X

Kişiliğin kaç para eder?

Böyle sorunca kulağa çok ayıp bir soru gibi gelse de, asla şaşmayan bir gerçek vardır ki; kişilik ve benlik algısı doymaya başladığında bir statüye ait olma hissi azalır. Tam tersi bir durumda ise, yani kişilik ve benlik algısı doymadığında, insanlar bu açlığı marka giyerek, markalara göre yaşayarak ve dolayısıyla bir statüye ait olduklarını hissetmeye çalışarak doyururlar. Yani “dışarı” harcadıkları para ile kişiliklerinin ederini arttırmaya çalışırlar.

Peki neden?

Bu soruya cevap vermeden önce Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ne bir bakalım. Hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri bir piramit olarak gösteren Maslow’a göre insanların karşılanması gereken 5 temel ihtiyacı vardır.

Bunlar:

  1. Fizyolojik İhtiyaçlar: Yeme içme gibi temel ihtiyaçlar
  2. Güvenlik İhtiyacı: Hayatta kalmak için güvenli bir şeklide barınma ihtiyacı
  3. Sosyal İhtiyaçlar: Kabul görme, sevgi görme ve aidiyet hissi
  4. Değer Verilme/Saygınlık İhtiyacı: İtibar, başarı, statü ihtiyacı
  5. Kendini Gerçekleştirme: Potansiyelini kullanarak hedeflediği hayata ulaşma ihtiyacı

Sağlıklı bir bireyin, hayatta kalabilmesi ve tatminkar bir hayat sürebilmesi için ihtiyaçlarının 1’den başlayarak 5’e kadar doyurulması gerekmektedir. Fakat genelde 1. ve 2. maddeyi çocukluğunda bir şekilde geçiren insanlar 3. maddede tıkanıp kaldıklarında, burada devreye başka etkenler girer.

Aileden sonsuz bir sevgi ve kabul göremeyen çocuk, bulunduğu diğer alanlarda, bir gruba ait olmak ister. Hatta çok acıdır ki, sonsuz sevgi gösteremeyen ebeveyn de çocuğun bir gruba ait olması için elindeki tüm maddi imkanları kullanabilir. Maddiyat ile gruba girmek; ebeveyn ve çocuk tarafında, özel okula gitmek, özel okulda popüler çocuklar ile görüşmek, onların gittiği yerlerde takılmak, giydiği kıyafetlerin aynılarını almak, benzer yerlerde doğum günü kutlamak ve benzer yerlere tatile gitmek şeklinde sıralanabilir.

Öte yandan sevgi ve kabul göremeyen fakat maddi imkanları da az olan diğer bazı çocuklar bunu maddi olarak değil manevi olarak, yani olduğu gibi kabul göreceği ortamlara girerek bulurlar. Bu da bazı tehlikeli maddelerin kullanıldığı ama olduğu şekilde kabul görülüp sevildiğini hissettiği yerlerdir. Aralarına girmekte problem yaşamaz, bu sebeple genellikle orada olmayı tercih eder. Kendini böyle ortamlarda sevilmiş ve kabul görmüş hisseder. Yani ailede bulamadığı bu temel maddeyi dışarıda hissetmeye çalışır. Çoğu bağımlılığın temelinde de ait olamama ve zayıf bir benlik hissi yatar.

3. madde sarsıldığında, 4. ve 5. maddeler, yani saygınlık ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları bir domino taşı gibi sekteye uğrar. Genelde bu maddelerin hayata geçirilmesi yetişkinliğe denk geldiğinden, bu kişinin kariyerini ve dolayısıyla geleceğini etkileyecek kararlar vermesine sebep olur. Değer göremeyen kişi, değer göreceği bir meslek seçer. Genelde bu statüsü ve maaşı yüksek olan ve yaşadığı yerde saygınlık gören bir meslek olacaktır. Böylelikle kendisini daha değerli hissedecek ve hiç tanımadığı insanlardan itibar görerek daha başarılı olduğunu düşünecektir. Fakat bu kişi asla kendini gerçekleştiremeyecek, yani potansiyelini kullanarak istediği mesleği yapamayacak ve en temelinde kendisini mutlu hissedemeyecektir. Çünkü kariyerini yapmak istediği şeyi yaparak değil, kendini değerli hissetmeye çalışarak harcayacaktır.

Marka takıntısı

Marka takıntısı genelde 3. maddenin karşılanmaması ile başlayan bir takıntıdır. Kişi bir ortama girmek veya o ortamda daha zengin görünmek için marka giymeye ihtiyaç duyar. Bu bazıları için lüks bir markanın lüks bir kıyafeti veya takısı olacağı gibi, kimisi için lüks bir araba da olabilir. Gerçekten de bunlara sahip olduğunda, benzer hikayesi olan insanlar tarafından fark edileceği için, kişiliğini para ile satın almış ve insanlara da öyle göstermiş olabilir.

Marka aslında sosyal bir statüyü göstermektedir. Kişi o markayı satın alarak, sosyal statüyü de satın aldığını ve kendisine yeni bir hikaye yazdığını zanneder. Olmadığı bir kişiliği daha zengin göstermeye çalışır.

Bunun daha da acısı, alma gücü olmadan sadece bir yere ait olmak adına taklit de olsa marka giyenlerdir, ki bu borç içinde yaşayıp lüks arabalara binen veya kredi ile özel okulda çocuk okutan insanlar adına da söylenebilir.  Bu kişiler manevi olarak doyuramadıkları benliklerini, maddiyatla kapatmaya çalışırlar.

Kişiliğini para ile ölçmeyen biri ne yapar?

Sağlıklı bir benliği olan bir birey, yani maddeleri teker teker tamamladıktan sonra belirli bir hayat standardına ulaşan bir insan, onun gibi giyinen veya onun gibi arabalara binen veya binmeyen insanları iyi veya kötü olarak etiketlemez. Yani, sizin borç alarak aldığınız arabaya hali hazırda sahip olan bir kişi, siz o arabaya sahipsiniz diye sizi daha fazla sevmez. Hatta belki de bu kişi alabileceği her şeyi almayı bile tercih etmez. Yani sizin borç alarak aldığınız arabayı alabilse de, almaz.

Kişiliği doyurulmuş, sevgi görmüş, ihtiyaçları karşılanmış bir birey, ne giydiğinizle veya tatilde nereye gittiğinizle ilgilenmez. Hatta çoğu zaman ne iş yaptığınızla da ilgilenmez. Sizin gerçekten nasıl bir insan olduğunuzla, sizinle ne denli derin sohbetler edebildiğiyle, sanatla ne kadar ilgilendiğinizle veya hayat hakkında ne düşündüğünüzle ilgilenir. Çünkü böylesine soyut şeyler para ile satın alınamaz. Bunlar maddi değil ama manevi zenginlik gerektirir.

Unutmayın, sizi lüks bir arabaya sahip olduğunuz için daha çok sevecek kişi, büyük ihtimalle çoğu temel ihtiyacı karşılanmamış olan bir kişidir. Ve bu son derece sağlıksız başka bir ilişkinin temelinin atılmasına sebep olur. Burada, ortada benliği ve kimlik algısı olmayan, kişiliği doyurulmamış birkaç insandan söz edilmektedir. Böyle bir ilişki sizce ne kadar sağlıklı olabilir?

İlginizi çekebilir: Gerçekleri saptırır mısınız?

Andi Hodara: Andi Hodara, derece ile girdiği Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Bu süreçte psikoloji dersleri de alarak Evlilik ve Aile Danışmanlığı programını tamamladı. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde Film Çalışmaları Sertifika programını bitirdi. Mezun olduktan sonra çeşitli yayın kuruluşları ve uluslararası firmalarda editör, içerik üreticisi ve içerik yöneticisi olarak çalıştı. Daha sonra Boğaziçi Enstitüsü’nden Yaşam Koçluğu, Harvard Üniversitesi’nden Building Personal Resilience: Managing Anxiety and Mental Health; Kişisel Dayanıklılığı Oluşturma, Kaygı ve Zihinsel Sağlığı Yönetme eğitimlerini aldı. Halen düzenli olarak yaşam koçluğu teknikleri, yoga ve psikoloji alanında yazılar yazmakta ve önemli isimlerle röportaj yapmakta. Psikolojiye bir bütün olarak yaklaşan yazarımız, eğitimini aldığı psikolojik tekniklerden ve filmlerin büyülü dünyasından faydalanmaktadır. Kendisi aynı zamanda Uluslararası yin yoga eğitmeni, çocuk yogası eğitmeni ve Reiki uygulayıcısı olup, aile dizimi açmaktadır. Kendisini yinyoga.andi Instagram hesabından takip edebilirsiniz.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale