X

Kendine kabul verebilmek: Her şey kendini sevmekle başlar

“Dostluk, gül olmaktır, yaprağı ile de dikeni ile de…” Şems-i Tebrizi

Bu hafta sizlerden gelen yorum ve sorular dahilinde bu konuyu bir yazıma taşımaya karar verdim. Dışarıdan baktığımızda “Ne olacak canım, ne demek yani kendime kabul vermek, verdim gitti bile” diye düşündüğümüz bu kavram aslında birçoğumuzun hayatında farkında olsak da olmasak da oldukça önemli yere sahip… Bugün kendimize kabul vermek konusunu ele alırken, kendi kendimizi sevmek üzerine de biraz düşünelim istiyorum. Hadi kabul verdik, sevmek nereden çıktı diyebilirsiniz… Evet, bu kavramlar hep birlikte; biri olmadan diğeri, diğeri olmadan öbürü olmuyor… Ve bizler kaldırmayı unuttuğumuz şalterlerin karanlık ile sonuçlandığı gibi bu konularda kendi özümüze bakmayı reddettikçe kendi karanlığımıza kısılmış oluyoruz…

Kendi kendime ve yine kendime kabul verdim… Ben ne isem öyleyim, bugün olduğum kişiyim. Evet, yalnızım, evet kırk yaşındayım, belki işsizim, belki boşandım, belki aldatıldım, belki yeniden aşık oldum… Belki sevdim ve evet itiraf ediyorum utandım ve söyleyemedim, kaybetmekten, reddedilmekten, hor görülmekten korktum… Kendi kendime kabul verdim, hastayım bu hastalıkla yaşamak durumundayım ama bu benim bedenim, bu hayat benim hayatım kim ne derse desin buradayım…

Evet, henüz hiç kız arkadaşım olmadı ama dünyadaki tüm insanlar sevgiyi bilerek mi geldi buraya, benim de bir şansım olmalı… Evet, henüz “bilmiyorum” ama deneyimlenerek öğrenebilirim… Ben gencim, henüz yirmili yaşlarımdayım. Ne istediğimi, ne olacağımı bilmiyorum; hayatta kaybetmekten korkuyorum… Evet, herkes bir zaman bir yerde korkuyordu fakat yaşamadan öğrenilemez diye söylerdi annem hep… Ben de yaşayacağım, düşebilirim, kaybedebilirim, yitirebilirim, kabul edilmeyebilirim ama ben önce kendi kendime her halimle ne kadar düşsem de ne kadar zorlansam da sadece “kendim” olmaya onay veriyorum… Her ne halim o ise onu görmeye kabul veriyorum…

Kendi kendime ve yine kendime “sevgi” verdim… O diğer kişilerin beni sevmesinden, beni hoş bulmasından, bana hoş gelmesinden önce ben bu güzel bedenimle bu yaradılışımla kendime hoş geldim… Ben kendim gördüm dünya üzerinde “benden bir tane daha” yaratılmamış olduğunu… Ben kendim gördüm bu kadar özenilerek yaratıldıysam içimde bir sihir olduğunu… Ben kendim gördüm cennetten fısıltılarla bu dünyaya yolculuk yapan bir “ruh” olduğumu, dış görünüşten öte içeride muhteşem bir kalp olduğumu… Ben kendim gördüm sıcacık anne sevgimi, içimden taşan merhameti cömertliği ve iyiliği…

Ve ben önce kendi kendimi sevdim; iyilerimle, kötülerimle, oluşlarımla, vazgeçişlerimle, yitirdiklerimle, aldanmışlıklarımla, yalanlarıyla, doğrularıyla… Tüm günler boyu ben önce kendi kendimi sevdim… Hiç kimse bu elleri tutmuyorken, hiç kimse bu gözlere bakmıyorken ben onların içine baktım önce… Yağmurda ıslandığında da ben vardım, aç kaldığı zamanlarda da yine ben vardım benim yanımda… Üzgün ve kırgın gecelerinde de ben vardım, tatlı ve mutlu zamanlarında da yine ben “ben başıma” ama hep derin bir sevgiyle kutladım varlığımı… Ben beni sevdim önce; o diğerlerine muhtaç kalmadan dışarıdan beklemeden, önce “ben” gördüm bendeki bu eşsiz güzelliği…

İşte kendi kendimize kabul verebilmek, sadece birkaç paragraf okuduğumuzda bile bize iyi gelir değil mi? Çoğu zaman başkaları ne düşünecek diye yargılarız kendi kendimizi, başaramadıklarımız için küçümseriz, sahip olamadıklarımız için kızarız. Hayattaki varlığımızı sorguladığımız, “Neden ben bu şekildeyim de diğerleri şöyle?” dediğimiz mutlaka olmuştur… Burada öyle önemli bir konuyu atlarız ki, aslında kendi yaradılışımızın olağanüstülüğüne söz söylemekteyizdir… Bizler her birimiz muhteşem yaratıklarız, dünya ve evren üzerindeki en komplike yaratıklar arasında gelmekteyiz…

Ve hala kendimize sırf o “diğer kişi” ne düşünür, beni beğenir mi, beni ayıplar mı, beni küçümser mi diye düşünerek bir yol çizmeye çalışırız… Oysa yol bu düşüncelerin “boyutlarından” çok daha büyüktür… Oysa yol çok daha özeldir… Oysa yol biz buraya henüz gelmeden önce binlerce on binlerce tesadüfe gebe kalmış, anne ve babamız bir araya gelmişler ve evet sırf biz bu dünyaya gelebilelim diye yazılıp çizilmişlerdir… Sonra bu dünya üzerinde katkı sağlayacak olduklarımız, emek vereceklerimiz, varlığımızla mutluluk dağıtacağımız ve en önemlisi öncelikle çok ama çok seveceğimiz kendimiz varızdır…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız kabul edemediğiniz, kendinizde sevemediğiniz her şeye yeniden bakmanızı istiyorum sizlerden. Sadece kısacık bir kabul, kısacık bir seni seviyorum hak etmiyor muyuz? Şimdi kalkın, bir aynanın karşısına geçin ve kendi kendinizin o güzelim gözlerinizden içeri bakın ve derin bir nefesle kalbinizden gelerek söyleyin (sadece kendinize ve yine sadece kendi kendiniz için): Ben seni kabul ediyorum ve evet bugün seni çok ama çok seviyorum… İyi ki varsın!

 

 İlginizi çekebilir: Ait olmak: Ne geçmişe ne geleceğe, sadece bugüne

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale