X

Kelebeğe dönüşme yolunda; yolu yaratan “benim”

“Bulanlar, ancak arayanlardır…” -Mevlana Celaleddin Rumi

Dünyaya gelişimiz belirlenmiştir. Ne demektir “belirlenmek”? Belirlenmek, “kendi” irademiz dışında bir güç tarafından karar verildiği anlamına gelmektedir. Öyle değil midir? Gelin birlikte sorular sorarak başlayalım; anne ve babamız belirlenmiştir, hangi ailede doğacağımız ve bu dünyaya hangi nokta üzerinde gelecek olduğumuz gibi mesela… Peki bu durumda yaşayacağımız hayat şartları da yani ulaşabileceğimiz imkanlar da belirlenmiştir değil mi? Bir adım daha ilerleyelim, kiminle evleneceğimiz, nasıl çocuklarımızın olacağı, onları nasıl büyüteceğimiz ve hayatımızı ne ile idame edeceğimiz… İşte tüm bu değişkenler “belirlenmiştir”…

Peki biz bu akışı olduğu gibi kabul ediyorsak, burada olmamızın anlamı nedir? Yani bizler hayatımızın herhangi bir noktasında “belirlenmemiş” bir şekilde “ben neden bu dünyadayım, şu anda burada olma amacım nedir, neden bu zamanda bu evrendeyim, burada bulunmamın amacı ne?” diye sormak yoluna girecek olursak sizce neler değişir veya en azından neleri “değiştirme” şansımız olabilir?

Şimdi biraz daha derin sorulara doğru ilerleyelim… Cümlelerimiz genel olarak “mağdur” olduklarımızla başlar, örneğin “param yoktu diye X yapamadım”… Nedir bu cümlede “kabul edilebilir” yani “belirlenmiş” olan ve “henüz “ben” olmak kavramı ile değiştirmeyi bile denememiş” olduğumuz? Hemen cevap vereyim, öncelikle “param yok” sebebine durumu bağlarım. Yani “kendim olmak” kavramından bağımsızlaştırarak, hayatın beni bu noktaya ittiğini, adeta akışında dışında olduğumu ve bu durumu “değiştirebilecek” veya “etkileyebilecek” gücüm olmadığını belirtmiş olurum…

Gerçek böyle midir? Yani hiç şansım yok mudur? Şimdi gelin sizlerle “param yok” cümlesi yerine neler koyabilirdik yani “o muhteşem belirlenmişleri” nasıl da BEN bilincimizle değiştirebilirdik veya en azından bunun için nasıl çalışabilirdik bir bakalım; “param yok, fakat ben bunun için ek bir iş bulmaya çalışıyorum, param henüz yok fakat ben bunun için bir sponsor kaynağı bulmaya çabalıyorum, henüz param yok fakat bunun için giymediğim kıyafetlerimi satışa çıkardım elde edeceğim gelir ile en azından bir başlangıç yapabilirim” veya “henüz param yok fakat başlangıç için güvendiğim birkaç ortak ile bu sürece girerek finansal olarak başlangıç adımını atmaya kararlıyım”…

Sizce bu iki ifade arasında yani o muhteşem “belirlenmişliği” olduğu gibi kabul etmek ile, “ben” kavramını sürece dahil edip o muhteşem belirlenmişi “ben” olmanın sürpriz değiştirilebilirliği ile “ben olmak” kavramının açtığı muhteşem yollar ile etkilemenin arasında nasıl bir fark oluşmaktadır? Bu iki birey arasında hayatlarında ulaşabilecekleri noktalar, karşılaşacakları oluşlar ve fırsatlar arasında nasıl farklılıklar görülecektir? Bu iki birey için en önemlisi hayatlarının bir sonraki adımı ne olacaktır?

İşte bu basit örnekte gördüğümüz üzere, hayatımızdaki her konuda aslında belirli bir “belirlenmişlik” (oldukça ironik bir anlatım ile tam olarak ifade edilmek istenen kontrolümüz dışında olan henüz bizim fikrimiz ya da etkimiz olmadan sadece olmuş olan anlamında) mevcuttur. Asıl önemli olan ve “farklılık”, “ben olmak” dediğimiz ve bu dünyaya gelişimizin bir anlam kazanmasını da sağlayan bu belirlenmişlik üzerine “bizlerin” nasıl seçimler yaptığımız, ne kadar çaba gösterdiğimiz, ne derece hayal ettiğimiz ve aslında hayatımızın sadece “izleyicisi” değil “yaratıcısı” olduğumuzu ne kadar anlayabildiğimizdir.

Bunun en güzel örneğini bu yazımın başlığına da konu olduğu üzere “kelebek” olmaya giden yolda görmekteyizdir. Bir tırtılı düşünelim, oluşu belirlenmiştir, o bir tırtıldır. Gerçek bir tırtıl gibi yaşar ve yaşamını devam ettirir. Bir kelebek olmak bilinci onda mevcut değildir. Fakat ne zaman ki dönüşmeyi göze alır, derisinin parça parça kurumasına razı olur, bir koza ile kendini sarmaya cesaret eder yani bir “kelebek” olmaya dönüşmek yolunu görür, korkmadan bu yola “tırtıl olmak” belirlenmişliğinde de olsa girmeye razı olur, o zaman o muhteşem kelebek olmak haline dönüşüm ancak işte o zaman başlar… Peki nedir tırtılı kelebek hissettiren, onun kelebek olduğunu bu gücün içinde zaten var olduğunu keşfetmesidir; muhteşemliğine gerçek “kendi” olmaya giden yolu bulmuş olmasıdır…

Sizce bir tırtıl sadece tırtıl kalacaksın diye bir komut alsa bile bunu “kabul edebilir mi”? Yani bizler gibi hiç sorgulamadan hiç gayret etmeden “param yok” deyip herhangi bir çözüm yolu aramadan oturabilir mi? Cevabımız kocaman bir “hayır”, kelebek olmaya giden yolda, işte o muhteşem kelebek olmak gönüllüsü tırtıl ancak ilerleyebilir, derisini kaybetmek, artık tırtıl olmaya geri dönmemek ve hatta bu yolda ölebilecek olduğunu bile bilmek pahasına da olsa; kendinden kendini yeniden yaratır… Ve tırtıl kelebek olur…

Bakın güzel eser Ruhumuzun Bilgelik Yolculuğu’nda hayatımızın yaratıcısı olduğumuz, kelebek olmaya giden yolu seçenin, belirleyenin ve açanın da bizler olduğumuz nasıl anlatılıyor;

“…Bu kritik bir noktadır. Tırtıl neden çökerek bir pelteye dönüşmüştür? Çünkü tırtıl artık bir tırtıl gibi düşünmemektedir ve formu bir arada tutacak bir şey yoktur. Onun yerine, o rüyasında kanatlarının olduğunu görmektedir. O uçtuğunu ve tembel bir yaz esintisiyle süzüldüğünü, yeşil yaprakların altındaki düğün çiçeklerinin, zambakların ve yaseminlerin özsularını içtiğini görmektedir. Böylece onun eski benliğini bir arada tutacak birşey olmadığından, o dağılır ve uyandığında rüyasında gördüğü, hayal ettiği şey olur. Bu doğadaki büyük öğretmendir.

…Bundan ister hoşlanın ister hoşlanmayın, hastalık öylece meydana gelmez.; o geliştirilir, onun bedende tutunması sağlanır. Kazalar öylece meydana gelmez. Kaza diye bir şey yoktur. Sadece realitenin niyeti vardır. Şimdi bu sizi çok rahatsız bir pozisyona sokar. Bu birden hayatta hiç kimsenin sizi gerçekten istismar etmemiş olduğunu anlamaktır. Evet ‘’kaza’’ diye bir şey yoktur ve siz o kazanın nedenini “hayal etme” gücünüzün kötüye kullanılmasına bağlayabilirsiniz.”

Bugün bu yazımı okuyan sevgili sen; bu yazıyı senin bilincin yarattı; görmek istediği, hayal ettiği belki şu noktada bir adım atabilmek ve bir kelebeğe dönüşmek üzere ilerleyebilmek için gerek duyduğu son atışı da bu cümlelerde keşfetti.

Bugün tırtıl kalmak da kelebeğe dönüşmek de senin elinde… Eğer kelebeğe giden “bir tek yol” bile görmekteysen fakat bu muhtemelen gördüğün en zorlu yolsa, korkma, cesaretle, sen olarak, muhteşem kalbinle, sonsuz gücünle sadece ilerle… Sen kelebek olmaya gönül ver ki, yollar sana açılsın, o zorluklar dağılsın ve en önemlisi sen o yolun kendisine dönüşebilesin…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale