X

Kendini erteleyenler: Erteleme alışkanlığından kurtulmak için kendi panzehrinizi bulun

Merhaba yeni dünya ve beraberinde insanlığa taşıyageldiğin her şey. Kendi adıma, üzerimize yapıştırdığın birçok şeyi oldukça zorlayıcı buluyorum. Sosyal olayları kaçırma telaşlarını, aşırı ifade etme trendlerini, saman altından su yürütmelerini ve daha nicesini. Bazen sadece var olmak istiyor insan. Sabah uyanmak ve çiçeklerini sulamak en heyecanlı işimiz olsa diye düşünmeden edemiyorum. Tüm canlılar temel ihtiyaçlarına kolayca ulaşsa ve keşke, biz insanların tek derdi kendimizi tanımak ve gerçekten var olmak olsa. Ancak özellikle 2022 yılının yarattığı etkinin bizler üzerindeki sonuçlarına baktığımda yine içimize dönmediğimizi, telaşlarımızı özlediğimizi görüyor ve ne zaman ders alacağımızı oldukça merak ediyorum, bu işte kendimi asla dışarıda bırakmadığımı da eklemeliyim.

Bu yazının konusu ise bu yeni düzenin aşıladığı yeni bir durum değil, tarihçesi eskilere dayanıyor. İngilizce’de ‘procrastination’ olarak adlandırılan erteleme huyu. Etimolojik kökeni Latince bir fiil olan ‘procrastinate’ – yarına kadar yapmamak – kelimesinden geliyor. Yunanca ‘akrasia’- daha iyi karar verebilecek olmamıza rağmen o kararın aleyhine davranmak – kelimesinden de devşirilmiş bir terim aynı zamanda. Oyalanma, ağırdan alma, geciktirme de diyebiliriz. Özellikle, ‘Sesli Sözlük’teki çevirilerden birisi tam olarak içini dışını anlatıyor bu kavramın: “Dur bakalım hele” yaklaşımı.

Net bir tarifle, erteleme alışkanlığı; yapmamız gerekenlerin çoğunu son dakikaya kadar oyalanarak yapmamamız, genellikle son teslim-mühlet tarihlerinden sonraya bırakmamız. Bazı araştırmacılar daha keskin ve acımasız tanımlar da yapmışlar: ‘Erteleme huyu, kişinin kötü sonuçlarla karşılaşacağını bilerek yapması gerekenleri yapmamasına yol açan öz düzenleme arızasıdır.’ Bu tanımda oldukça makineleştirilmiş ve arıza kaydı ile düzeltilmeyi bekleyen biri varmış gibi duruyor. 

Unutmamak gerekir ki hayatının belli dönemlerinde herkes bazı şeyleri erteler, burada ciddi bir problem veya hastalık yoktur. Çoğumuz meyilliyizdir. Sonuçta çalışmanın kölelik olduğunu en çarpıcı şekilde dile getiren düşünür La Farge’ın ‘Tembellik Hakkı’ kitabında da belirttiği gibi, bazı karşı duruşlarımız, erteleme vasıtası ile olsa bile sonuçta bir varoluş gerekliliğidir, aynen tembellik yapma hakkımızla da bazen var olabildiğimiz gibi.

Tembellik yapmaktan bahsedince erteleme huyu ile onun karışmasına yol açmayayım. İkisi birbirlerinden farklı bir ritme sahip. Mesela çorap çekmecenizi düşünün. Yazlık, kışlık, renkli ve daha nicesi karmakarışık, sizin dokunuşlarınızı bekliyor olsun. Bu işi yapmak belli bir dikkat ve emeği gerektirdiği için erteleyip duruyorsunuz. Sırf bu yüzden kedinizi tembel zannediyor olabilirsiniz. Halbuki yaşadığınız sadece bir ‘Dur Bakalım Hele’ durumu. Ne tembelsiniz ne de zaman yönetiminiz kötü!

Erteleme alışkanlığında, yapmayı ertelediğimiz işi başka işleri araya sokarak geçiştiriyoruz. Mesela yukarıdaki örnekteki kişi, çorap çekmecesini düzeltmeyi ötelerken, her gün 8 km yürüyüş, arkadaşlarla uzun saatli görüşmeler, ev temizliği yapıyor olabilir. Bu durumda yapması gerekene muadil işler bulup yaparak asıl yapılması gereken işi ertelemektedir. Tembellik ise iş dışındaki meselelerimize karşı yarattığımız bir başa çıkma mekanizmasıdır. Kişi hiçbir şey yapmaz, sorumluluklarının yerine başka işler koymaz, kısaca her işten kaçar. Tembel kişinin bütün öz denetim ritmi sağlıklıdır. Bazen çok yoğun çalışmıştır ve dinlenmek için ara verir, bazen iyileşmek için ara verir. Böylece vücudu tekrar toparlanabilecektir tembellik yaparak. Psikolojik bir soruna dönüşen tembellikte ise kişi bir gün değil bir hafta değil çok uzun zaman boyunca hiçbir şey yapmama haline girmiştir. Böyle bir durumun yaşanması, psikolog-psikiyatristlerin çalışma alanıdır artık.

Erteleme alışkanlığının altında yatan en önemli ana neden ‘mükemmeliyetçilik’tir. Olabileceği en mükemmel işlevliliğe erişmek, görevleri kusursuzca yerine getirmek, daha net anlatımla kendinden beklentisinin çok yüksek olması, kişiyi erteleme huyuna yöneltmektedir. Oldukça çarpık bir mantık gibi görünse de temel neden her zaman kişinin kendisiyle olan acımasız ilişkisidir. Yaptığı işlerin sonucu ya üstün başarı göstermez ise, ya eksiklikleri ortaya dökülüverirse, işte bu çıkarsamalar ertelemeye kucak açar. Sadece ‘iyi’ kelimesi çoğumuz için hiçbir zaman yeterli olamıyor ne yazık ki.

Görüldüğü gibi tembellik ve erteleme alışkanlığı arasında ince de olsa aslında gayet net bir fark var. Erteleme de kötü planlamayla, karar vermekten korkmayla, mükemmeliyetçilikle boğuşan bir insanın işlerini yapmak yerine başka görevlere yelken açtığını gözlemleriz. Tembellik de ise bedeninin ona yolladığı sinyaller sonucunda, stres ve yorgunlukla başa çıkan ve kronikleşmediği müddetçe gayet sağlıklı olan bir birey var. Peki nasıl başa çıkılır bu erteleme alışkanlığıyla?

Ne demiştik? Tüm yollar mükemmeliyetçiliğe çıkıyor. O zaman felaket senaryolarına kapıyı kapatmak bu sıkıntılı erteleme halinden kurtulmak için atılabilecek en görkemli adım olacaktır. Birey, kendi panzehrini kendi seçmeli. Sonuç ne olursa olsun kendini bir şekilde affetmeli. Büyük büyük cümleler değil mi? Oysa neden diye sormalıyız saf bir çocuk gibi belki de. Neden dış cephelerimde kusursuzlukla var olmak istiyorum? Eksik mi doğdum ki tam olduğumu kanıtlamaya çalışıyorum? Varlığım neden acı veriyor? Acaba kendimden neden bu kadar nefret ediyorum? Burada işler biraz değişti. Asıl sihir bu sorularda, ne kadar cevaplarını duymaya hazır olmasakta beynimizin kıvrımlarında bir yerlerde nöronlarımız bu mevzularla savaş halinde hep. 

Sadece durarak ve duygularını tanımlamayı başararak pek çok insan hiç atamayacağı adımları atmış, bazen tüm hayatını kökten değiştirmiş ve o istediği özü bulmuştur. Hırslar, başarı arzuları, güçlü görünme halleri sadece maskelerdir. Bu maskeler düşmeden yarattığımız ve yaptığımız hiçbir şey zaten mükemmel olamaz. Hep bir başkasının hayatını yaşar oluruz. Mazeretlerimizle dünyamızın döndüğünü zannederiz. Oysa asıl eksiklik kendini kabul edememe, gerçeklerini görememe, kendini hep dışardan bir gözle gözlememe durumudur.

Erteleyen kişi, içten içe kendisini yer bitirir. Aklı hep ertelediği o ‘şey’dedir. Çoğu zaman ertelediğinin farkında bile olmayıp sadece kıvranmaktadır tüm o sunduğu mazeretlerinin gölgesi altında. ‘Doğru ruh hali’, ‘doğru zaman’ der durur. Keşke gerçekten yapmak istediğinin ne olduğunu bilse değil mi? Belki de yukarıdaki sorulara dürüst cevaplar verse, ertelediklerinden kökten vazgeçecek ve kendisi için en gerçekçi olan oluşlara-şeylere-hallere-yerlere-işlere akıp gidiverecek.

Kendimize dönüşlerimizin güzelliğini bir gün yaşamamız dileğiyle…

İlginizi çekebilir: “İç sesini dinle” kabusu: İçgüdülerimiz her zaman güvenilir olmayabilir

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale