X

Lezzet ile sağlığın geleneksel buluşması: İtalyan Mutfağı

Gıda, sadece bedenimizi beslemekle kalmıyor, benliğimizi kültürel ve coğrafi kökenlerimize bağlıyor. İtalyan Mutfağı, sağlık ve lezzetin kesiştiği noktada; yerel lezzetler ve coğrafi işaretli ürünlerin sürdürülebilirliğinin vurgulandığı geniş bir gastronomi felsefesini kapsıyor.

Lezzet ve sağlığın uyum içinde buluştuğu bu gastronomik serüven, geleneksel lezzetlerin ve coğrafi işaretli ürünlerin öneminin altının çizildiği bir anlayışla şekilleniyor. Bu geniş çerçevede, İtalyan Mutfağı Haftası gibi etkinlikler, küresel mutfak sahnesinde sürdürülebilirlik ve yerel gıda değerlerini ön plana çıkarıyor. İtalya’nın gastronomik zenginlikleri, bu yıl da “Lezzetle Sağlık Bir Arada” teması altında, yemeğin kültürel bir ifade olarak gücünü ve sağlıklı yaşamın bir parçası olarak rolünü kutluyor.

İtalyan Mutfağı Haftası

İtalyan gastronomisinin en seçkin ve özgün değerlerini dünya çapında sergilemek amacıyla başlatılan İtalyan Mutfağı Haftası, İtalyan yemek kültürünün uluslararası sahnede tanıtılması, İtalya’nın hedefe yönelik ihracatını, uluslararası iş ilişkilerini ve turizmini güçlendirmeyi hedefliyor. İtalya’nın dünyadaki büyükelçilikleri, konsoloslukları ve kültür enstitüleri İtalyan Ticaret Ajansı ofisleri iş birliğinde bu kapsamlı girişimin bir parçası olarak, sağlıklı yaşamın temeli olarak kabul edilen Akdeniz diyetini tanıtmaktan, şefler, gıda uzmanları ve iş ortakları ile yapılan iş birliklerine kadar, farklı etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar yüzden fazla ülkede gerçekleştirilen ve toplamda 8.000’den fazla girişimle İtalyan mutfağının inceliklerini paylaşan bu hafta, kültürlerarası diyaloğun yanı sıra sağlıklı ve kaliteli yemek anlayışını da teşvik ediyor. Bu yılda 13-19 Kasım’da İtalyan Mutfağı Sofralarda: Lezzetle Sağlık Bir Arada temasıyla düzenlenen İtalyan Mutfağı Haftası, lezzetin sağlıkla buluştuğu bu genel temayı İtalyan mutfak kültürü ile birleştirerek katılımcıların deneyimine sundu.

İtalyan Mutfağı Sofralarda: Lezzetle sağlık bir arada

Bu yıl, sekizincisi düzenlenen İtalyan Mutfağı Haftası’nın odak noktasını İtalyan Mutfağı Sofralarda: Lezzetle Sağlık Bir Arada teması oluşturuyor. Bu temanın kökleri, İtalyan mutfak geleneğinin yalnızca etkileyici lezzetler sunmakla kalmamasına; iyi ve dinç bir yaşam biçimini teşvik etmesine uzanıyor. İtalyan mutfak kültürü, sürdürülebilirlik ve yerel ürünlerin kullanımı gibi unsurlarla besleniyor ve böylece yemeğin sadece bir lezzet aracı değil, aynı zamanda bir zindelik kaynağı olarak önemini vurguluyor.

Sürdürülebilirlik ve yerellik İtalyan Mutfağının kalbinde

Sürdürülebilirlik, İtalyan mutfak felsefesinin merkezinde yer alıyor. İtalyan mutfağı, yerel ve mevsimsel malzemelerin kullanımı ile yemeklerin tazeliğini ve besin değerlerini arttırırken, gıda atıklarını azaltmayı ve çevresel etkiyi minimize etmeyi amaçlıyor. Lokal gıdaların tercih edilmesi ise küçük çiftlikleri ve geleneksel üretim yöntemlerini destekleyerek toplulukların ekonomik sürdürülebilirliğine katkı sağlıyor.

Coğrafi işaretler ve apelasyon sistemleri, belli bir bölgeye özgü ürünleri koruyarak, bu ürünlerin kalitesini ve kökenini garanti altına alıyor. Bu sistem, tüketicilerin bilinçli tercihler yapmasına olanak tanırken, İtalyan mutfak mirasının uluslararası alanda tanınırlığını ve takdir edilmesini sağlıyor.

İtalyan Mutfağı Haftası etkinlikleri boyunca, ziyaretçilere sadece lezzetli yemeklerin sunulması değil, aynı zamanda bu yemeklerin nasıl bir sağlıklı yaşam tarzına katkıda bulunabileceği gösteriliyor. Bu yıl da tema kapsamında Akdeniz diyetinin benimsenmesinden, korumalı ve kontrollü ürünlerin önemine, etiketleme pratiklerinden, İtalyan köylerinin yeniden keşfine kadar pek çok konu ele alındı. Geleneksel İtalyan mutfağı, coğrafi işaretli ürünlerin korunmasına büyük önem veren ve zengin lezzetleriyle bilinirken, aynı zamanda sağlıklı ve dengeli beslenme konusunda da öncü bir role sahip. Örneğin, Akdeniz diyeti olarak da bilinen İtalyan diyetinin temel taşlarından biri olan zeytinyağının, sağlığa olan faydaları geniş çapta araştırma ve gözlemlerle destekleniyor.

Bu kapsamlı yaklaşım, beslenme uzmanları ve şefler tarafından da destekleniyor. Beslenme Uzmanı, Aktivist, Yaban-İnsan Arabulucusu Dilara Koçak da bu yaklaşımı şöyle özetliyor: “Akdeniz tipi beslenme başta olmak üzere bitki bazlı diyetleri önemsiyorum. Bu beslenmenin temelindeki iyilik sadece insana değil, doğaya ve geleceğe de fayda ediyor. Akdeniz diyeti üzerinde en çok çalışma yapılan ve sağlık etkisini her yıl daha da güçlü kanıtlar ile ortaya koyan bir beslenme tipi. Mevsiminde sebze meyve, zeytinyağı ve baklagiller ile ayrışıyor. Lezzeti ve sağlığı aynı anda yakalamak mümkün yereli takip etmek ise sürdürülebilir gelecek için vazgeçilmez bir seçim.”

“İtalyan Mutfağı Sofralarda: Lezzetle Sağlık Bir Arada” teması, geleneksel lezzetlerin korunmasının yanı sıra, her bireyin sağlıklı ve zinde bir yaşam sürdürmesini teşvik eden değerleri de ön plana çıkarıyor. Bu değerlerle, İtalyan mutfak sanatı, çağdaş dünyanın ihtiyaçlarına yanıt veren ve bu süreçte kendi köklerinden güç alan bir yaklaşımı temsil ediyor.

Geleceğin şeflerine İtalyan lezzetleri ilhamı

İtalyan Mutfağı Haftası’nın bu seneki etkinlikleri kapsamında; İtalyan Çölyak Derneği’nden “İtalyan mutfağının dünyadaki elçisi” ünvanını alan, İtalyan Aşçılar Federasyonu Şefi Samuele Zaninotto, sağlık ve lezzetin kesişim noktasında konumlanan İtalyan mutfağı sanatını tanıttı. Mutfağı; gelenek ve yeniliğin, lezzetin, sağlığın bir karışımı olarak gören şef, gıda intoleransları ve her damak zevkine uygun çözümler sunan düşük enerjili menüler konusunda da uzman. İtalyan Mutfağı Haftası’nda Gastronometro’da düzenlenen atölye çalışmasında, İtalyan mutfak geleneğinin iyi beslenme ile nasıl uyum sağladığını örnekleriyle sergiledi. Atölyeye katılan mutfak akademisi öğrencileri, şefin rehberliğinde İtalya’nın zengin lezzet paletini keşfederken, İtalyan Mutfağı Haftası’nın bu yılki temasına uygun olarak lezzet ve sağlık odaklı yemek yapma pratiğini kazandılar.

İtalyan Mutfağında diplomasi: “Başkanların Tüm Yemekleri”

Hafta kapsamında etkileyici bir kitap tanıtımı etkinliği gerçekleşti. Lorenza Scalisi’nin yazdığı “Tutti i piatti dei Presidenti” (Başkanların Tüm Yemekleri), İtalya’nın zengin lezzetlerini ve gastronomik geçmişini anlatan bir eser olarak, İtalyan başbakanlarının 30 yıl süresince devlet başkanlarını ağırlarken sundukları yemeklerin hikayelerine ve tariflerine ışık tutuyor. Kitap, İtalyan yemek kültürü ile diplomatik mutfak geleneğinin incelikli bir portresini çizmekle kalmıyor, okuyucuları yemeklerin arkasındaki politik ve sosyal tarihle de buluşturuyor. Lorenza Scalisi, yemeklerin yalnızca damak zevkine hitap etmediğini, aynı zamanda bir ülkenin tarihini ve kültürünü de yansıttığını etkileyici bir dille okurlarına sunuyor.

Perşembe gnocchi yenir!

16 Kasım’da İtalyan Mutfağı Haftası kapsamında “Perşembe Gnocchi Yenir!” etkinliği gerçekleşti. Bu etkinlik, yemeklerin sadece besin değil aynı zamanda kültürel bir miras olduğunu vurgulayarak, yerel ve sağlıklı yemeklerin önemini ön plana çıkarttı. İstanbul’un seçkin İtalyan restoranları “Perşembe Gnocchi Yenir!” diyerek 16 Kasım Perşembe akşam yemeği menülerinde İtalyan mutfağının geleneksel yemeklerinden birini tanıtmak için “gnocchi” hazırladılar.

“Giovedì Gnocchi” (Gnocchi Perşembesi), Roma’da yüzyıllardır süregelen, perşembe günlerini ev yapımı gnocchi ile şereflendiren bir adeti yansıtmakta ve bu sayede, basit ama besleyici malzemelerle hazırlanan yemeklerin sağlıklı beslenme ile olan güçlü bağını kutlamakta. Bu geleneğin hatırlatılması, İstanbul’da yaşayanlara İtalya’nın bu değerli mutfak mirasını deneyimleme fırsatı sunarken, aynı zamanda sürdürülebilir yemek alışkanlıkları ve yerel ürünlerin kullanımının teşvik edilmesi yönünde bir bilinç oluşturacak.

İtalyan Mutfağı Haftası, lezzetin ve sağlığın bir arada olabileceğini ve mutfağın bir yaşam tarzı olarak ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Etkinliklerde ele alınan Akdeniz diyeti, coğrafi işaretli ürünler ve sürdürülebilirlik konuları, gıda sektörü profesyonelleri ve lezzetseverler için önümüzdeki dönemde de dünya gastronomisine ilham kaynağı olmaya devam edecek.

İlginizi çekebilir: Damak çatlatan İtalyan lezzetleri: Çorbadan tatlıya pratik tarifler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale