X

Kendini gerçekleştirmeye giden yol: Piramidin en tepesine nasıl ulaşırız?

Maslow Temel İhtiyaçlar Hiyerarşisi bir insanın kendini gerçekleştirebilmesi için gerekli olan adımları söylemektedir. Beş farklı alandan oluşan sistem derinlemesine düşünüldüğünde insanın olgunlaşma süreci olarak ifade edilebilir. Buradaki olgunlaşma fiziksellikten çok, içsel bir durumu ifade ederek insan ömrünün akışını temsil etmekte ve yaşam boyu sürmektedir.

Bireyin hayatta kalması için gerekli olan yeme, içme, uyku, nefes alma gibi fizyolojik alan olgunlaşmanın en başından beri var olmaktadır. Kişisel ve finansal güvenlik, emniyet ve güvenlik kategorisinde bireyin fizyolojik ihtiyaçlarının hemen ardında yer almaktadır. İnsanın kendini gerçekleştirme sürecinde üçüncü aşama sevgi ve ait olma alanıdır. Bu alan sosyal düzeyli ihtiyaçlar olarak bilinmektedir. Belli bir başarı ya da statüyü temsil etmesiyle bilinen saygınlık alanı, kişinin benlik saygısını da temsil etmektedir ve kişinin kendini tamamlayabilmesi için gelinen son basamak olarak bilinmektedir. Olgunlaşma sürecinin son basamağı olan kendini gerçekleştirme içsel tatmin olarak ifade edilebilir.

Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisinin temelinde insan motivasyonunun yattığı bilinmektedir. Yukarıda bahsedilen aşamalarda oluşan herhangi bir hasar, eksiklik ya da fazlalık bireyi psikolojik açıdan etkilemektedir.

Olgunlaşmanın ilk basamağında olan ihtiyaçlar insan için olmazsa olmaz niteliktedir ve insanın en temel ihtiyaçlarını barındırmaktadır. Bu ihtiyaçlardan birinin tamamen yok olması düşünülemez, ancak örneğin, yiyecek eksikliğiyle karşılaşan bireyin ileride en acil ihtiyacı olarak yiyecekleri görmesi muhtemeldir. Öte yandan, uyku problemi yaşayan bireylerin fizyolojik ihtiyaç alanlarında oluşan eksiklik dolayısıyla süreç içerisinde davranışsal ve psikolojik olarak olumsuz etkilenecekleri tahmin edilmektedir. Bu gereksinimlerden yoksun olan, açlıkla, susuzlukla, uykusuzlukla, evsizlikle mücadele veren bireylerin psikolojik olarak da yıprandıkları düşünülebilir. Hayatlarının belli bir kesiminde bu mücadeleyi vermiş bireylerin diğer olgunlaşma süreci basamaklarında da problemler yaşayacağı bilinmektedir.

Kendini güvende hisseden bireyin duygusu muhtemelen “huzurlu” olacaktır. Bir insana sıcak ve samimi bir ev de güvende hissettirebilir, hayalindeki çalışma ortamında işe gitmesi de… İşte tam da bu noktada olgunlaşmanın kişinin yaş alması ile ilgili olmadığı düşüncesi ağır basmaya başlamaktadır. Kişinin kendini gerçekleştirme evresi belinin büküldüğü, saçlarının ağardığı zamanda da olabilir, okulunu kazanıp ailesinden ayrı bir yere gitme kararı aldığında da olabilir.

Aidiyet ve sevginin başladığı ilk yer aile olarak bilinmektedir. Koşulsuz ve karşılıksız sevginin öğrenilebileceği, bireyin olduğu gibi kabul edilmesiyle ait olma hissiyatının gelişebileceği ilk topluluk ailedir. Bireyin sevgi ve aidiyet alanlarında gerekli doyumu almaması, onun yalnızlık ve terkedilmişlik duygularının gün yüzüne çıkmasına neden olabilmektedir. Sevgi, bu hiyerarşide sosyal düzeyli ihtiyaç olarak ele alınsa da aslında bireyin kendini gerçekleştirme sürecinde kendisini olduğu gibi sevmesi, kabul etmesi gibi durumları da kapsamaktadır. Kendisini bütünüyle seven bireyin bu aidiyet duygusu ile birlikte bulunduğu ortamlarda bir önceki aşama olan güven ve emniyet ihtiyaçlarını da rahatlıkla karşılayabileceği düşünülmektedir.

Yaşam içerisinde insanın amaçlarından biri de başkalarından saygı görmektir. Başkalarından saygı görme isteği kendisine duyması gereken saygı boyutunu geçen bireylerde benlik saygısının zayıflayabileceği düşünülmektedir. Başkaları beğensin diye bir eylemi yapmak, başkaları onaylasın diye bir karara varmak, başkaları ne düşünür diye bazı adımları atamamak kişinin kendini gerçekleştirmesine engel olacaktır. Oysa kendini gerçekleştirmeye en yakın olan bu aşamada bireyin önce kendini sevmesi, sonra kendi varlığına saygı duyması, kendisinin biricik ve özel olduğunu kabul etmesi gerekmektedir.

Genele bakıldığında çok az bir kesimin kendini tamamen gerçekleştirdiği görülmektedir. Kendini gerçekleştirme, kişinin yetenek ve karakterine uygun olarak hayattaki amacına ulaşmak için nihai hedeflerini belirlemesi ve emin adımlarla ilerlemesi olarak tanımlanabilir. Sorunlarla baş etme becerileri, olumsuzluklara karşı alternatif düşünceler bulunması, temel ihtiyaçlar arasındaki eksiklerin yeniden yapılandırılarak düzeltilmesi ve her şeyden önemlisi bireyin kendisine şefkat, güven, sevgi ve saygı göstermesi o bireyin kendini gerçekleştirebileceği düşüncesini arttırmaktadır. Her ne kadar bu basamaklarda eksiklikler ya da olumsuzluklar oluşsa da düşüncelerimiz ile onları yönlendirmek ve hedeflerimize doğru ilerlemek gerekmektedir.

Tüm bu olgunlaşma süreci doğrultusunda zihnimizin karanlık bir tren istasyonu olduğunu düşünelim. Düşüncelerimizin de trenleri temsil ettiğini düşünelim. O istasyona hangi trenlerin geleceğine biz karar veremesek de hangi trene bineceğimize biz karar verebiliriz. Defalarca bindiğimiz bir trenin kötü bir yere gittiğini biliyorsak başka bir trene binip kötü bir yere gitmemeyi tercih edebiliriz. Yanımızda başka biletler bulundurarak güven, sevgi, saygı trenlerine binebilmeliyiz.

Benimle iletişim kurmak ve paylaşımlarımı takip etmek için @kln.psk.betulcavlak Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Dokuz Tip Mizaç Modeli’nden hangisine yakınsınız?

Betül Cavlak Akdaş: TED Üniversitesi'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra uzmanlığını Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden onur öğrencisi olarak almıştır. Yüksek lisans tez konusu "Yetişkin Bireylerin Ebeveynleşme Olgusunda Obsesif İnanışların ve Kaygı Düzeylerinin Rolü"dür. İş hayatına özel bir kurumda devam eden Uzman Klinik Psikolog/Yazar Betül Cavlak Akdaş, online olarak terapi yaparak da danışan görmektedir. Ruh sağlığı alanında almış olduğu Bilişsel Davranışçı Terapi, Objektif Testler, MMPI, Aile Danışmanlığı, Sanat Terapisi gibi eğitimlerinin yanında, psikoloji bilimine yazılarıyla da katkı sağlamayı hedefleri arasına almıştır. Daha önce farklı dergilerde de Yazar olarak bulunan Betül Cavlak Akdaş'ın, "Erteleme Davranışı", "Mimari Yapı ve Psikoloji", "Benlik Saygısı" konuları üzerine araştırma projeleri mevcuttur. Ayrıca, Türkiye Buz Pateni Federasyonu bünyesinde İl Hakemliği yapmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale