X

Kelimelerin gücü: Yazmak depresyona neden iyi geliyor?

Depresyonun üstesinden gelmek için pek çok ilaçsız yöntem mevcut; bunlardan biri de yazı yazmak. Duygusal gelgitlerden, üzüntü ve hayal kırıklıklarından, hakkında kimseyle konuşmak istemediğimiz, belki de yargılanma endişesi yaşadığımız durumları kağıda ya da bilgisayar ekranına dökmek. Bilim diyor ki, her gün düzenli olarak, sadece 20 dakika serbestçe yazmak bile depresyonla savaşmada önemli bir silah.

Texas Üniversitesi sosyal psikoloji profesörlerinden James Pennebaker canı sıkıldığında ya da depresyonda olduğunu hissettiğinde kalemi eline alan ilk insan değil belki ama, “dışavurumcu yazım” adı verilen tekniği geliştiren kişi olarak biliniyor. Özel hayatıyla ilgili sorunlar kendisini boğmaya başladığında daktilosunun başına oturan Pennebaker, yazarak ne denli rahatladığını fark ettiğinde, 40 yıl süren ve halen devam eden araştırmaların önünü açmış oldu.

Pennebaker, yıllar boyu çalışmalarına katılan kişileri iki gruba ayırarak, bir gruba duygusal deneyimlerini, diğer gruba ise sıradan, günlük şeyleri yazmalarını söyledi (günlük derken, o gün olanlara dair izlenimlerden değil, duygusal bağ kurulmayan nesnelerden bahsediliyordu). Gerçekleştirdiği çalışmalarda Pennebaker aynı sonuca ulaştı: Duygusal deneyim ve travmalarını yazan insanlar, bir süre sonra kendilerini daha mutlu ve daha az kaygılı olarak tanımlıyordu. Bağışıklığın artması, yüksek tansiyon sorununun azalması, hafızanın güçlenmesi gibi fiziksel iyileşmeler de cabası.

Pennebaker’ın yazma kuralları

Yanlış anlaşılmasın, bu bir yazım kılavuzu değil. İnsanlara en çok nasıl yardımcı olabileceği yediden yetmişe binlerce kişi üzerinde denenmiş ve onaylanmış bir “yazarak rahatlama” metodunun incelikleri…

Kronometrenizi 20 dakikadan geri sayacak şekilde ayarlayın (bu işler için telefonu kullanıyorsanız, telefonu bu 20 dakika içinde ekranına bakmayabileceğiniz bir uzaklığa yerleştirin). Boş bir defter sayfası ya da bilgisayarda boş bir sayfa açın. Kronometre geri saymaya başladığında, geçen hafta, ay ya da yıl içindeki duygusal deneyimlerinizi, iniş-çıkışlarınızı yazmaya başlayın. Düzgün cümleler kurmaya, imla ve yazım kurallarına özellikle kafa yormaksızın sadece yazın. Kimse okumayacakmış gibi, kendinizi yargılamadan kaleminizi ya da parmaklarınızı serbest bırakın. Sonra  da kağıdı / belgeyi yok edin ya da blogunuza kopyalayın, canınız nasıl isterse. Önemli olan yazdıklarınızla ne yapacağınız değil, duygu ve düşüncelerinize uzaktan bakabilme fırsatı bulmuş olmanız.

Yalnız her şeyi yok etmeden önce, bir sonraki bölümde yazılanları göz önünde bulundurmanız önerilir.

Kimse okumayacakmış gibi, kendinizi yargılamadan kaleminizi ya da parmaklarınızı serbest bırakın.
Daha önemli soru: Nasıl yazmamalı?

Madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekirse… How to Manage Depression Without Drugs (ilaçlar olmadan depresyonla baş etmek) adlı e-kitabın yazarı Janna Marlies Maron, müzik, yemek ve benzer ayinsel alışkanlıklarla birlikte yazma eyleminin de kendisini nasıl kurtardığını anlatıyor. Maron, ağır bir klinik depresyon yaşadığı dönemde de her gün yazdığını, fakat bu yazdıklarının ona hiç mi hiç yardımcı olmadığını söyleyerek başlıyor söze. Hatta, ne kadar üzgün, kırgın olduğunu, başarısız biri gibi, paçavra gibi hissettiğini tekrar okudukça kendini daha da kötü hissettiğini ekliyor.

Peki tüm bunlar, deminden beri anlattıklarımızla çelişmiyor mu? Hayır. Yukarıdaki yazma kurallarına ek olarak, yazmama kurallarından da bahsedeceğiz bu noktada.

Maron, kendimizi bir hamster gibi tekerleğin içinde dönüp durur gibi hissetmek istemiyorsak öncelikle “ne istiyorum?” sorusunu düşünmemizi öneriyor. İnsanların kilo verdiğimizi söylemesini istiyoruz… Bugün ne kadar hayat dolu göründüğümüzü düşünmelerini istiyoruz… Tünelin sonundaki ışığı görmek istiyoruz… Tüm bu sıkıntıların ne zaman biteceğini ya da hafifleyeceğini bilmek istiyoruz… Sağlıklı ve mutlu olmak istiyoruz, tıpkı bir yeni yıl dileği gibi.

“Kendimize anlattığımız hikaye bir süre sonra gerçekliğimiz olur” mantrasını da göz önünde bulundurarak, yazdığınız şeye tekrar bakmayı deneyin. Bunlar istediğiniz sözcükler mi? “Yazdığınız şeyin daha az sefil görünmesi için, kullandığınız sözcükleri nasıl değiştirirdiniz?” diye soruyor Maron. Başarısız, başarılı olurdu örneğin; ya da sağlıksız yerine sağlıklı derdiniz… Çünkü, başarılı ve sağlıklı kimse, günlük yazması istendiğinde tersi sözcükler kullanmaz.

Burada yapılan şey, duygularınızı yok saymak ya da yazarken kendinizi kısıtlamak değil. Aksine, kendinizi ve aklınızı tamamen özgür bıraktıktan sonra, daha olumlu bir bakış açısının yazdıklarınıza işleyip işlemediğini görmek. Açıkçası, denemeye değer.

İlginizi çekebilir: Günlük tutmanın hayatınıza katacağı yepyeni özellikler

Kaynaklar:

Thrive Global

Goins, writer

WebMD

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale