X

Korku filmleri: Geçmişten bugüne en iyiler, yeniler ve bilinmeyenler

Korku filmi tutkunları buraya: Tüm zamanların en iyi korku filmleri sizin için derlendi! Bazıları klasikleşmiş, bazıları henüz geçen yıl çıkmış, bazıları ise fazla kişi tarafından bilinmese de izlerken tir tir titretecek cinsten… Eğer sinemada “korku” sizin için ayrı bir yere sahipse; bir şey atlamamış olmak adına film listemizi dikkatle okumanızı öneririz.

The Mortuary Collection (IMDb: 6.4)

2019 tarihli The Mortuary Collection, bir korku antolojsi. Hem birbiriyle ilişkili hem de bağımsız kısa korku hikayelerinden oluşuyor. Her bir kısa hikayeyi beklerken geriliyor ve heyecanlanıyorsunuz. Ezberbozan bir korku filmi izlemek istiyorsanız sizi şaşırtacağınızı garanti edebiliriz.

The Dark And The Wicked (IMDb: 6.1)

httvp://www.youtube.com/watch?v=zM-jmNmX50Q

2020 tarihli The Dark And The Wicked, fazla bilinmeyen korku filmleri arasında yer alıyor. Konu Amerikan’ın güney eyaleti ve korku filmlerinin sık kullanın adresi Teksas’ta geçiyor. Hikayede çiftlik sahibi sıradan bir aileye musallat olan karanlık bir güç ve onun sıra dışı yöntemleri anlatılıyor. Filmin tekinsiz atmosferi ise korku severleri etkileyecek cinsten.

The Platform (IMDb: 7.0)

The Platform, şüphesiz son zamanların en çok konuşulan Netflix korku filmleri arasında. Türüne tam olarak korku diyemeyeceğimiz bu gerilim dolu İspanyol filminin daha şimdiden ikincisinin gelmesi bekleniyor. Filmde her katında sadece iki kişinin bulunduğu ve çok katlı bir hapishanede yaşanan sınıf ayrımları ve haksızlıklar anlatılıyor. Eğer henüz izlemediyseniz rahatsız olmaya hazır olun deriz.

Host (IMDb: 6.6)

Karantina günlerine dair çekilmiş bir korku filmi olan Host, en iyi korku filmleri listesi içerisindeki bir diğer önerimiz. Film, karantina sebebiyle görüşemeyen altı arkadaşın internet ortamında buluşmasıyla başlıyor. Bu bir araya gelişin amacı ise ruh çağırmak. Tabii işler istedikleri gibi gitmiyor ve konuya dair ürkütücü tüm klişeler siz korku severlerle buluşuyor…

The Invisible Man (IMDb: 7.1)

The Invisible Man, yeni olmasına rağmen seçilmiş en iyi korku filmleri arasında yer almayı başardı. Filmin yönetmenini Testere(The Saw) serisinin ilk filminden tanıyorsunuz. Filmde başına gelenlerden sonra kendisi yönetmenliğe soyundu. Ve daha ikinci filmi olan The Invisible Man’de korku ile teknolojiyi harika bir şekilde harmanladı.

Paranormal Activity (IMDb: 6.3)

2007 tarihli Paranormal Activity, ses getiren en korkunç filmler arasında yer alıyor. Filmde Micah ve kız arkadaşı Katie, San Diego’nun sessiz bir kasabasına taşınır. Yeni evlerinde her şey yolunda gibi görünse de Katie’nin bir sorunu vardır. Genç kadın, küçüklüğünden beri doğaüstü bir varlık tarafından takip edildiğini hissetmektedir… İşin kötü yanı bu hisleri, yeni evlerinde de yoğun bir şekilde yaşar…

Insidious (IMDb: 6.8)

Dilimize Ruhlar Bölgesi olarak çevrilen ve film, astral seyahat üzerine konumlanıyor. Hikaye Josh ve Renai’nin üç çocuğuyla birlikte yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor. Evde yaşanan tuhaf olaylar Renai’ye evin hayaletli olduğunu düşündürüyor. Ardından genç kadın, taşınmak için eşini ikna etmeye çalışıyor. Onlar taşınma planları yaparken oğulları Dalton, nedensiz bir şekilde komaya giriyor. Josh ise çareyi eve medyum çağırmakta buluyor ve olaylar gelişiyor…

Sinister (IMDb: 6.8)

2012 yapımı Sinister, en iyi korku filmleri listesi içinde yer alan en iddialı yapımlardan. Filmde Ellison Oswalt adındaki bir yazar, suç romanlarına malzeme toplamak için korkunç cinayetleri araştırmak ister. Bu amaçla eşi ve iki çocuğuyla birlikte ülkenin bir diğer ucuna seyahat eder. Kiraladıkları yeni dairenin eski sahipleri öldürülmüştür. Ellison, tavan arasında bu cinayetlerle ilgili bir sürü video kaset bulur ve cinayetleri aydınlatmaya karar verir…

The Conjuring (IMDb: 7.5)

Seçilmiş en iyi korku filmleri arasında gösterilen 2013 yapımı The Conjuring, konusunu gerçek bir hikayeden alıyor. Filmde doğaüstü olayları aydınlatmaya çalışan Ed ve Lorraine Warren çiftinin karşılaştıkları ürkütücü bir vaka anlatılıyor. Warrenların, Perron ailesinden aldıkları bir telefon, onları hayatlarının en korkutucu görevine götürür…

Hereditary (IMDb: 7.3)

2018 yapımı film, Graham ailesinin aile büyükleri Ellen’ı kaybettikten sonra atalarına dair gizemli sırlar keşfetmeye başlamasını konu alıyor. Aile üyeleri kendilerine miras kalan bu kederden kurtulmak için mücadele etse de başlarına gelen uğursuz ve sarsıcı olaylar, tüm ailenin yavaş yavaş delirmesine neden oluyor…

It Follows (IMDb: 6.8)

2018 yapımı It Follows, tıpkı yaşıtları gibi günlerini ailesi ve arkadaşlarıyla geçiren Jay’in hikayesini konu alıyor. Hoşlandığı gençle seviştikten sonra kendini baygın vaziyette bulan Jay, oldukça tuhaf bir lanetle yüzleşir… Sürekli bir şeyler tarafından takip edilen genç kadın, sonunda bu lanetten kurtulmak için arkadaşlarının yardımına başvurur.

The Descent (IMDb: 7.2)

2005 yapımı The Descent’te eşi, kızı ve arkadaşlarıyla tatile çıkan genç bir kadın, trajik bir kazaya şahit olur. Kazadan bir yıl sonra arkadaşlarıyla çıktığı yürüyüş, bir anda bir ölüm kalım savaşına dönüşür. Üzerine bir de çeşitli yaratıklarla baş etmeleri gerekince her bir grup üyesi kendini başlı başına bir korku hikayesinin içinde bulur…

Let The Right One In (IMDb: 7.9)

Bilinmeyen korku filmleri arasında gösterebileceğimiz Let The Right One In, John Ajvide Lindqvist’in vampir romanından yapılmış bir uyarlama. Filmde okulda ezilen ve içine kapanık 12 yaşındaki Owen’ın komşusu Abby ile tanıştıktan sonra yaşadıkları anlatılıyor…

Martyrs (IMDb: 7.1)

İşkence Odası ismiyle bilinen film, kısa süre önce ortadan kaybolan Lucie’nin ortaya çıkmasıyla başlıyor. 10 yaşındaki kızın vücudunda işkence izleri bulunuyor ve bu durum 70’li yılların Fransa’sında merak ve korku uyandırıyor. Olayın gizemi çözülemeden geçen 15 yılın ardından Lucie bir gün, elinde av tüfeğiyle sıradan bir ailenin kapısını çalıyor; işkencecisini bulduğuna inanarak evin babasını vuruyor…

Salò, or the 120 Days of Sodom (IMDb: 5.9)

1975 yapımı Salo Ya Da Sodom’un 120 Günü, 1943 yılı İtalya’sında geçiyor. Faşist olarak bilinen dört adam kurbanlarının bir listesini yapar ve yaşları 12 -18 arasında değişen 9 kız ve erkek çocuğunu kaçırarak bir bölgeye getirir. Ve onları 120 gün boyunca cinsel istismar da dahil olmak üzere sayısız işkenceye maruz bırakılır…

Shining (IMDb: 8.4)

En iyi korku filmleri listesi yapılır da içinde Shining olmadan olur mu? 1980 yapımı film, ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından Stephen King’in aynı isimli romanından uyarlandı. Film, yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen metafiziksel olayları konu alıyor. Ailenin küçük oğlu, otelde doğaüstü varlıklarla birlikte olduklarını fark ediyor ancak ailesini buna inandıramıyor. Bir kar fırtınası sırasında otelde mahsur kaldıklarında ise Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçiriliyor ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlıyor…

Eraserhead (IMDb: 7.4)

Sinemanın aykırı dehası David Lynch imzalı filmde Henry Spencer, uzun zaman önce yaşadıkları bir ilişki sırasında Mary’nin hamile kaldığını öğrenir ve onu kendi evine getirir. Mary, zamanı geldiğinde doğumu gerçekleştirir ancak dünyaya getirdiği şey insandışı bir yaratıktır. Mary evden kaçınca Spencer için kabus dolu günler başlar…

Dead Ringers (IMDb: 7.3)

1988 tarihli kült korku filmi olan Dead Ringers’ın yönetmeni David Cronenberg. Filmde Mantle kardeşler, tüm hayatlarını birlikte geçirmiş, hatta aynı mesleği yapan çift yumurta ikizleridir. Aralarındaki en büyük fark, kadınlara karşı tavırlarıdır. Birisi kadınlara karşı oldukça utangaç; diğeri ise yakın ve özenlidir. Bu nedenle ilişkilerini kadınları paylaşıp tek bir kişiymiş gibi davranarak yaşamaktadırlar…

İlginizi çekebilir: Netflix Dizi Önerileri: Bir solukta izleyeceğiniz gelmiş geçmiş en iyi Netflix dizileri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale