X

Kendini “yeterince” zorlamak ve akışta kalmak

Geleceği düşünürken karşımızda genelde hep bir aşama/basamak var, bunlardan birini memnun eden bir sonuçla tamamlayınca kısa bir mutluluk-memnuniyet, sonrasında yeni bir hedef ve onu tamamlayınca tekrar eden bir döngü… Mutluluk bir hedefe veya amaca bağlanıyorsa aşamaların bu şekilde olması olası ama mutluluğu içeride bir yerde bulduğumuzda ve buna yönelik bir yöntemimiz olduğunda hem sürdürülebilir hem de sağlıklı alışkanlıklara dönüşebilir.

Finlandiyalıların hayatımıza kattığı Sisu sonuçtan bağımsız olarak kişinin kendini o iş tamamlandığında bütünlenmiş ve mutlu hissetmesini sağlayan bir kültür ve kendi içinde pek çok mesaj barındırıyor. Sisu cesaret, kararlılık, çeviklik, azim gibi olmazsa olmaz değerlerle birlikte önemli bir bakış açısı sağlıyor. Her an kendimizde bir şeyleri yapabilecek cesaretimiz de olmayabilir ama en azından bu anları da çok iyi tanıyıp kendimize 3 şekilde es vermemiz yönünde mesajlar içeriyor: İnzivaya çekilmek (örneğin online tüm aktivitelerden uzak, telefonsuz ve bağlantı sağlayan tüm araçlarsız bir vakit), sessizlikle yakınlaşmak, kendi başına vakitler yaratmak. Özellikle bunlar için doğa büyük bir kucaklayıcı. Topraklanmak, nefes almak ve kendimizi özgür hissetmek için yaratacağımız zamanlarda doğanın bize sunduğu fırsatları görebiliriz, avantaja çevirebiliriz. Böyle anlarda kalmanın bir diğer faydası uyaranlar minimuma iniyor ve bir akışın içine sürükleniyoruz. Amerikalı Psikolog ve pozitif psikolojinin de kurucularından Mihaly Csikszentmihaly’nin ortaya koyduğu Akış Teorisi’ne göre bu anlar ve akışta olmanın bize pek çok faydası var.

Akış teorisine göre yeteneklerimiz ve karşılaştığımız güçlükler karşısında 8 farklı duygusal durumu deneyimleyebiliriz. Yeteneğimizin olduğu ve güçlüğün az olduğu durumlarda rahatlama ve eş zamanlı heyecan eksikliği hissedebiliriz. Diğer yandan yeterince hazır olmadığımız ve zorluğun çok olduğu durumlarda ise kaygılı hissetmemiz kaçınılmaz. Yetenek ve zorluk seviyeleri dengedeyse kendimizi akışta bulabiliriz.

Zorluk ve yeteneğin dengede olduğunu nasıl anlarız? Bunu 3 bileşenle açıklamış Csikszentmihaly. Görevler ve buna bağlı gerçekleştirdiğimiz aktiviteler arasındaki ilişkinin net tanımlanması bunlardan biri. Örneğin bir aksiyonumuzu neden yaptığımızı kendimize açıklayabiliyorsak ve zihnimizde buna yönelik çok soru işareti yoksa akışın içinde kalabiliyoruz. İkinci olarak, aktivitenin zorluğu ve bizim kendi yeteneklerimizi ne kadar tanıdığımız önemli. Bu ikisi arasında dengenin olması bizi sakinleştirip bir akışın içerisine sokabilir. Üçüncüsü ve bence en kritiği ise ara ara verilen geri bildirimler ile hizalanmak, iyi bir geri bildirim ağına sahip olmak.

Tüm bu üç bileşen bir arada olduğunda akışta kalmak dışında hayattan keyif almak için de bir adım atmış olabilirsiniz. Tüm bunları somut olarak düşünürsek… Örneğin tanımlı bir hedefiniz var, bu hedefe ulaşmak için ihtiyaç duyulan alanlar sizin için net ve bu işin zorluğu sizin yetkinliklerinizle paralel. Ara ara konu hakkında geri bildirim alabiliyorsunuz. Sonuna kadar gelmeden geri bildirimlerle revizeler yapıyorsunuz ve başarılı bir sonuca ulaşıyorsunuz. İhtiyaç duyduğunuz her şey sizde ve sahip olduğunuz iletişim ağı da bunu besliyor. Böyle zamanlarda sonucu kutlamayı da adım olarak eklerseniz ne kadar mutlu hissettiğinizi göreceksiniz. Öte yandan örneğin konu sizin yetkinliğinizin çok üzerinde ve size çok yabancı, etrafınızdaki geri bildirim ağı çok sınırlı veya yok. Başarı da mutlulukta böyle bir senaryoda çok gerçekçi bir beklenti olmayabilir.

Kendimize ne çok zor ne çok kolay hedefler belirleyip onlar için gerekli özveriyi verirsek başarı da mutluluk da kaçınılmaz. Kendimizi kutlamayı, geri bildirim ağımızı genişletmeyi, özellikle bizden farklı düşünen kişileri etrafımızda çoğaltmayı ve gri alanları netleştirmeyi başarmak ufak başarı ve mutlulukların önemli adımları. Bu bileşenlerin bol olduğu, başarılarınızı kendi içinizde kucakladığınız ve yaydığınız ortamları artırmak dileğiyle…

İlginizi çekebilir: “Virtue signaling” nedir: Yaptığınız paylaşımların altında ne yatıyor?

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale