X

“Kendime gülebilen ben” olmak deliliğim; hayatım boyunca benimle kal!

Geçtiğimiz hafta aldığım bir haberle daha önce kırdığım sol ayağımın yeniden kırılmış olduğunu öğrendim. Koşmak benim için binlerce yeni fikir demek, yazılacak binlerce kelime, cümleler ve hissediş… İşte bu yeteneğinizi “kırık ayakla koşmayın” sözleri karşılığında kaybettiğinizde bir an içinizden şu geçiyor: “eyvah ne olacak, ilham alamayacak mıyım?” Tabi ki cevap hemen geliveriyor: evet koşmak düşünce gücünü hızlandırıyor belki ama koşamadığımda “daha çok soru sorar” hale geliyorum… Bu iyi veya kötü olabilir tabi ki. İşte bugünkü başlığımız bu anlardan bir tanesinde sorduğum bir sorunun sonucu bizi bugün burada buluşturuyor; eğer şu an size bir sihirli değnek değecek ve “sadece” bir halinizi almanız gerekecek ve bu andan sonra tek “haliniz” bu olacak deselerdi hangisini tercih ederdiniz?

Evet, oldukça açık bir soru fakat oldukça aldatmacalı ve şaşırtmacalı bir soru aynı zamanda… Yani eğer cevabımız “sabırlı” olacak olsa sürekli sabretmeniz gereken olaylarla karşılaşacaksınız belki de, hiçbir şey için sabrınız tükenmeyecek örneğin… Veya “mutlu” seçebilirsiniz, evet çokça mutlu hissedeceksiniz fakat bir noktadan sonra bunu garipseyecek misiniz veya diğer kişiler sizin kadar “mutlu” olmadıklarında büyük sorunlar yaşayabilirsiniz… Veya “unutkan” cevabını verdiyseniz sürekli unutacaksınız ya da “samimi” cevabını verdiğinizde evet siz her durumda samimi olacaksınız fakat dış dünya bunu nasıl algılayacak? Her seçimimizin belirli sonuçları olurdu değil mi; bu soruya verdiğimiz yanıta göre farklı farklı durumlar karşımıza çıkacaktır.

Ben de aynı sizler gibi tekrar tekrar düşündüm hangi halimi, hangi özelliğimi dondurmak ve hayatımın geri kalanını onunla geçirmek isterdim? Tabi ki cevap verebilmek oldukça zor ama açık ara ilk tercihim “kendime gülebilmek” yeteneğim oldu (ki geliştirmek ve bugün geldiğim noktaya gelebilmek için epey ter dökülmesi gerekti)…

Peki nedir “kendimize gülebilmek”? Bu gerçekten bir yetenek midir, neden bazı durumlarda daha az diğerlerinde daha çoktur; bugün bizler kendimize gülebiliyor muyuz, ne olur kendimize gülemediğimizde? Biraz sizlerle bu soruların cevaplarını arayalım istiyorum.

Ben kendine gülebilmek yeteneğini çok önemli bir yetenek olarak tanımlıyorum, bu aynı samimi olmak, dürüst olmak, ders çalışmak veya bir kursa gitmek kadar ciddi uğraş gerektiren bir yeti. Kendimize gülebilmek hayatta herhangi bir durumla karşılaştığımızda bu konuya sonuçları bizi ne kadar üzüyor, incitiyor, yaralıyor veya yalnızlık hissettiriyor olursa olsun; kendimize “anlayışla” yaklaşabilmek, “öz mizah” olarak da tanımlayabileceğimiz kendimize gülerek bakabilmek ve “yeniden deneyebilirsin” noktasına bizi uçarak sürükleyebilecek kadar güçlü bir kavrayışa sahip olabilmek yeteneğimizdir.

Hemen kendimden örnek vermek istiyorum, son dönemde ilişkiler konusundaki ön yargılarım ve kapalı bakış açım (yeniden incinmekten korkan ben!) bu konuyla ilgili çok yüksek bir öz-mizah anlayışına sahibimdir. Yakın arkadaşlarım bu konuda kendimi “aşmak” üzere attığım tüm “küçük” adımları “insanlık için küçük fakat benim için büyük adımlar” olarak nitelendirdiğimi bu sözler ile kendime her daim gülebildiğimi, 33 yaşıma gelmiş olmama karşın halen oldukça “kapalı” yaklaştığım bazı kavramlara “içimde yaşayan babaannem” diye yine kendime gülmek üzere gelen fırsatı hiç kaçırmadığımı oldukça iyi bilirler…

İşte bunlar sadece bazı örneklerdir, aslında aynı olaylar karşısında eğer bu “öz-mizah” anlayışım olmasaydı, kendi kendime “gülebilmek” veya “eğlenebilmek” yerine “sen geride kaldın, eksik kaldın, yaşamaktan korkuyorsun, adım bile atamıyorsun, her adımın başarısız olacak” gibi ego ve başarısızlık yükleyen benzeri çokça cümle kurabilirdim… Veya bir kişinin kahve içme teklifini kabul ettiğimde “bu yaşıma geldim halen ilk kahvemi içeceğim” diyebilmek (ve tabi ki yine çokça gülebilmek!) yerine “kaç yaşımdayım hala bir utancımı yenemedim, neden ben bunları yaşıyorum, neden istemediğim şeyleri yaşamak zorunda kalıyorum” gibi yine anlamsızlık ve olumsuzluk içeren cümlelerle yaklaşabilirim…

İşte can-ım kendimize gülebilme yeteneğimiz, durum veya sonuçlar her ne olursa olsun, yaşananlara sevgi ile yaklaşabilmemizi ve en önemlisi “an”da kalarak akıştaki güzelliği, eğlenceyi ve zenginliği görmemizi de sağlar… Hemen bir başka örnek vermem gerekirse, yaşadığım boşanma ertesinde oldukça zorlu bir dönem geçirmiştim ve beni o dönemde çokça kıran olayları da yönetmek durumunda kalmıştım. Bugün bazı noktalarda benden görüş istendiğinde veya biriyle birlikte olma durumum var ise ilk hatırladığım (ve yine çokça gülmek fırsatını hiç kaçırmadığım) “ben Pınar Ulus Cumhuriyetini kolay kurmadım” cümlesi oluyor… Evet, hayat bir akış ise; benim ülkem, benim yeşilliklerim, benim ovalarım, kısacası benim de bir cumhuriyetim var ve gerçekten savaşarak bugünlere geldi… İşte bu öz-mizah anlayışı bu gibi konularda benim aynı zamanda çok daha büyük esneklik kazanmamı da sağladı; daha önce konuşulmasına bile katlanamadığım olaylar, kişiler veya akışlar şu anda benim için hayatımızdaki siyah ve beyaz kadar, güneş ve yağmur kadar veya 1 ve 0 olasılıklarının aynı güzellikte ve doğallıkta olması kadar doğal hale geldi (ki bazen kendi kendime oldukça eğlenceli vakit geçiriyorum – öz-mizahın da bir seviyesi olmalı)…

İşte bu yüzden bugün “gülemediğiniz” ya da kendi kendinize acı çektirdiğiniz ne varsa, neye mizah ile bakamıyorsanız, sizden ricam günde sadece beş dakikanızı o olaylara bir de küçücük bir çocuk gözünden bakmaya zaman ayırmanız. Örneğin siz “o bana bunu yaptı, şu bana bunu yaptı” gibi cümleleri bir çocuğa anlatsanız ve o size sadece “haydi beni salıncakta salla” diye cevap verseydi ne hissederdiniz? İşte bu olaylar da aslında böyledir; hayatta ne zaman alacak ne de sizin kendinizi üzmenize değecek önemdedirler, bunu yani acıyı uzatan ve “mizaha” dönüştürmeyen de yine bizlerizdir…

Kendinize gülün, hatta en çok kendi kendinize gülün, siz hayattaki en komik kişi yine siz olun, kendinize komik olun, kendinizle mizah yapın; çünkü kendi kendinize gülebilmek gerçek bir sanattır ve sizi emin olun çokça güzelleştirir…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale