X

Kendini sevmek lüks değil, ihtiyaçtır: İhtiyaçlarınıza kulak verin

Yazılarımı uzun süredir okuyorsanız, kendini sevme konusuna sık sık yer verdiğimin farkındasınızdır. Peki kendini sevmek neden bu kadar önemli? Ben birçok psikolojik problemin kökeninde kişinin kendini yeterince sevmiyor oluşunun yattığını düşünüyorum. Çoğu insan kendini sevmeyi bencillik ya da şımarıklık olarak görüyor ve kendini sevmekten de, kendi için güzel bir şeyler yapmaktan da kaçınan bir hayat sürüyor. Peki insanların kendini sevmeye dair bu temkinli yaklaşımları nereden kaynaklanıyor?

Sık sık ailesinin negatif eleştirilerine ve sözel istismarına maruz kalan çocuk, kendinin sevilmeye layık birisi olmadığına inanarak büyür. Bu çocuk bir yetişkin olduğunda da büyük bir ihtimalle kendine sevgi göstermeyi bilmeyen ve bu nedenden dolayı da kendini hayatın güzelliklerine kapamış bir insan haline dönüşebilir. Çocukluk dönemi istismarı, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmal (duygusal ve fiziksel) olarak dört ana başlıkta incelenmektedir. Ben bu yazıda sadece duygusal istismardan bahsetmek istiyorum. Çocukluk dönemi istismarı alanında bu zamana kadar yapılan çalışmalarda fiziksel ve cinsel istismarın etkileri sıklıkla araştırılmasına karşın, duygusal istismar ancak son yıllarda ayrı bir araştırma alanı olarak dikkat çekmeye başlamıştır (Wright 2007).

Duygusal istismar, oldukça sık görülen bir istismar çeşidi olmakla birlikte, fark etmekte, tanımlamakta ve yasal olarak kanıtlamakta en çok güçlük yaşanan istismar türüdür (Glaser 2002; Tıraşçı ve Gören 2007). Duygusal istismar birçok şekilde görülebilir. En sık görülen türleri; çocuğa bağırma, reddetme, aşağılama, küfretme, yalnız bırakma, yanıltma, korkutma, yıldırma, tehdit etme, duygusal bakımdan ihtiyaçlarını karşılamama, yaşının üzerinde sorumluluklar bekleme, kardeşler arasında ayrım yapma, değer vermeme, önemsememe, küçük düşürme, alaylı konuşma, lakap takma, aşırı baskı ve otorite kurma, bağımlı kılma ve aşırı korumayı içerir (Hart ve Brassard 1991; Tıraşçı ve Gören 2007).

Bu bahsettiklerime maruz kalmış bir çocuğun büyüdüğünde kendisinin sevgiye layık olmadığına inanan bir yetişkine dönüşmesi pek de şaşırtıcı değil aslında. Amacımız burada kimsenin ailesini suçlamak değil. Belki de onlar da sevgisiz ve hatta onları duygusal olarak istismar eden ailelerden geliyorlardı, ve sizi büyütürken ister istemez kendi çocukluklarının acı deneyimlerini size yansıttılar. Duygusal istismarın açık bir şekilde görülmediği ancak çocuklara sevgi gösterilmesine adeta bir tabu gibi yaklaşan bir ailede büyüyen bir çocuk da, büyüdüğünde kendini sevmekte zorlanan bir yetişkine dönüşebilir. Bilirsiniz, “çocuk ancak uykuda sevilir” inancına sahip ailelerden bahsediyorum. Bu tip bir ailede büyüyen çocuk yetişkin biri olduğunda kendini sevmenin şımarıkça ya da bencilce olduğunu düşünebilir. Oysa kendini sevmek ne şımarıklık, ne de bencilliktir. Kendini sevmek lüks değil en temel ihtiyaçlarımızdan biridir.

Evet, bir çocuk olarak sizin sorumluluğunuz anne ve babanızdaydı. Ama artık siz bir yetişkinsiniz ve kendinizden siz sorumlusunuz. Ailenizde, belki de nesilden nesile aktarılan duygusal istismar zincirini kırma görevi sizde. Eğer siz de, sizi duygusal olarak istismar eden ya da sevgisini göstermekten korkan bir ailede büyüdüyseniz ve bu nedenden dolayı kendinize sevgi veremiyorsanız bu durumu değiştirmeye ne dersiniz? Peki bunun için neler yapabilirsiniz? İşte size birkaç öneri:

  • Büyürken ailenizin size söylediği tüm olumsuz sözleri yazın. Sonra yazdıklarınızı okuyun. Çocukken kendiniz hakkında duyduklarınızın, hangilerine inanmaya devam ediyorsunuz? Sizce bu laflar gerçeği yansıtıyor mu? Artık bu laflara inanmaktan vazgeçme zamanı gelmedi mi?
  • Kendinize gün içinde nasıl davrandığınıza, içinizden kendinizle nasıl konuştuğunuza dikkat edin. En yakın arkadaşınıza kendinize davrandığınız gibi davransanız, arkadaşınız yanınızda olmaya devam eder miydi? Neden arkadaşlarınıza, ya da hayatınızdaki insana karşı cömertçe verdiğiniz sevginin aynısını kendinize de vermiyorsunuz?
  • Kendinize sevgi dolu bir mektup yazın. En çok hangi özelliklerinizi seviyorsunuz? Mektubunuzu noktalama, imla kurallarına takılmadan özgür bir şekilde yazın. Kötü hissettiğiniz bir dönemde mektubunuzu okuyarak kendinize kendinizi hatırlatın.
  • Çocukken yaşadığınız duygusal istismar için bir psikoloğun desteğini almayı ihmal etmeyin. Psikoloji hakkında yazılar okumak farkındalık açısından yararlı olabilir, ancak psikolojik problemlerin asıl çözümü bir psikologla çalışmaktan geçer. 

Dünyayı güzelleştirmek istiyorsak işe kendimizi sevmekten, kendimizi güzelliklere layık görmekten başlamamız gerekiyor. Sizlerle bugün ‘”Kendini Sev Hareketini” başlatmak istiyorum. Sloganımızsa “Kendini Sev Dünyayı Güzelleştir”. Siz de bizimle birlikteyseniz sosyal medyada #kendinisevdünyayıgüzelleştir hashtagimizi kullanmayı unutmayın. Bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 2019 yılını “Kendini Sevme” yılı ilan ettim. Kendini sevmekle ilgili psikoloji egzersizlerini #kendinisevmeyılı hashtagi ile paylaştığım Instagram hesabım @ranakutvanrsolaker@gmail.com 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Glaser D (2002). Emotional abuse and neglect (psychological maltreatment): a conceptual framework. Child Abuse &Neglect, 26: 697-714.
Hart SN, Brassard MR (1991). Psychological maltreatment: progress achieved. Development and Psychopathology, 3(1): 61-70
Tıraşçı Y, Gören S (2007). Çocuk istismarı ve ihmali. Dicle Tıp Dergisi, 34(1): 70-74.
Wright MO (2007). The long-term impact of emotional abuse in childhood: identifying mediating and moderating processes. Journal of Emotional Abuse, 7(2): 1-8.

İlginizi çekebilir: Kendinizi sevgisiz ilişkilerin içinde mi buluyorsunuz: Çocukluk yaranızı iyileştirme zamanı geldi

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale