X

Kendini anlamak için Human Design insan tiplerini yakından tanıyın

Gerek sosyal medyadan gerek farklı kanallardan bana sorulan sorulardan görüyorum ki Human Design tipleri oldukça farklı açılardan ele alınarak içinden çıkılamaz bir hale dönüşüyor. Tek tek tüm tipleri birçok yerde anlatmış olsam da bu kez çok daha basit ve her bilinç frekansının kavrayabileceği bir dilde yazmaya çalışacağım. Çünkü tipleri kavramak kendi işleyişini kavramanın temelidir.

Her bir tip sahip olduğumuz aurayı tanımlar. Aura ise diğerlerine, dünyaya, yaşama karşı duruşumuzu, tutumumuzu yansıtır. Yani ne söylediğimizden, ne yaptığımızdan önce bizim tarafımızdan aktarılan, algı yaratan haller aura aracılığıyla oluşur. Bu akılla ölçülemez, akılla ayarlanamaz, zihinle değerlendirilemez ve kontrol edilemez. Hani ne yaparsanız yapın bir türlü yaranamama hali vardır ya? İşte bunun sebebi, yaptıklarınız ve söylediklerinizle auranızın yansıttığının zıtlığıdır. Anlayacağınız, auralar fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığımızı her an yansıtmakla meşgul enerji bedenlerimizdir.

Human Design’da dört tip aura var:

  1. Açan, kucaklayan ve saran jeneratör ve manifesting jeneratörler.
  2. Kapanan ve ittiren manifestörler.
  3. Odaklanan ve tespit eden projektörler.
  4. Numune alıp her gün farklı bir aura yansıtan reflektörler.

Dolayısıyla her birimizin ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığını yansıtan enerji yapısı Human Design’a göre sahip olduğumuz tiple bağlantılı. Auranızı ve içsel bütünsel sağlığınızın diğerlerine nasıl yansıdığının ve hangi tipe ait olduğunun kavrandığını varsayıyorum.

Şimdi, bunu yönetmek için ne yapmak gerekiyor?

Tabii ki zihinsel, fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı olmak gerekiyor. Yoksa ne yapılırsa yapılsın sağlıklı olmayan taraf öne çıkıyor ve o taraf yansıyor. Yani içinizde fırtınalar koparken birine gidip “Canım, gülüm, bir tanem” dediğinizde sizi hiç kale almıyor çünkü sizi anlayamıyor; bir şeylerin iyi gitmediği sinyalini alırken bu denli canım cicimlik tuhaf kaçıyor.

Deli gibi baş ağrısı çekerken iyiyim havası estirdiğinizde suratsızlıkla suçlanıyorsunuz çünkü anlaşılamıyorsunuz. Aklınızdaki onlarca tilki kuyruğunu birbirine dolandırmadan dolaşırken yenilerini ekleyen onlarca insan etrafınızda dolaşıyor çünkü her şeyi almaya ve yapmaya hazır görünüyorsunuz. Sonra bir de herkes herkesi empatik olmaya davet ediyor veya olamadığı için suçluyor. Yansıyan ve gösterilmeye çalışanın zıtlığını kim nasıl anlasın ki?

Üstelik bir şeyler yokken varmış gibi yapma halleri hem kendinde hem diğer herkeste otomatik olarak ciddi dirençlerin oluşmasına neden oluyor. Herkes tarafından anlaşılmak isteyenlerin önce nasıl yansıdıklarını kendilerinin fark etmesi gerekiyor. Düşünmesi veya kontrol etmesi değil, fark etmesi gerekiyor.

3 dakikalığına durun ve düşünün: En büyük şikâyetiniz nedir? Sonra o şikâyetinizin oluştuğu anlardaki ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığınıza bakın, kesinlikle sizden yansıyanla, yaptıklarınız veya söyledikleriniz arasındaki çelişkileri siz de göreceksiniz. Tam bu noktada Human Design diyor ki: Her tipin kendi işleyişine özel bir stratejisi var ve bu stratejiyi kullanırsan hem sağlığın kendini toparlar hem de yansımanla söylevlerin veya eylemlerin dengede olur.

Manifesting jeneratör veya Jeneratör cevaplamak için bekle! Ancak bu cevap bekleme işi, birileri bir şey sorsun diye beklemekten ibaret değil. Beklenen şey, başlamış olan bir süreçtir. Yani hareketi başlamış şeyi destekleyerek ürettiği yaşam enerjisini sunmak için beklemek jeneratörlerin stratejisi. Görünürde hareketi başlamış bir süreç yoksa, kucaklayan, saran auradaki her şeye yetmeye çalışarak kendi bütünsel sağlığında hasarlara yol açıyor. Çünkü ürettiği enerjiyi olmadık yerlere harcadığı için kendine yetecek enerjisi kalmıyor ve tükenmişliğe doğru yelken açıyor. Eğer beklemeyi kavrayamıyor veya uygulayamıyorsanız size önerim tüm işleyişinizi evet-hayır cevaplı sorular sorar gibi geliştirmenizdir…

  • Nasıl yardımcı olabilirim?
  • Yardım etmemi ister misiniz?
  • Ben ne yapabilirim?
  • Benim başım ağrıyor olabilir mi?
  • Çamaşırlar birikti, yıkasam mı?
  • Seni seviyor muyum?
  • Neden rahatsız oldum?

Ve gerektiğinde “bilmiyorum” diyebilmek çok kıymetli. Çünkü her şeyi bildiğini iddia eden zihin sadece tecrübeleriyle sınırlı olduğunu kabullenemeyebiliyor. Her şeyi bir soruya yönlendirdiğinizde veya herhangi bir şeye “Bilmiyorum” dediğinizde nasıl özgürleştiğinizi ve ne çok yükten kurtulduğunuzu göreceksiniz.

Manifestörler, başlatmadan önce bilgilendirmek için bekle! Kapanan ve ittiren auralarıyla hareketin sürecini başlatırlar. Hadi git/kalk/cevapla! Diğerleri verilenleri görmezlerse Manifestörler yüksek bir güvensizlik içine düşebiliyorlar. Hal böyle olunca da Manifestörlerin yaşadığı güvensizlik, öfkeye ve hasara yol açıyor.

Gördüğünüz gibi hepimizin bir yansıma biçimi var. Manifestör başlatacak ki Jeneratörler sürdürülebilirlik kazandıracak besini versinler. Bunun için Manifestör bilgilendirecek, jeneratör de bilgilenmeyi bekleyecek. Çünkü biri açık bir aurayla içine alıyor, diğeri kapalı bir aurayla “Ben geldim, hadi!” diye ittiriyor.

Sıkça gelen sorulardan biri de şu: “Neden etrafımda hiç Manifestör veya Jeneratör yok?”

Evet yok olabilir, ancak hiçbirimizin işi bir diğerini aramak değil. Amacımız kendimize, kendi stratejimize ve enerjimize bakmak. Strateji “Bir Manifestörü ya da Jeneratörü bekle” demiyor. “Cevaplamak için bekle veya bilgilendir” diyor. Nereden, kimden geldiğiyle ilgilenen sağlıksız bir zihnin meselesidir.

Manifestör başlatacağı şey kimleri kapsıyorsa bilgilendirecek. NOKTA.
Jeneratör başlamış olanı cevaplayacak. NOKTA

Örneğini mutfak tezgahında duran bulaşıkları gören bir Jeneratör, enerjisi varsa gidip bulaşık makinesine koyacak ve bu da başlamış bir sürece verilen bir cevaptır.

Peki Projektörler ne yapıyor?

Projektörler odaklanan ve tespit eden auralarıyla Manifestör, Jeneratör ve Reflektörlerin enerjilerini tespit ediyor. Bunu yapabilmek için izine ihtiyaçları var ve bu da stratejileri olan “Davet bekle!” Jeneratör cevaplamayı bekliyorsa, Manifestör bilgilendirmeyi bekliyorsa, kuvvetle muhtemel Projektörlere her yerden davet yağar. Bu davet “Hadi gel!” şeklinde bir davet değil. Bir göz kırpma, bir soru, bir tebessüm dahi olabilir. Ancak Jeneratörler Jeneratör gibi davranmadığından Manifestörler Manifestör gibi davranmadığından bugünlerde en çok zorlananların Projektörler olduğunu görebiliyorum.

Onlarca enerji kaçağını tespit ettiğiniz halde bir davet alamamaktan muzdarip olmanız çok doğal sevgili Projektörler. Ve emin olun, bunları yazmamın en büyük nedeni sizsiniz. Sizlerden gelen sorular ve isyanlar doğrultusunda benden, yani bir Jeneratörden çıkan bir cevap olduğunu itiraf etmeliyim. Güzel haber ise şu: Öyle hızlı bir gelişim sürecinin içindeyiz ki yakında sizin hareket alanınız da açılacak ve enerjilere rehberlik etmek için sizler de aktif rol oynayacaksınız.

Bu durumun sorumluları biz Jeneratörler ve Manifesting jeneratörler. Neden mi?

Manifesting jeneratör veya Jeneratör, yaşam enerjisini üretir ve cevaplarıyla ürettiği enerjiyi sunarak yaşamı besler. Hayattaki sürdürülebilirliğin sorumlusudur.

Cevaplar bazen sözel, bazen eylemsel, bazen düşüncesel, bazen de fiziksel veya ruhsal olarak sunulabilir. Anlayacağınız bir Jeneratör ne yapıyorsa yaşamın içinde onu daha da artırıyor. Ne yapmıyorsa yaşam da onu eksiltiyor. Neye öfkeleniyorsa yaşam da ona öfkeleniyor. Neden korkuyorsa yaşam da ondan korkuyor. Neden kaçıyorsa yaşam da ondan kaçıyor gibi birçok şey daha sıralanabilir. Buradan anlaşılması gereken yaşamdaki her şeyden sorumlu olan Jeneratörlerdir. Ben de bir jeneratör olarak bu yaşamda karşılaşıp rahatsız olduğum veya hoşlandığım bir şey varsa, onun sorumluluğunu alıp enerjimi tazeleme fırsatı bulduğum için şükredenlerdenim. Bilmiyorsam bilmiyorum derim. Bilmediğim şeyin, biliyormuşçasına söylediğim yalan yanlışlarla çoğalmasını istemem. Her şeyde ilk önce hatayı kendimde ararım, ancak kendimi dövmem, kendimi hatalı çıkarmam, suçlamam, yargılamam, saygısızlık asla etmem. Sadece dağıtmakla mükellef olduğum enerjideki kaçağı ararım.

Anlayacağınız bir Jeneratör olarak her daim dediğimin, düşündüğümün veya yaptığımın auram aracılığıyla benden çıkınca neye dönüşeceğini önemserim. Dönüşenden tatmin değilsem düşüncelerimin sağlıksız olduğunu bilerek daha fazla özen gösteririm. Çünkü düşüncelerim sözlere ve eylemlere dönüşür. Ben istediğim kadar sözlerimi ve eylemlerimi yumuşatıp düzenleyeyim fark etmez, fark eden içsel sağlığımdır ve içsel sağlığım, ürettiğim yaşam enerjisinin yaşama çıkmadan evvelki halini bilinçli olarak görmemi sağlar. Buradaki düşünce akışında, zihnin tecrübeler doğrultusundaki değerlendirmeleri yok, sadece oluş var. Bu oluşu da ancak kendine saygısı olan fark edebiliyor. Kendine saygısı olanın tüm yaşama saygısı da coşuyor. Kendi tatmin olmak için uğraşırken tüm yaşamın tatmini için de uğraştığını biliyor ve kendi tutumunun bu hayattaki önemini biliyor. Bunun formülü de zihnin sınırlarını aşmak.

Kolektif bilinçte baskın olan Jeneratör enerjisinin işleyişine baktığımız zaman, kendine vermediği saygıyı diğerleri versin mücadelesi almış başını gidiyor. Yani hüsran ve hayal kırıklıkları yaşamamak için çırpınan bir çoğunluk tüm çabalara rağmen sonunda bolca hayal kırıklığı, hüsran, isyan, pes etme, engellenme gibi alakasız duygularla yüksek tepkiler veriyor. Yaşamda bu duyguların enerjileriyle besleniyor. Tabii ki sakral enerji üretimi olmayan Projektör- Reflektör ve Manifestörlar aynı güzergahta kayboluyor. Dolayısıyla Jeneratörlere mesajımız şu: Kendine saygı duy! Enerji kaçağı yaratma! Tatmin olduğun işlerle uğraş! Projektörleri, enerjine rehberlik etmesi için davet et! Senin göremediğin kaçakları onlar görebilir, eğer sen sağlıklı yaşam enerjisi sunuyorsan.

Eğer Jeneratör enerjisini kavradıysanız diğer tüm tipleri kavramış olursunuz. Projektör bağlantısı ne olabilir? Jeneratörlerin görevi yaşam enerjisini sunmak, güzeli artırmak, güzel olmayanı azaltmaksa, Projektörün görevi de güzeli ve güzel olmayanı tespit etmek gibi bir şeydir.

Son zamanlarda birçok kanaldan onlarca soru geliyor ve soranların hepsi Projektör. Bir Jeneratör asla soru sormaz çünkü hep en iyi bilen olduğuna inanan sınırlı zihin kapasitesi kolektif bilinci çok baskın. Hala sağlıklı yaşam enerjisi sunmayan Jeneratörler çoğunlukta. Jeneratörler farkında olmasa bile, yaşama sundukları enerji gücünün farkında olan zihnin işleyişinde kendini sorumlu görmeyen bir Jeneratörler ağı söz konusu.

Bu ağın içinde kaybolmuş Projektörler de hep nerede hata yaptıklarını öğrenmenin peşindeler. Yani ne yaptığını görmeyen Jeneratörün hatalarını bulmaya yönelik Projektörler dünyasındaki acıda da büyük bir artış var. Bu arada suçlamaya çok meyilli Projektörlerin Jeneratörleri beklemesi veya onları suçlaması asla söz konusu bile olamaz. Kendilerini herkes gibi olmaya zorlamaktan kurtarmaları gerekiyor. Çoğunluk ne olursa olsun, davet gelir, ancak davet gelsin diye değil, kendi aurasını sağlıklı tutmakla ilgilenmesi şart.

Bu yüzden dostlar, canlar, kıymetliler, tipimiz veya auramız her ne olursa olsun, her birimizin kendimize has rolleri olduğunu ve rollerimizi en mükemmel şekilde yapmanın tek bir yolu olduğunu görmeliyiz: Zihinsel, fiziksel, ruhsal sağlığımız. Biz sağlıklıysak sağlıklı yansırız. Her sağlıklı yansıma gelişimi destekler ve refahı getirir. Sistemler, bilgiler, anlatılar, teknikler ve öğretiler, hatta kitaplar biz bunu fark edelim diye sadece el fenerimiz olur.

Bugünlerde tüm fenerlerin aydınlattığı yerde en çok göze çarpan bilgiyse, “Önce kendine saygı duymanın bir yolunu bul!”

İlginizi çekebilir: Human Design nedir: Auranızı tanıyor musunuz?

Nalan Kahraman: Merhaba, Ben kimim? – Neden varım? – Önemli olan akıllı olmaksa hissettiklerim niye var? türünden bitmek bilmeyen sorularımın cevaplarını 2008 yılında tanıştığım Human Design sisteminde bulmaya başladım. Tam bir adanmışlıkla sistemi öğrenme yolculuğuna adım atarak 2018 yılında Uluslararası Human Design okulundan mezun oldum. 3 yıldır Human Design okulundan aldığım profesyonellik lisansımla online Human Design eğitimleri ile “Zihni Anlamak” üzerine atölyeler düzenliyorum. Yaşam deneyimlerimle edindiğim kazanımları sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyorum. Aynı zamanda “EUREKA Yorumunu değiştir hayatın değişsin” kitabının yazarıyım ve yeni kitaplarım yolda. Kendini bilmek üzerine yola çıkanlar için elimden ne geliyorsa…

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale