X

Kendine acımayı bırak: İçindeki güç ve ışık parlasın!

Kendine acımayı bırak! Bu yazıda kurban bilincinden çok daha farklı, çok daha ince ve sinsi bir şeye değineceğim… Tüm dikkatinizi davet ediyorum.

Kendine acımayı bırak!”… Hayatımın belli bir döneminde tasavvufla epey içli dışlı olduğum bir dönemde, başımdaki dertlerden dolayı artık dayanamayıp söylenerek ağladığım bir sırada yanıma gelen bir dervişin (!?) sözleriydi bunlar. Kendine acımayı bırak da nelere sahip olduğuna odaklan, yeteneklerine becerilerine ve neler yapabileceğine… Yani kendi gücüne… (Bunları ben ekledim o sadece ilk cümleyi kurup yanımdan ayrılmıştı.)

Başım her sıkıştığında da bu cümleyi hatırlıyordum amma velakin kendime acımaktan ve daha da beteri kendimi acınacak (üzülünecek) hallere, durumlara sokmaktan kendimi alamıyordum.

Bu sözü işittikten uzunca bir süre sonra, yaklaşık 2 yıl sonra bir gün bir arkadaşım geldi ve dedi ki: “Dilek ya bu aralar inanılmaz hafifledim kızım, mind-setimi (düşünce şeklimi) değiştirdim; ben meğerse dram seviyormuşum… Dram olsun, anlaşmazlık olsun, aksiyon olsun…” Onun bu sözleri inanılmaz cesurca ve samimi değil mi? Ancak yine pek üzerinde durmamıştım; sonuçta benim deneyimim değildi. (İşaretleri okuyamayan hala herkesin kendisine mesaj taşıyan elçiler olduğunu göremeyen birinin bakış açısıdır.)

Kısa bir süre sonra 5 parmağında 10 marifet bir arkadaşım geldi ve dediğine göre bedendeki duygusal blokajları serbest bıraktıran, özgürleştiren bir teknik olan “tetik masajını” uyguladı. Seansın en nihayetinde o noktayı bulmuş olacak ki, “Hey kaptan geldik!” mahiyetinde, “Bırak dokunma” dediğimi ve oturup “Bana neden şefkat vermediler, bana nasıl acımadılar, üzülmediler?” ve yine “Bana neden şefkat göstermediler?” diye durdurulamaz bir hüngürtüyle ağladığımı ve bu duruma olan öfkemi, kızgınlığımı ağzıma yastık kapamasalar binayı yıkacak tonda çığlıklarla boşalttığımı hatırlıyorum… Sonrasında terapistin söylediği mantrayı dilime doladım ve akşam uyumadan önce, sabah yüzümü yıkarken, bakkala ekmek almaya giderken, gülümseyerek ve bu hissin tadını hissederek “Ben şefkat almaya layığım” dedim…

Lütfen yazıyı sabırla okumaya devam edin, buralarda bir şey yok… Ben nasıl arkadaşımın deneyimi üzerinde durmayıp geçtiysem siz de bana “ee noolmuş, bu da senin deneyimin” deyip geçmeyin… Hepimize dokunan ortak bir noktası var tüm bu hikayelerin. Ve o şimdi geliyor.

Bir Theta Healing uygulayıcısı olarak kendi içime dönüp başıma gelen (para, iş, aşk konularındaki) tüm mağduriyetleri neden yaratıyorum? Neden hep illa bir dibi görüyorum, neden tam başarılı olacakken elimi kolumu bağlayıp geri çekiliyorum ya da tam o anda hayatımda bir şekilde bir problem peyda oluyor (peyda olmak tesadüf algısı içerir, peyda olmuyor aslında ben çekiyorum, ben yaratıyorum…) ve ASIL SORU: Kendi elimi kolumu bağlayıp başarısız olmak, beş parasız olmak, yardıma muhtaç olmak; cesaretle ışığımı saçmak yerine onu kendi elimle söndürüp geri planda durmak ve kendime bu nedenle üzülmek, acımak BANA NE KAZANDIRIYOR? Ta taaa! Ruhumun en çok ihtiyaç duyduğu şeyi: Şefkat almayı.

Mağdur olursam şefkat görürüm” veya “Şefkat görmek için acınacak durumlarda olmalıyım” bilinçaltı inancı meğer sinsice hayatıma müdahale ediyormuş. Ulen diyorum her şeye sahibim; yeteneklerim, aklım, sağlığım var, şans desen anacım o da var… EEE ürünleri görelim… (O da var çok şükür de, hayatımın içinde kendimde gördüğüm potansiyeldeki kadar verim alamadığımı biliyordum.)

Çünkü bilinçaltım 1988 yılında, o Türk filmlerindeki kör ama çok güzel kızın muhteşem aşk hikayesini, fakir ama iyi ve sevdikleriyle çevrili ve mutlu o aileleri gördü, sakat ama yetenekli birinin etrafında sevgi ve destek çemberiyle örülü olduğunu gördü, derbeder ama yakışıklı adamlar, güzel ama kaderin sillesini yemiş kadınlar hep başroldeydi, böylece mağdurlara hep annem ve babam ve sonradan dahil olan ben ve tüm halk şefkat gösteriyorduk. Ve benim bilinçaltım bunların hepsini izledi, gördü, okudu ve hatta yaşadı.

Bu hikaye hepimize dokunuyor demiştim çünkü mağdurun yüceltildiği, sevildiği dönemlerden geçen, bu tarz Türk filmlerini izleyen, yani 90 öncesi doğan tek insan ben değildim, değil mi? Şimdi içten içe Kendine acımayı sevenler ortaya çıksın! 

O yüzden mutlu olmak korkutucuydu, tamamıyla sağlıklı olmak, tamamıyla parlak, ful enerjide olmak… Ya bak yazıya devam edeceğim edemiyorum; hala aklıma yüreği pambık gibi, neşeli, güler yüzlü ama tekerlekli sandalyedeki Ayşecik geliyor, onu da ne severdik! Üvey annesi tarafından zulüm gören ama nihayetinde herkesin gözlerini kamaştıran o prens ile evlenen külkedisinin 70 bin versiyonuna maruz bırakıldı bu gözler, bu akıl, bu bilinç… Annem, babam da demedi ki dünya böyle değil; mağdur olmaya gerek yok, ha deselerdi onlara mı inanırdım yoksa son derece sevimli Ayşeciğe mi, o da muamma…

Ve neyse… Ben en nihayetinde içime yerleştirilmiş o şeytanı yakaladım! Bu bana hayatımın o kadar çok alanında şifalanma getirdi ki… Theta Healing ile inançlarımı aşağıda sizlerle de paylaşacağım şekillerde değiştirdim.

  • Şefkate layık olmak için mağdur olmalıyım,
  • Başarılı ve hali vakti yerinde olursam kimse bana şefkat göstermez, sevgi göstermez,
  • Ancak acınacak halde olursam yardım gelir, ancak muhtaç duruma düşersem (o sevimli mutlu ailelerdeki) destek ve ilgilenilme hissine nail olurum,
  • Şefkat görmek için başarısız olmalıyım. Çünkü böylelikle pohpohlanır, iteklenir ve destek görmüş olurum. Destek görmek bana neyi kazandırır? Yine şefkat duygusunu… 

Şefkat alabilmek için kendimi soktuğum şu zavallı hallere bak… Birer birer bunları gördüm. Bu inançlar iltifat almayı bilmeyenler, sizde de var… Her gün işinden veya eşinden şikayet eden ama içeride sinsice kendini kahraman gibi hisseden ve “bak ben nelere katlanıyorum ve gör işte ne kadar dayanıklıyım aferim bana kendimle gurur duyuyorum” hissiyle, “n’apalım iş işte çalışmak zorundayız” diye kendini o mutsuz olduğu işte tutmaya devam edenlerde de var.

Mutsuz musun? E ağaç değilsin öyle değil mi? Neden hala oradasın? Neden hala onunlasın? Çünkü dram seviyorsun… Ya kolay ve çok para getiren bir iş olursa, Allah korusun o zaman hemen sıkılır, hayatımızda başka kaoslar yaratırız. Çünkü kaos çözdük mü, oh! Veya tek başına başarılı olmak… Eğer tek başıma başarılı ve mutlu olursam yanımda kimse kalmaz, herkes gider çünkü o zaman yanımda olmalarına gerek kalmaz. “Destek almak için destek alacak durumda olmam gerekir, yani muhtaç olmam, sağlıksız olmam, bir şekilde işlerimde bir problemler çıkması gerekir…” İşte tam başarılı olacakken hayatına kaos getirenler bu inançlar sizlerde de var…

Bense bunların yerine;

  • Başarılı ve hali vakti yerinde olduğumda da şefkat alırım.
  • Tam potansiyelimi ifade ettiğimde de, desteğe ihtiyacım olmadığında da desteklenmenin sevgi ve şefkat almanın nasıl bir his olduğunu biliyorum.
  • Tek başıma başarırsam yalnız kalırım, tek başıma yaşamımda mutluluğu sağlarsam yalnız kalırım inançları yerine başarılı olmanın ve her zaman mutlu olmanın Yaradan tanımını ve perspektifini biliyorum ve anlıyorum.
  • Başarılı ve hali hazırda mutlu olduğumda da sevdiklerimle birlikte olurum.
  • Sağlıklı olduğumda da ilgi (caring) görürüm.
  • Mağdur durumlarla mücadele etmediğimde de yaşamımın kahramanı olurum.
  • “Bir kahraman olmak için (kendimle gurur duymak için) zorlukları yenmem gerekir” inancı yerine, yaptığım ufak, büyük her şey için kendimle gurur duyuyorum.
  • Mağdur durumlara maruz kalmadan da iyilik ve güzelliği hakediyorum. (Ben yaşamın bütün iyilik ve güzelliklerini hakediyorum.)
  • Bütünüyle sağlıklı olmayı hakediyorum.
  • Bütünüyle başarılı olmayı hak ediyorum. 
  • Süper zengin, refah içinde yaşadığımda da sevdiklerimle birlikte iyi bir insan olmaya devam ederim. Bunun nasıl bir his olduğunu biliyorum.
  • Ben bir süper zengin olmaya layığım. 

Bütün bu hisler ve inançlar şimdi bende var. “Bu hisleri ve deneyimleri yaşamanın mümkün olduğunu, hepsinin güvenli olduğunu ve hepsine doğuştan layık olduğumu biliyorum… Hamd olsun. Teşekkür ederim.” Tüm bu inançları ve hisleri yerleştirdim. Yaşasın bilinçaltını şifalandırma teknikleri!

Okuyana da şifa olsun.

Muhtemelen artık “iyi bir şeyleri haketmem için önce kötülerine maruz kalmalıyım, önce bir mağdur olmalı, kendime acımalıyım ki ancak öyle şefkat, sevgi ve iyi ve güzel şeylere layık olurum” inançlarından kurtuldum. Bu konuyla ilgili geçmişimi temizledim ve hem kendimi, hem de buna neden olan herkesi bağışladım.

Artık zenginliği haketmek için önce fakir olmama gerek yok. Şefkat görmek için düşüp dizimi parçalamama da… Zenginliği, başarılı olmayı ve şefkati halihazırda, tam şu an hakediyorum.

Dileğim her şeyin sevgiyle ve farkındalıkla harmanlanarak değişmesi… Eğer siz de kendinizde bazı şeytanlar olduğunu seziyor ama ne olduğunu bulamıyorsanız bir Theta Healing seansı alın ve yaşamınızı engelleyen neler varmış görün… Eğer uplifers.com‘daki yazınız üzerine sizi buldum diyerek telefonda belirtirseniz %20 indirim de sizin! 0554 963 4286 telefonum ve Instagram adresimdenuplifers.com‘ bana kolaylıkla ulaşabilirsiniz…

Hep beraber farkına varıp arınmaya. Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Varoluş halinin gücünü keşfet: Frekansını arzuladığın gerçekliğe ayarlamak

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale