X

Kendini gerçekleştirmek kendine dürüst olmaktır

“Her bireyin nihai hedefi, kendiliğine ulaşmak ve kendini gerçekleştirmektir.”
Carl Gustav Jung

Marmara Üniversitesi’nde lisans eğitimimi görmekte olduğum dönemde, aldığımız eğitim daha çok “Rogerian” yönelimliydi, yani hümanistik (insancıl) psikolojinin kurucularından Carl Rogers’ın ekolündendi. Bundan olacak ki, hümanistik psikolojinin en önemli konusu olan “kendini gerçekleştirme” (self-actualization), hayatımın ve çalışmalarımın önemli bir kısmını oluşturdu. İlerleyen yıllardaki deneyimlerim de, insan var oluşunun temel amacının kendini gerçekleştirmek yani bireyleşmek üzerine olduğu düşüncemi desteklemeye devam etti.

Hümanistik psikoloji 1960’lı yılların başında Amerika’da gelişmeye başladı. Tam bu yıllarda daha II. Dünya Savaşı’nın yaraları sarılmamışken Vietnam Savaşı’nın patlak vermesi, insanların savaşlardan ve batının aşırı mekanik ve indirgemeci eğiliminden iyice bunalması gibi sebeplerle, eğitimli ve aydın kişiler daha insancıl (hümanist) arayışlara yöneldiler. Bu akım elbette psikoloji bilimini de etkileyecekti. Hümanizm akımının etkisiyle, artık insanın kötü ve hastalıklı yönlerinden çok, insanın potansiyeli, sağlıklı ve kendini gerçekleştirmiş insanların özellikleri gibi konulara odaklanılmaya başlandı. Hümanistik psikolojiye göre insanın nihai hedefi kendini gerçekleştirmekti.

Kendini gerçekleştirme deyince ilk akla gelen isim elbette Abraham Maslow’dur. Maslow, hümanistik (insancıl) psikolojinin manevi babası sayılır. İnsanın ulaşabileceği en büyük potansiyeli anlamak istemesi sebebi ile Maslow, psikolojik açıdan iyi halleriyle göze çarpan insanlarla çalışmış, çalışmalarını bu insanların ortalama ruh sağlığına sahip insanlardan hangi yönlerden ayrıldığını belirlemeye odaklamıştır. Maslow’un en büyük motivasyonu, o güne kadar psikolojide hakim iki güç olan davranışçılık ve psikanalizin, insan doğasını mekanik bir şekilde ele alarak insanın sadece kötü ve hastalıklı yönlerine odaklanmış olmasına karşı çıkmaktı.

Maslow’a göre bütün insanların kendini gerçekleştirmeye yönelik doğuştan gelen bir eğilimi vardır. Kendini gerçekleştirme, insani ihtiyaçların en tepesindedir ve tüm yetenek ve niteliklerimizi aktif olarak kullanmayı, potansiyelimizi geliştirip gerçekleştirmeyi içerir. Maslow’un önerdiği ve sırasıyla karşılanması gereken ihtiyaçlar ise temelden tepeye doğru; yeme, içme cinsellik gibi fiziksel ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, ait olma ve sevgi ihtiyacı, kendinden ve başkasından saygı görme ihtiyacı ve nihai olarak kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçlar bir piramidin temelinden tepesine hiyerarşik olacak şekilde sıralanmışlardır.

Kendini gerçekleştirmek için bir insanın bu piramitin öncelikle en altında bulunan ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Her bir ihtiyaç karşılandığında, hiyerarşide kendisinden bir yukarıda olan diğer ihtiyacı harekete geçirir. Maslow araştırmalarının büyük bölümünü kendini gerçekleştirme ihtiyacını gidermiş ve bu nedenle psikolojik açıdan sağlıklı olarak nitelendirilen insanların özelliklerini belirlemek üzerinde yoğunlaştırmıştır. İşte yıllar süren çalışmalarının sonunda Maslow’un tespit ettiği bu özellikler şunlardır: Kendini gerçekleştirmiş insanlar gerçekçi ve objektif bir gerçeklik algısına sahiptir, kendi yaratılışlarını olduğu gibi kabul ederler, kendilerini bir işe adar ve sorumluluk alırlar, davranışları sade ve doğaldır, bağımsızlık, özerklik ve mahremiyet ihtiyacı hissederler, yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler yaşarlar, tüm insanlığa yönelik empati ve sevgi hissederler, aşırı uymacı bir yaşam tarzına direnç gösterirler, demokratik bir karakter yapısını benimser ve yaratıcı ve yüksek derecede sosyal ilgiye sahiptirler. Ayrıca bu kişiler nevrozlardan (anksiyete, takıntı, depresyon) uzaktırlar ve hemen hemen hepsi 40 yaşın üzerindedirler.

Yazımın girişinde bahsetmiş olduğum, hümanistik psikolojinin kurucularından Carl Rogers da çalışmalarını kendini gerçekleştirmenin önemi üzerinde yoğunlaştırmıştır. Rogers, kişiliği motive eden en önemli gücün kendini gerçekleştirme dürtüsü olduğunu, kendini gerçekleştirmeye yönelik bu isteğin doğuştan geldiğini, çocukluk yaşantılarının ve öğrenmelerinin bu dürtüyü destekleyebileceğini de engelleyebileceğini de belirtmişti. Rogers, çocuğun kendilik (self) duygusunun gelişiminde ilk bakım veren ile çocuk arasındaki ilişkinin önemini vurgular. Eğer ilk bakım veren çocuğun sevgi ihtiyacını karşılamışsa -ki Rogers buna “koşulsuz sevgi” der- bebek sağlıklı bir kişilik geliştirecektir. Eğer bakım veren çocuğa sevgisini ancak yapacağı uygun davranışlar karşılığı verirse (buna da koşullu sevgi der), çocuk bakım verenin bu tutumunu içselleştirir ve buna uygun değer koşulları geliştirir. Bu durumda çocuk sadece belirli koşullar altında kendisini değerli hisseder ve bakım verenin (muhtemelen anne) hoşnutsuzluğuna sebep olacak davranışlardan kaçınır, kendiliğini sunamaz. Sonuç olarak çocuğun kendiliği bir bütün olarak gelişemez, çocuk bir kısmının reddedileceği korkusuyla kendiliğinin tüm yönlerini açığa vuramaz. Açığa vuramadığı bu yönler, bilinç dışının karanlık bodrumuna, gölgeye gömülür.

Bu nedenle Rogers’a göre psikolojik sağlık halinin oluşması için gereken ilk şey, çocuklukta koşulsuz sevginin alınmış olmasıdır. Bakım veren veya anne bu dönemde çocuk hata bile yapsa, sevgisini ve kabulünü çocuğuna göstermelidir. Bu şekilde koşulsuz sevgi alan çocuk değerini koşullara bağlamayacak ve ortaya çıkan kendiliğinin herhangi bir parçasını baskı altına almayacaktır. Kişi ancak bu yolla kendini gerçekleştirmeyi başarabilir. Rogers’a göre kendini gerçekleştirme psikolojik sağlık halinin en üst seviyesidir. Rogers’ın kavramı Maslow’un kendini gerçekleştirme haline ilke olarak çok benzer. Ama bu iki teori psikolojik olarak sağlıklı insanın özellikleri açısından bir parça farklılık gösterir. Rogers’a göre psikolojik olarak sağlıklı veya kendini tam olarak ortaya koyan insanların bazı özellikleri vardır. Bu insanlar; tüm yaşantılara açık ve her anı dolu dolu yaşama eğilimindedirler, başkalarının düşünceleri veya mantığı yerine kendi içgüdüleriyle davranabilme yetenekleri vardır, düşünce ve davranışlarında özgürlük duygusu vardır, yüksek düzeyde yaratıcıdırlar ve potansiyellerini en yüksek düzeye çıkarma ihtiyacı içindedirler.

Rogers kendisini tam olarak ortaya koyan kişiyi kendini gerçekleştirmiş olarak değil, kendini gerçekleştirmekte olan kişi olarak tanımlamıştır. Yani Rogers’a göre kendiliğin (self) gelişimi daima bir ilerleme ve devam etme halidir.

Buraya kadar anlattıklarımdan psikolojide kendini gerçekleştirme kavramından ilk defa 1960’lı yıllarda bahsedildiği düşünülmemelidir. Henüz 1900’lerin başında bu konuya ilk dikkat çeken kişi, bir zamanlar psikanalizin veliahtı olarak görülen, hatta kuramını “bireyleşme” yani kendini gerçekleştirme üzerine oluşturan, Analitik Psikoloji’nin kurusucu Carl Gustav Jung’du. Kendilik (self), Jung’un kuramındaki en önemli kavramdır. Bilinçdışının tüm yönlerini dengeleyen kendilik, kişiliğin tüm yapısına birlik ve istikrar kazandırır. Kişinin tümünü temsil eden kendilik tam bir bütünlüğe ulaşmaya çabalar. Zaten Jung kendiliği, kendini tanımaya ve kendini gerçekleştirmeye yönelik bir dürtü olarak tanımlar. Kendini gerçekleştirme ile kişiliğin tüm yönlerinin bir ahenk ve bütünlük, bir olgunluk içinde olmasını kasteder. Ve bu halin insanın fizyolojik gelişimi sebebiyle, orta yaşa dek (35-40 yaş arası) ortaya çıkamayacağını belirtir. Jung’a göre hepimizin amacı tam bir birlik ve bütünlüğe ulaşmaktır. Bütün olma, bireyleşme veya kendini gerçekleştirme yolculuğu ise, öncelikle, kendine dürüst olmakla başlar. Kişi ancak kendine karşı dürüst olursa kendiliğini sergiler ve kendini gerçekleştirebilir. Çünkü hayatta kişinin kendini gerçekleştirmesinden daha önemli bir şey yoktur.

Bu konuda Jungiyen bir psikolojik danışman/terapist ile çalışmak isterseniz, süreçle ilgili detaylı bilgi almak için bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Yazımı şu şarkı ile bitirmek istiyorum:

Kaynak:

Schultz, D. P. & Schultz S. E. (2007). Modern Psikoloji Tarihi. Kaknüs Yayınları.

İlginizi çekebilir: Altın karanlıkta bulunur: Kendini keşfetmek için önce gölgeni tanı

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale