X

Kişisel dönüşümün anahtarı: Gözleyen ben

Günlük hayatınızda duygu ve düşüncelerinizin her zaman farkında olamayabilirsiniz. Ama aslında benliğinizin bir parçası tüm bunların farkında. İşte benliğinizin duygu ve düşüncelerinizden haberdar olan kısmına “gözleyen ben” (observing self) deniyor. Değişmeyen, deneyimleyen, gören, dokunan, düşünen parçanız olan gözleyen ben, bir düşünce ya da duygu değil, daha çok bir farkındalık hatta farkındalığın da ötesinde bir kavram. Gözleyen ben, herhangi bir düşünce üretmeden, yargılamadan gözlemliyor ve ne yaptığınızın farkına varmanızı sağlıyor. Zihninizin içinde düşüncelerle savaşta olduğunuzu hissettiğinizde, bir adım geriden sadece hikayeyi gözlemlemenize yardımcı oluyor. Düşüncelerinizi, duygularınızı ve anılarınızı oldukları gibi, onları resim, görüntü ve sözcüklerden oluşan bir koleksiyon olarak görmenizi sağlıyor. Gözleyen ben gökyüzüne benziyor; düşünceleriniz ve duygularınız bu gökyüzünde sürekli değişen ve hareket eden hava molekülleri gibiyken, gökyüzü her daim mavi kalıyor ve en güçlü kasırga bile bu gökyüzüne zarar veremiyor (Della Marta, 2017).

Benliğinizin bir parçası gözlemleme kabiliyetine sahip ise, demek ki gözlemlenen başka bir parçanız daha var. İşte bu diğer parçanızın adı da ego. Ego sizi gerçeklik zemininde tutarak benliğinizin dağılmasını önlüyor ve bu sebeple gerekli. Ancak bir birey olmanın yolu, gözleyen benin devreye girerek egoyu yargılamadan gözlemlemesinden geçiyor. Egonuzu gözlemlemek önemli çünkü beyniniz sizi sürekli dinliyor. Gözleyen ben ile egoyu gözlemlemek, öz saygınız, öz değeriniz ve öz güveniniz için de çok önemli. Egoyu gözlemlemek demek, davranışlarınızın sonuçlarını, savunmalarınızı ve motivasyonunuzu gözlemlemek ve bunların diğer insanları nasıl etkilediğini anlamak için kendinize dışarıdan bakabilmek demek. Gözleyen beni geliştirmek ilişkilerinizi iyileştirirken, yapmak istediğiniz şeyin gerçekte ne olduğunu da anlamanızı sağlıyor. Beyniniz siz yalnızken bile sürekli sizi dinlediği için, kendinize ne söylediğinizi tarafsızca gözlemlemek öz güveniniz üzerinde son derece etkili (Guttman, 2021).

Gerek birçok psikoterapi ekolü, gerekse mistik yaklaşımlar, tam anlamıyla bir değişimi ve dönüşümü gerçekleştirebilmek için bilinçdışı malzemenin bilince çıkarılmasını, onlarla yüzleşilmesini ve ancak bu sayede bütün olunabileceğini vurguluyor. Amerikalı ünlü psikanalist Erich Fromm Psikanaliz ve Zen Budizm adlı kitabında, psikoterapinin kişi üzerindeki etkisini şu cümlelerle ifade ediyor: “Dönüşümü sağlamak için bilinci eğitmek gerekir. Bilinci eğitmenin en önemli yöntemi de gözleyen benden geçer. Bana psikoterapide değişimi ve dönüşümü tetikleyen en önemli unsur nedir diye sorsalardı hiç kuşkusuz cevabım ‘gözleyen ben’ olurdu.”

Gözleyen beni daha iyi anlamak için, hayatınızı başrolünde bizzat kendinizin olduğu bir filme benzetebiliriz. Bu filmin senaryosunda yalnızken veya diğer insanlarla beraberken deneyimlediğiniz çeşitli sahneler var. Yaşam öykünüzün şimdiye kadar olan kısmının nasıl olduğu ya da başınızdan neler geçtiği hakkında az çok bir fikriniz olsa bile, bundan sonra öykünüzün nasıl devam edeceği ve sonlanacağı hakkında tahminden öteye bir fikriniz yok. Peki, başrolünde bizzat kendinizin olduğu, yaşam öykünüzü konu alan bu filmin bir yönetmeni olsaydı bu kim olurdu? Bu noktada psikoterapist Dr. Ümit Akçakaya, “Her insanın kendi öyküsünde hem başrol oyuncusu hem de yönetmen olması gerektiğini düşünüyorum” diyor ve devam ediyor: “Bir diğer soru ise, adına yaşam dediğimiz bu uzun metrajlı filmlerimizde, hem başrol oyuncusu hem de yönetmen konumunda olan kişiler biz isek, neden her birimizin kusursuz bir öyküsü olamıyor da çoğu kez aynı ‘yanlışları’ ya da savunmaları tekrar tekrar yapmaya devam ediyoruz? Ya da neden bazılarımız, öykülerinin bir yönetmeni hiç olmamış gibi şuursuzca ve rastgele bir yaşam sürmek konusunda ısrarcı olabiliyor? Psikolojide ve psikoterapide sıklıkla adı geçen ‘gözleyen ben’ tüm bu sorulara cevap niteliğinde bir durum arz eder.”

İşte gözleyen ben, yukarıda da söylediğim gibi, en genel anlamıyla nasıl davrandığınızı, neler düşündüğünüzü ve hissettiğinizi kendinize dışarıdan bakarak değerlendiren benlik parçanız. Gözleyen benin içgörü ve duygusal zeka kavramlarıyla da yakın ilişkisi var. Gözleyen ben için içgörü ve duygusal zekaya sahip olduğunuzun farkında olan parçanız da diyebiliriz. Herkeste potansiyel olarak var olan gözleyen ben, kişinin ruhsal olgunluk seviyesine bağlı olarak farklı düzeylerde olabiliyor. Gözleyen ben bir kişinin hayatında ne kadar geniş yer kaplıyorsa o kişinin farkındalık ve ruhsal olgunluk seviyesi o derece yüksek oluyor. Bu açıdan gözleyen beni, ruhsal değişim ve dönüşümü sağlayan bir kılavuza da benzetebiliriz (Akçakaya, 2018).

Yaşınız kaç olursa olsun, gözleyen ben o zamana kadar olan tüm yaşamınızı kapsayan bir gözlemci. Gözleyen beninizin devrede olması, hayatınızda yaptığınız yanlışları görebildiğinize, yeri geldiğinde bunlara müdahale edebildiğinize, yaşadıklarınızı dışarıdan tarafsız bir şekilde değerlendirebildiğinize, yani hayatınıza yönetmenlik yapan bir benlik parçanızın olduğuna işaret ediyor. Gözleyen beniniz ne kadar aktifse kişiliğinizin, duygularınızın, düşüncelerinizin ve davranışlarınızın o denli farkında oluyorsunuz. Bu da sizin değişime, gelişime ve dönüşüme ne kadar açık olduğunuzu gösteriyor.

Bu noktada gözleyen beni nasıl geliştiririm sorusu aklınıza gelmiş olabilir. Yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi gözleyen ben kavramı bir çok psikoterapi ekolünün vurguladığı bir kavram. Dolayısıyla terapi süreci gözleyen beni geliştiren tekniklerin başında geliyor. Terapi sürecinde günlük hayatınızdaki çeşitli davranışlarınızı sergileyen benliğinizin bir parçasını “nesne” haline getirerek “özne” konumundan tüm bu yaşadıklarınıza dışarıdan bakıyor olmanız gözleyen beni aktifleştiriyor. Bu sayede, seansta gündeme getirdiğiniz konulara terapistinizle birlikte gözlemci konumundan bakıyorsunuz. Zamanla bu bakış açısını içselleştiriyor ve bu beceriyi tüm hayatınıza yayma fırsatı elde ediyorsunuz. Gözleyen beninizi daha çok kullandıkça, hayatınızda artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor ve değişim ve dönüşüm kaçınılmaz bir hale geliyor (Akçakaya, 2018).

Bu konuda bir psikolojik danışmandan profesyonel destek almak ve süreçle ilgili detaylı bilgi edinmek isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

Kaynaklar:
Akçakaya, Ü. (2018). Dönüşüm Kitabı. TutiKitap.
Della Marta, C. (2017). What is the observing self? counselling-directory.org.uk
Guttman, J. (2021). How observing your ego can improve your social functionality. psychologytoday.com

İlginizi çekebilir: Kendini gerçekleştirmek kendine dürüst olmaktır

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale