden bu kişiliğimiz yüzünden pek de sevilmediğimize karar verdik ve gerçek benliğimizi bastırıp insanlar memnun olsun diye onların her dedikleriyle hemfikir olan personamızı geliştirmeye başladık.

Yani aslında personanın en dibinde yatan duygular onaylanma ve sevilme ihtiyaçlarıdır. Ama tüm bu ihtiyaçlarımız yüzünden kendi özümüzü ihmal ediyor olabiliriz. Dahası maskelerimize bu denli bağımlı olarak kendimize yabancılaşabiliriz. Persona ne kadar kuvvetliyse o kadar katı olur, onu taşıyan kişi de o kadar içten etkilenir ve personanın tehdidi altında kalır. Gerçek benliğimiz ve taktığımız tüm maskeler arasındaki bu çatışma bir ruhsal gerilime yol açabilir ve biz kendimizi psikolojik olarak rahatsız hissedebiliriz.

Her konuda olduğu gibi burada da dengenin önemi karşımıza çıkıyor. Psikolojik olarak sağlıklı olmak istiyorsak, gerçek benliğimizin arzuları ve kendimizi dış dünyaya tanıttığımız (persona) halimiz arasında bir denge olmalı. Siz de takdir edersiniz ki bizim bazı durumlarda maskelerimize ihtiyacımız var. Evinde ya da arkadaşlarıyla beraberken son derece şakacı ve rahat olan müdürünüz, sizin ve diğer çalışanlarının yanında otorite figürü maskesi takmak zorundadır. Ancak müdürünüz psikolojik olarak dengede kalabilmek için zaman zaman çalışanlarına ölçülü bir şekilde espriler yapabilir. Aksi takdirde müdürünüz iş ortamında gerçek benliğini devamlı olarak bastırması yüzünden, iç dünyasında gerilim yaşayacaktır.

Jung psikolojisinde bireyleşme (individuation) nihai hedeftir. Bireyleşme, personanın farkına varıp onu gölge arketipi de dahil olmak üzere bilinçaltının bastırılmış kısımlarıyla birleştirerek otantik benliğimizi bulmaktır. Bu oldukça zor, ama bir o kadar da keyifli bir yolculuktur. Size benliğinizin tüm yönlerini keşfe çıkma cesaretiyle dolu günler diliyorum.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. İyimser olmakla ilgili psikoloji egzersizlerini ise Instagram hesabımdanrsolaker@gmail.com  paylaşıyorum.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Burger, J. M. (2006).Kişilik. İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Jung, C. G. Analitik Psikoloji. (1997) Payel Yayınları

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale