X

Kısa film önerileri: Sorgulamanızı ve yeni cevaplar aramanızı sağlayacak 3 kısa film

Kısa filmler kuşağında üçüncü bölümdeyiz ve bu bölümde; “şu an olmak istediğim yerde miyim, kalbimden geçenlerle aklımdan geçenler dengede mi, modernizmin ipleri evime hatta yatağıma kadar uzanıyor mu, inanmak istediğim için mi inanıyorum, erkeklerle kadınlar arasında neden hep ayrım var, söylenenlerle yapılanlar arasındaki fark Everest kadar olabilir mi?” gibi, farklı disiplin ve dinamikleri sorgular halde bulabilirsiniz kendinizi. İşin güzel yanı, her sorunun cevabı videonun içinde saklı. Önemli olan, bu videoları izledikten sonra kendinizle yapacağınız konuşma.

Bonus bölümde yer alan “doğanın kollarında iyileşmek ve onunla bütünleşmek” temalı iki güzel videoyu kahve dumanının ardından izlerken, bir gün orada olmanın hayalini kurabilirsiniz. Henüz hayaller de bedavayken, bolca kurmayı lütfen ihmal etmeyin. Şimdiden iyi seyirler.

Fluorescent

Gerçekliği ardında bırakmak isteyen bir yabancı… Modern İsrail toplumunun derinliklerine samimi bir yolculuk…

Cep telefonları icat edilmeden önce nasıl yaşadığımızı anımsıyor musunuz? Bir an, yokluklarını düşünmek bile korkutucu geldi değil mi… Oysa yaşıyorduk; gökyüzü ışığının altında saatlerin farkında olmadan oynuyor ve paylaşıyorduk. Sonra büyüdük; floresan ışığının altında geçen her dakikanın farkında olarak bir yerlere tutunmaya, bir yerlere ait olmaya çabaladık. Her yere ve herkese ama en çok kendimize yabancılaşarak hayatta kalmaya çalıştık.

Gil Landau ve Yael Cohen (Tel Aviv çıkışlı Indie gurup Lola Marsh) tarafından yaratılan ve seslendirilen şahane müziklere ev sahipliği yapan Fluorescent, tam olarak yukarıdaki satırları anlatır. Akıp giden güzel görüntüyü, duyulan güzel melodileri her zaman ya telefon sesi ya da floresan lambasından çıkan cızırtılar bozmaktadır. Tel Aviv’li Tim Razumovsky tarafından senaryolaştırılan, çizilen ve anime edilen Fluorescent; çizim dünyası, renklendirme disiplini ve ses tasarımı ile izleyenin ve dinleyenin organlarında sınırları bulanıklaştıran sofistike bir tat bırakır.

Yes, God, Yes

Yönetmen Karen Maine’nin de dediği gibi “Bu, bir kadınla vajinasının arasındaki aşk hikayesidir” ve adından da anlayabileceğiniz üzere mutlu son içerir.

2010’dan sonra doğan her bebeğin dünyasının ayrılmaz bir parçası olan internet, bu zamandan önce doğanlar için ‘gizemli’ bir makineydi; hormonlarını henüz yeni keşfeden liseliler, ödevleri ile chat odaları arasında sıkışıp kalırdı. Bunlardan biri de 15 yaşındaki lise öğrencisi Alice… Her zaman son derece iyi bir Katolik olan Alice’ın AOL sohbeti beklenmedik şekilde ‘yaramaz’ bir hal almaya başlar ve ardından, genç kızın kendi bedeninde saklı olan incisini keşfetmesiyle film, eğlenceli olduğu kadar sorgulayıcı bir tavır takınmaya başlar.

Size nutuk çeken büyüklerinizin size yasakladıkları her şeyi çatır çatır yaptıklarını da anlatan film, “erkekler yapınca ne ala, kadınlar yapınca tü kaka” gibi bir mesajı da içeriyor. “İnanıyorum ama eğlenmek de istiyorum” mottosunu savunan film, pek çok açıdan bakıldığında yine kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığa dikkat çekiyor. Oysa her şey net; erkek ya da kadın, kişi kendi bedeninin hakkını veremezse karşısındakine nasıl dokunabilir?

The Mechanical Waltz

Totaliter bir dünyada yaşayan kuklaların gündelik hikayesini anlatan The Mechanical Waltz, Julien Dykmans tarafından yönetildi, sayısız film festivalinde gösterildi ve pek çok ödülü topladı. Efendileri tarafından her gün aynı rutini gerçekleştirmeye zorlanan kuklalar, bir gün metroda şahane bir melodi duyarlar ve kendilerini her gün aynı şeyi yapmaya zorlayan mekanik ve kopmaz iplerin aslında kolayca kopabilecek ipler olduğunu anlarlar.

Her gün saat alarmı ile kalk, aç kalmamak adına bir iki lokma bir şey atıştır, koşa koşa başın önde ve kalabalık arasından sıyrılarak metroya bin, mümkünse hiç konuşma, güzel seslere kulaklarını da kapa… Ne o, tanıdık mı geldi?

Kazandığı ödüller:

  • En iyi animasyon (Sound & Image Challenge Festival 2015, Macau)
  • En iyi sonuç (Sound & Image Challenge Festival 2015, Macau)
  • Majör animasyon (Cine Petiso, Argentina)
  • Juri özel seçimi (Festival Cinérail, France)
  • BeTv Ödülü (Le Court en dit Long, France)
  • 3° Majör Kısafilm (Cine de lavilla Maria del Triunfo, 5minutos5, Perou)
  • FedEx Ödülü (BIFFF Brussels International Fantastic Film Festival, Belgium)
Bonus öneriler!
A Sense of Place 1: Argyll Forest Park
A Sense of Place 2 – The Cairngorms

Reklamcı ve belgeselci olan Max Smith güzel bir içerik serisine başladı; A Sense of Place ve şimdilik ilkbaharı ve kışı baz alan 2 kısası bulunuyor. İlk iki kısasında da İngiltere’deki vahşi yaşamı gözler önüne seren Smith’in gelecek çalışmalarını merakla bekliyoruz.

İlginizi çekebilir: Yalnızlığı, aşkı ve aile olmayı sorgulayan, kalbinizi tatlı tatlı sızlatacak 3 kısa film

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale