X

Martin Luther King Jr’dan hayat ve liderlik dersleri

Martin Luther King Jr, Amerika’daki siyahi vatandaşların bireysel hakları hareketine tartışmasız en fazla katkı sağlayan liderdi. Şiddet karşıtı ve barışçıl; ancak çok güçlü ve etkili olan sivil haklar hareketini, suikastine kadar on üç yıl yürüttü. En çok ilham veren liderlerden biri olarak, dünya tarihine sonsuza kadar izini bıraktı.
Sizler için Martin Luther King’in hayat felsefesini ve liderlik özelliklerini araştırıp derledim. Böylesine harika bir adamın özelliklerini, en iyi kendi sözleri ile anlatabilirim diye düşündüm.

Şimdi kahvenizi alın, sevdiğiniz bir müziği açın ve kulaklıklarınızı takın. Martin’in sözleri ve felsefesini okuyup düşünerek yavaş yavaş günlük hayatınızdan uzaklaşın. Uçağın pisten kalkışı ile şehrinize baktığınız gibi hayatınıza ve seçimlerinize, bu harika liderin bakış açısından bir daha bakın sevgili Uplifers okuyucuları.

1) Hayalinden Asla Vazgeçme

“Bir hayalim var; bir gün dört küçük çocuğumun ten renklerine göre değil, karakterlerine göre değerlendirilecekleri bir ülkede olmak.”

Martin Luther King’in en büyük hayali, ülkesini tüm ırkların eşit sosyal haklara, eğitime ve azami gelir düzeyine sahip olduğu seviyeye getirmekti. İçinde bulunduğu dönemde bu hayalini gerçekleştirmek için en ufak umuda sahip olmayı bırakın; bu hayalini sesli dile getirmesine imkan bile yoktu. Siyahlarla beyazlar arasındaki gelir ve eğitim düzeyi eşitsizliği tartışmasını gündeme getirmek bile öldürülme sebebiydi. Siyahların oy kullanamadığı, otobüste oturamadığı, istedikleri yerlerde yemek yiyemediği dönemlerdi.

“Uçamıyorsan koş,
Koşamıyorsan yürü,
Yürüyemiyorsan emekle,
Ne yaparsan yap daima ileri git”

Bu durumda bile önce otobüs ve toplu taşıma için kesinlikle şiddet içermeyen ve 382 gün süren otobüs boykotunu organize etti. Boykot basında çok geniş yer aldı, King’in evi bombalandı; ancak sonunda otobüslerde ırk ayrımcılığı yapmak kanun dışı ilan edildi. Evet, koşmadı uçmadı ama emekleyerek bir adım ileri götürdü. Oy verme hakkı, gelir eşitsizliği, eğitim eşitsizliği gibi gidilecek daha uzun yollar vardı; ancak otobüsler de ikinci sınıf sayılmadan oturabilme hakkını yasal olarak almak bile hiç yoktan iyiydi.

Siz de kendi hayatınızı düşündüğünüzde gönül rahatlığı ile hayalinize doğru asla vazgeçmeden adım adım da olsa ilerlediğinizi söyleyebilir misiniz? Bu soruya gerçekten evet diyebilen şanslı azınlıktansanız, tebrikler size. Bizim gibi acı çeken ölümlüleri, hayattaki en büyük “hayal”inin ne olduğunu sorgulamaya ve bulunca çılgınca peşinden koşmaya davet ediyorum.

2) Barışçıl, Şiddet Karşıtı ve Medeni Ol 

“Sevginin tarafında olmaya karar verdim. Nefret taşıyamacağım kadar ağır bir yük.”

Martin Luther King’in hayat ve politik felsefesi kötülüğe iyilikle cevap vermek üzerine kuruluydu. Sosyoloji ve Teoloji doktoru olarak; barışçıl ve şiddet karşıtı temel direniş felsefesi üzerine sayısız yazı yazdı. Aynı zamanda, Mahatma Gandhi’nin Hindistan’da uyguladığı şiddete dayanmayan sivil itaatsizlik felsefesini yakından takip edip kendi siyahi hareketinde uyguladı.

Tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen ve sadece yürüyüş yapan siyahlara polisin şiddet uygulaması ile çok sayıda insanın ölüp yaralandığı ve tüm ülkenin ayağa kalktığı olayda bile şiddet ile tepki vermek isteyenleri durdurdu. Strateji olarak hep “çirkinliklere mantık çerçevesinde, kolay anlaşılır ancak güçlü tepkiler” vermek gerektiğini savundu. Kanlı Pazar’a da ilk yürüyüş yapan grubun yüzlerce katı her ırktan ve gruptan insanın katıldığı ve medyada geniş bir şekilde olumlu yer bulan bir yürüyüş ile cevap verdi.

Yaşadığım ve çalıştığım ortama baktığımda barışçıl ve özellikle medeni olmanın günlük uygulamada göz ardı edilen değerler olduğunu düşünüyorum. Özellikle iş hayatında geçirdiğim beş yılda gördüğüm; bazen barışçıl ve medeni olmanın “eziklik” ve “pasiflik” olarak algılandığı. Ancak King gibi hakkınızı yedirmeden, size yapılan çirkinliklere saygılı ama çok daha etkili ve büyük bir cevap verebildiğiniz sürece huzurda ve güvendesiniz. Hepimize bu şekilde davranma erdemi ve üst düzey yöneticilere de bu değerleri yaşatma vizyonu diliyorum.

 

3) Her Zaman Uzun Vadeli Düşün

“Yarın Dünya’nın parçalara ayrılacağını bilsem de, bugün hala elma ağacımı dikerim.”

Gerçekten güzel ve harika hayali olan herkes gibi, Martin Luther King de uzun vadeli düşünme taraftarıydı. Bir röportajında kendisinin de bir insan olduğunu ve tüm insanlar gibi uzun yaşamak ve mutlu olmak istediğini söylemişti. Ama hayalinin buna engel olması durumunda da hayalinden ve ona doğru ilerlemekten asla vazgeçmeyeceğini eklemişti. Gerçekten de söylediği gibi oldu. Uzun yaşayamadı, 39 yaşında suikaste kurban gitti; ancak içimden bir ses hayaline koşan her tutkulu insan gibi yaşayabileceği en mutlu şekilde yaşadığını söylüyor.

“Gerçek anlamda ve mantık çerçevesinde derinlemesine düşünen insanları çok nadir buluruz. Evrensel olarak kolay cevaplara yönelmeye ve yarım hazırlanmış çözümlere ulaşmaya bir eğilim var. Bazı insanların canını, hiç bir şey gerçekten düşünmek zorunda kalmak kadar acıtmıyor.”

Martin Luther King, sivil hareketin adımlarını planlarken her zaman “neden”, “ne için” ve “nasıl” sorularını ilk başta sorar ve net cevaplar bulmadan ilerlemezdi. Tüm planların, konuşmaların ve argümanların mantık çerçevesinde ve derinlemesine düşünülüp tartışılmış olmasını sağlardı.

Uzun vadeli büyük bir hayali olan ve bugünden o hayale bir adım daha yaklaşmak için neyi, neden ve nasıl yapması gerektiğini bilen birinin önünde engeller çok fazla dayanamaz. Peki, siz özellikle iş hayatınızda günlük rutinde gerçekten derinlemesine düşünebiliyor musunuz? Ben bu süper özelliği günlük seviyede kazanamasam da, haftada en az bir saatimi bu yaptığım işleri “neden, hangi hedef için yapıyorum, nasıl daha kolay ve kaliteli yaparım?” diye düşünmeye vakit ayırıyorum. Bu tarz sorgulamaların normal karşılanıp, günlük bazda yapılacağı bir ideal dünyayı da hayal ediyorum. Bu dünyayı bence biz Y kuşağı kurabiliriz, umudum var…

4)İnsanları Hayaline Ortak Et

“Sonu olan bir hayal kırıklığını kabullenmeli; ancak sonsuz umutlarımızı asla kaybetmemeliyiz.”

Sivil haklar hareketinde Martin Luther King’in yaptıklarından biri de herkesi ama herkesi harekete dahil edip, hareketin bir parçası gibi hissettirmesidir. King’e göre hiç kimse veya grup (politikacılar, siyahi ünlüler, kilise grupları, hatta öğrenci grupları) dışlanamayacak kadar değerliydi. Martin Luther King, insanları ve grupları kendi hayaline dahil etmekle kalmayıp destekçilerden gelen her türlü yardıma da sonuna kadar açıktı. Yakın çevresine her zaman “Bir adam tek başına ada değildir. Başarıya ulaşmak için her zaman başkalarına ihtiyacı vardır” görüşünü savundu.

Hayatınızda da ortak ve istenen bir hedefe ekipçe çalışıp, çok eğlendiğiniz zamanlar mutlaka olmuştur. Benim de kişisel tecrübelerim bir grup insanın hedefe kitlenip, ortaklaşa çalıştığında zor koşullar, engeller, yoğun ve stresli saatler karşısında bile yılmayıp aksine eğlenebildiğini gösteriyor.

5)Zor Zamanlarda Doğru Olanı Yap

“Bir insanın başarısının nihai ölçüsü güvenli ve rahat zamanlarda nerede durduğu değil, zor ve tartışmalı zamanlarda nerede durduğudur.”

Martin Luther King’e göre doğru olanı yapmak için en uygun zaman şimdiki zamandır. Siyahlara karşı yapılan katletme, şiddet gibi zor durumlarda, şiddetle cevap vermemek ve doğru olanı yapmak için hem bireysel olarak hem de çevresini ikna etme konusunda çok zorlansa da doğru olanı yaptı. Kriz zamanlarında sakin kalmak ve mantıklı davranmak için özel bir çaba gösterirdi. Hatta bir röportajında kendisine meydan okuyan, fikirlerini eleştiren arkadaşlarını daha çok sevdiğini, çünkü bu sayede olayları çok daha farklı ve geniş açılardan görüp doğru kararlar alabildiğini söylemişti.

İş ve özel hayatımı düşündüğümde, zor zamanların çevremizdekileri gerçekten tanımak için adete birer “hızlandırılmış tur” olduğunu görüyorum. Sevgilinizi tanımak mı istiyorsunuz? Birlikte tatile çıkıp kredi kartınızı kaybedin. İş arkadaşlarınızı, müdürünüzü tanımak mı istiyorsunuz? Birlikte büyük bir kriz yönetin. Zor zamanlarda acı da verse, zor da olsa doğruyu yapmak için Martin’den ilham alın.

Zeynep Cansoylu Samancıoğlu: Gündüzleri çok uluslu bir firmada kozmetik kanalı müşteri yöneticisi. Geceleri saç & cilt bakımı, moda, trendler, gezme, yeme ve içme yazan araştırmacı blogger. Doğal ortamları olan alışverişte, sergide, balede, operada, müzikalde, vapurda, boğazda, müzede, gezmede, yemekte sıklıkla gözlemlenebilir. Hep güzel insanların ve şeylerin peşinde.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale