X

Kendini tanı: Sevgiye giden yol affetmekten geçer

Bu hafta eski defterleri açmaya karar verdim. Çok da güzel bir yazı ortaya çıktı böylece. Konu affetmek. 2005 yılının sonlarıydı. O zamanlar nefesle yeni tanışmıştım. Kabataş’ta çok güzel bir merkezimiz vardı. Kocaman, ferah, beyaza boyanmış duvarları olan salonun bir bölümü, baştan aşağı, soldan sağa pencereyle kaplıydı. Ve pencereden görünen denizin maviliği, ağaçların yeşilliğiyle uyum içindeydi.

Nefes koçu olarak çalışmaya yeni başlamıştım o zamanlar bu mekanda. Hayata, kendime ve bir diğerine en çok kızdığım, öfkelendiğim, eleştiride bulunduğum, bağlantımın koptuğu bir dönemdi. Eşimle (o zaman sevgilimdi) ilişkim çok kötü gidiyordu. Onu çok sevmeme rağmen hayatıma fazlasıyla karışıyor, sıkıyor, kısıtlıyor ve bir yere onsuz gitmeme asla izin vermiyordu. O zaman nereden biliyim ki her şeyin benimle ilgili olduğunu? O zaman nereden bileyim ki güvensizliğimin yansımasını yaşadığımı, asıl bağımlı olanın ben olduğumu… Ben değiştikçe o da değişiyordu, hayatım da değişiyordu. Bunu hissedebiliyordum ama bunu anlamak ve içselleştirmekte çok zorluk yaşıyordum.

“Yolu bilmekle, o yoldan yürümek çok farklı şeylerdir.”

Sadece onunla değil, hayatıma giren herkesle ters giden bir şeyler yaşıyordum. Ya bana bir haksızlık yapılıyor, arkamdan iş çevriliyor, aldatılıyor ya da kullanılıyordum. Çok sevdiğimi zannettiğim, dostum dediğim bir okul arkadaşımla da benzer bir olay yaşamıştım.

Bir gün dayanamayıp sordum benliğime, “Neden bazı insanları ve olayları affetmekte bu kadar zorlanıyoruz?

Bazı olaylara, insanlara bir değil, binlerce yaşamdır anlam yüklüyoruz da ondan. Aslında dışarıda olanın içeride olandan hiç bir farkı yok. Yaptığın, yaşadığın her şey, söylediğin her şey bir enerji ortaya çıkarıyor. Fark etmesek de bir karma yaratıyoruz. Şu anda bizi rahatsız eden şey aslında farkında olmadan bizim başka birine yapmış olduğumuz hatta kendi kendimize yapmış olduğumuz davranışın bir yansıması. Bunu kendini suçlaman için değil, kesinlikle fark etmen için söylüyorum. Birini affederken ya da bir durumu özgür bırakmaya çalışırken “Geçmişte farkında olmadan yapmış olduğum bu davranış için önce kendimi özgür bırakıyorum” olarak başlayın duanıza derim.

Şu anda çözemediğim, affedemediğim her problem düşüncelerimin ve geçmişimin bir yansıması mı?

Sizin içsel geriliminiz, varlığınızın bazı kısımlarını sevememekten ve deneyimlerinize yüklenen anlamlardan kaynaklanmaktadır. Belki de doğru ve yanlış diye nitelendirdiklerinizi gözden geçirme zamanı geldi. Bizi inciten her olay gerçekte öğrenmemiz ve serbest bırakmamız gereken bir noktayı işaret eder.

Dışarıda kimse yok. Yaşamda karşımıza çıkan tüm insanlar, yaşadığımız tüm tecrübeler bilincimizin bir bölümünü yansıtıyor. Affetmekte zorlandığımız durumlar ve insanlar bilinçaltımızda asırlardır duran, bakılmamış, ellenmemiş, dış-kaynaklı zannedip, tüm bunları kendimizin yaratıyor olduğunu hatırlamadığımız için herhangi bir işlem yapılmamış, kendimizle ve hayatla ilgili kalıplaşmış düşünceleri yansıtıyor.” (alıntı)

Bu dünyaya gelmeden önce de mi aynı şeyleri yaşıyordum?

Her şey şu ‘an’da yaşanıyor. Hatırlayamadığın ‘an’larda diyelim. O engeller belki yüz bin yıldır orada. Kim bilir kaç yaşam sana birileri aynı şeyi yaptı. Bir sonraki yaşam belki sen ona aynısını yaptın. Sonra o sana, sonra sen ona. Sonra tekrar onlar sana, sen onlara… Fark etmez. Aslında hepsi tek bir düşüncenin devamı ve farklı şekillerde hayatına yansıyor olması bilinçaltının yaratmayı seçtiği durumların altındaki ana fikri değiştirmiyor.” (alıntı)

Peki ben neden sürekli haksızlığa uğruyorum.

Haksızlık diye bir şey yok. Senin ona yüklediğin anlamlar, kavramlar var.

Kendimizle ilgili hep bir fikrimiz var; insanlar bana şöyle davranıyor, başıma hep şu olaylar geliyor.. Yaşamla ilgili de sürekli fikirlerimiz var; yaşam şöyledir, yaşamda hep böyle olur… İşte bunlar bilinçaltımızdaki ANA FİKİRLER. Gerçeği hatırlamayla başlayan içsel yolculuğumuz, bu en derinlerdeki ana fikirlere kadar gidebilir.” (alıntı)

“Bu deneyim nasıl değişecek? Neyi fark etmem gerekiyor?”

Affetmekte zorlanıyorsan eğer “DIŞARIDA HİÇ KİMSE YOK, OLAN, YAŞANILAN HER DENEYİM BENİM BİLİNCİMİN YANSIMASIDIR VE BU ANLAMI DEĞİŞTİRDİĞİMDE HAYATIM DA DEĞİŞECEKTİR” cümlesini kendine hatırlattığında değişecektir.

“Ben mi yaratıyorum yani bu haksızlıkları, aldatılmayı, baskıyı?”

Evet sen kendini aldatıyorsun. Tanımlarınla kendini limitliyorsun, baskılıyorsun. Mış gibi davranışlarınla kendini aldatıyorsun ve karşı tarafı affetmeyerek kendini ve hayatını kirletiyorsun. Affetmediğin, kızdığın, öfkelendiğin durum aslında sensin.

Affetmediğimiz her olayda, affetmediğimiz her insanda aslında bilincimizin o bölümünü, yaratıcı gücümüzün o seviyesini zehirlemiş oluyoruz. Ve affetmediğimizde kendimizden uzaklaşıyoruz. Çünkü affetmeyerek “diğeri” olduğunu düşündüğümüz kişiyi aslında bizim bir parçamızı kabul etmiyor ve onunla savaşıyoruz. Her affetmediğimiz durum veya kişide kendimizin o bölümünü dışlıyor, kendimizin o bölümünden; aslında kendimizden uzaklaşıyoruz…

“Peki bunu nasıl dönüştüreceğim?”

Öncelikle kendinle savaşmayı bırakmalısın. AFFETMEK, SEVGİYE GİDEN TEK YOL…

Yansımalarımızın tamamını sevebildiğimizde, kendi yarattığımız tecrübelere, insanlara olgunlukla bakabildiğimizde, onları bir yabancı değil, bizim bir parçamız olarak gördüğümüzde affetmek çok kolay.

Affettiğimizde aslında fark etmesek de kendimizi, kendimizin yarattığı o zehirli düşünceyi affetmiş oluyoruz.

Fark et ve özgür bırak. Çünkü; affetmek yeni olasılıklara yelken açmaktır. Yeni başlangıçlar için farklı bir sen olabilmektir. Affetmek ne kadar güçlü ve kutsal olduğunun idrakidir. Sevgidir…

  1. Burada, olayda veya kişide beni rahatsız eden şey nedir?
  2. Bu olaya yüklediğim anlam ve ya düşünce nedir?
  3. Bu bana kendimi nasıl hissettiriyor?
  4. Bu deneyimi ilk nerede deneyimledin?
  5. Özgür bırakmaya hazır mısın?

 

İlginizi çekebilir: Mutluluğun formülü: Dışarıda aramayı bırakıp içinize dönün

Tuba Kaytaş: Türkiye’nin ilk nefes koçlarından olan Tuba Kaytaş, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. İlk nefes eğitimini 2005 yılında Judith Kravitz’ten aldı. Nefesin hayatına ve kendisine yaptığı muazzam değişikliği fark edince deneyimlediği tüm güzellikleri insanlarla paylaşabilmek için yoluna nefes eğitmeni olarak devam etmeye karar verdi. 2009 yılında Ommira Kişisel Gelişim Merkezi’ni kurdu. Bu süreçte yaptığı çalışmaları ve deneyimlediklerini Özgür Kocaeli Gazetesi’nde kişisel gelişim konularında yazılar yazarak paylaştı. Yıllardır içinde bulunduğu nefes seminerlerinin ardından bilgi ve tecrübelerini 2012 yılında yayımlanan ilk kitabı Nefes’le Mucizelere Giden Yol adlı kitabında topladı. Araştırmacı ve yenilikçi bakış açısıyla, nefesle ilgili her konuyla ilgilenerek yoluna devam eden Kaytaş, Nefesimizin düşüncelerimizi etkilediğini fark edince kendi yöntemini geliştirip nefesi duygularla bütünledi. 8 yıllık çalışmaları ve eğitimleri sonucu geliştirdiği Nefs-i Terapi yöntemini aynı isimli kitapla paylaşmaya karar verdi. 3. Kitabı olan Bedenin Şifresi ile okuyucularına bedeni tanımanın ve şifanın yollarını sundu. 4. Kitabı olan 1 ile ilişkilere farklı bakış açısıyla bakabilmeye rehber oldu. Türkiye’nin İlk Transformal Nefes Koçları’ndan olup, daha sonra kendi sistemini kuran Kaytaş, nefesin en doğal halini Bütünsel Nefes’te birleştirdi. Şu anda Nefes Kampları düzenliyor, sorgulanabilir sertifikalı olan Profesyonel Nefes Uygulayıcılık Eğitimleri veriyor ve kendi sitesi olan www.nefesatolyesi.com da yazı yazmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale