X

Kişisel gelişim kitaplarına inanmayanlara alternatif: Laurent Gounelle’in kişisel gelişim romanları

Kişisel gelişim kitaplarına prim vermeyen biriyseniz, ama bir yandan da “bir kitap okudum hayatım değişti” klişesine içten içe inanıyorsanız; kısaca aradığınız şey “Feel Up” kitaplarıysa Laurent Gounelle’e bir şans tanımalısınız.

Fransız yazar Gounelle’in hayranları onu “yeni nesil Coelho” olarak niteliyorlar. Gounelle, insan davranışlarını gözlemlemek için dünyayı gezmiş bir psikiyatrist. Yazar kimliğinin ise “bilirkişilik” gibi bir iddiası yok. Hayatın anlamı ve insanın doğası hakkında kişisel gözlem ve düşüncelerini aktarmayı sevdiğini söylüyor, hepsi bu. Dolayısıyla, Laurent Gounelle’in kitapları, şu didaktik kişisel gelişim kitaplarından değil. Hatta kişisel gelişim kitabı bile değiller. Fransız yazarın tarzına bir isim koymak gerekse, sanırım “kişisel gelişim romanı” diyebiliriz. Gounelle’in yaşamını yönlendirdiği anti-kahramanları var, ve aslında okuduğumuz hikayeler de onların değişim hikayeleri. Onlar değiştikçe, ve biz yazarın içten üslubu sayesinde kendimizi onlarla özdeşleştirdikçe, farkında olmadan kendi kişisel değişimimize bir kapı açmış oluyoruz.

İlk kitabı Mutlu Olmak İsteyen Adam’da mutluluk, Tanrı Tebdil-i Kıyafet Gezer’de özgürlük temasını işleyen yazarın, modern insan üzerine olan üçüncü kitabı “Seni Her Şeyin Mümkün Olduğu Bir Yere Götüreceğim” de geçtiğimiz aylarda raflarda yerini aldı. Kişisel favorim “Tanrı Tebdil-i Kıyafet Gezer” olmakla beraber, şu aralar ruh halinize hangi romanın konusu denk geliyorsa onu seçin ve Gounelle’le tanışın diyorum. Okuduğunuz ilk kitabından sonra kendisini yaşam koçunuz ilan edeceğinizden ve dördüncü kitabını sabırsızlıkla bekleyen kitleye katılacağınızdan şüphem yok…

Mutlu Olmak İsteyen Adam

Bali’ye tatile giden anti-kahramanımız, aslında hiçbir şikayeti olmadığı halde, sadece merak ettiği için, ünü kıtalara taşmış olan bilge bir şifacıya gidiyor. Şifacının ona “mutlu olmadığı” teşhisini koyması üzerine, kendini keşfedeceği derin bir sohbet başlıyor.

Gounelle, Mutlu Olmak İsteyen Adam’da inandığımız şeylerin gerçekleri nasıl manipüle edebileceği üzerinde duruyor. Nasıl mutlu olacağımızı değil, mutluğumuza engel olan şeylerin neler olduğunu, onlardan nasıl kurtulabileceğimizi ve kurtulduğumuz andan itibaren hayatımızın nasıl değişeceğini anlatıyor.

Neredeyse tamamı diyalog tadında ilerleyen hikaye, bir terapi seansı dinliyormuşuz hissi yaratırken bize de terapi oluyor. Gounelle’in en yalın kitabı . “Kişisel gelişim klişelerine cevaplar hazırladım, bir kitap karakteri çıksa da benim adıma o cevapları verse” diyorsanız, başlangıç için birebir!

Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer

Hem iş, hem özel hayatında büyük bir çöküş yaşayan anti-kahramanımız Alan Greenmor, Eyfel Kulesi’nde intihar etmek üzereyken, Dubreuil isimli orta yaşlı bir adam tarafından durduruluyor. Dubreuil Alan’a hayatını değiştireceğini, onu çok mutlu ve başarılı bir insan haline getireceğini söylüyor; tek yapması gereken onun her söylediğini sorgusuz sualsiz yapmak; eğer söylediklerini yapmazsa hayatını kaybedecek. Zaten dibe vurmuş olan Alan anlaşmayı kabul ediyor ve Dubreuil tarafından verilen görevler silsilesi başlıyor.

“Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer”, kendimize bizzat koyduğumuz engelleri, korku ve önyargılarımızı nasıl aşıp özgürleşeceğimiz hakkında. Bir yandan Dubreuil denen gizemli adamın kim olduğunu ve aslında ne istediğini çözmeye çalıştığımız bir maceranın içinde ilerlerken; bir yandan da Alan’la ortak yanlarımızı keşfedip, “Yahu şu görevleri ben de mi bir denesem…” moduna giriyoruz. Şu ara kendinizi biraz olsun “şanssız” veya “kurban” hissetme eğilimindeyseniz, mutlaka bekleriz. Dubreuil gerçekten akılda kalıcı, günlük hayatta gayet kullanılabilir olan, somut ve basit yöntemleri aklımıza kazıyor. Kitabın gerçekten etkili olmasının en büyük sebebi şüphesiz Gounelle’in insanı yormayan, akıcı, yer yer derin ve parçalı esprili bir tarzı olması. Mesajını ruhumuz duymadan; olaylar içine yedirerek aktarıyor. “Kişisel gelişim kitapları çok sıkıcı” diyenler için alın size en heyecanlısından bir kişisel gelişim romanı! (Romanın sinemaya uyarlanma aşamasında olduğunu da ayrıca not düşelim.)

Seni Her Şeyin Mümkün Olduğu Bir Yere Götüreceğim

Hayatının aşkının ölümünden sorumlu tutuğu kabileden intikam almak için istifa ederek Amazon ormanları’nın en derin ve karanlık yerine giden filozof anti-kahramanımız Sandro  burada nefret, intikam, açgözlülük, hırs gibi  kavramların bilinmediği bir dünya ile karşılaşıyor. Sandro ve ekibi bu ”ilkel” insanların psikolojisini çözmeye ve çökertmeye çalışırken, kabilenin şamanı Elianta ise bir yandan halkını modern dünyanın tüm olumsuz duygularını taşıyan bu adamdan korumaya çalışırken, bir yandan da onun acısını dindirmenin yolunu arıyor.

Seni Her Şeyin Mümkün Olduğu Bir Yere Götüreceğim’in konusu modern insan; yani alıştığımız gibi bir anti-kahramandan değil, hepimizden bahsediyor. Bize çok normal gelen, içselleştirdiğimiz düşünce, davranış ve duygu yapılarımızı dışarıdan bir bakış açısı ile sorguluyor. Sandro’nun hikaye boyunca kabileyi mutsuz etmek için denediği yöntemlerin tamamı, bizlerin farkında bile olmadan bizzat kendi kendimize yaptığımız şeyler. Gounelle bu kez tersten giderek, kendimizi en temelde nasıl mutsuz ettiğimizi yüzümüze çarpıyor ve her zaman olduğu gibi çaktırmadan nasıl daha mutlu olabileceğimizi öğretiyor. “Konuyu kişiselleştirmeyelim!” diyenler ve gözü şu ara popüler olan kitaplarda olanlar için iyi bir Gounelle başlangıcı.

Önümüzdeki Pazar gününü Laurent Gounelle’le geçirin. Hayatınızı değiştirmeyeceği ne kadar kesinse, bakış açınızı biraz olsun değiştireceği de o kadar kesin.

Gökçe Devecioğlu: Gökçe Devecioğlu, Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Yönetmen. Uplifer. Yogaya, müziğe, güneşe, pozitif enerjiye ve değişime inanıyor. Kişisel gelişim kitaplarına bayılıyor. Kahkaha desibeli yüksek insanları seviyor. Hayatı film sanıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale