X

Kaygıdan arınmış, güvenli bir alan yaratmak için: Tadasana duruşu

Kötü bir şey olacak diyerek korkuyu, iyi bir şey olacak diyerek güveni yaşamımıza davet ediyoruz” diyor Aklın Bilimi felsefesinin yaratıcısı Ernest Holmes. Korku, yaşamda varoluşumuzun doğal ve bir o kadar da gerekli olan duygusu aslında. Yaşayan her canlı bunu deneyimler, “ben buradayım” ve “dünya dışarıda”. Bu ayrım duygusu ile dışarıdakinden zarar göreceğimizi varsayarız. Çünkü dışarıdaki zarar verirse, içerideki “ben ölür”.

Mağara döneminden beri insanoğlu için korku onun aracıydı. Mağarasından dışarı çıktığında saldırabilecek hayvanlara karşı kendini korudu, onun sayesinde ateşi yaktı, ama elini ateşe sokmadı. Genetik programlarımız sayesinde yaşama devam edebilmemiz için, zarar görmememiz için, herhangi bir tehlike anında kendimizi korumak için korku bize hep yardımcı oldu. Önünüze ani çıkan bir arabayı görünce frene basmamızı, kalbimizde sıkışma olduğunda yardım istememizi sağlayan, binanın 30. katına çıkıp aşağıya atlamaktan, ormanda yılanı görünce ona dokunmaktan bizi alıkoyan korkularımız.

Korku, gerektiğinde bizim yaşam varlığımızı sürdürmemiz için aniden ortaya çıkıveren bir tehlikeye, yaşamlarımızı tehdit eden bir duruma karşı reaksiyondur. Bu tehlike gerçek veya kişinin algıladığı bir tehlike olabilir. Korku ile baş etmek için ortaya konan davranışlar mantıksal olmaktan ziyade, daha çok refleksif tepkilerdir. Kaçarız veya savaşırız; iyi ki de bu tepkileri bedenimizle gerçekleştiririz ki uçurumun kenarında dururken bir adım geri gideriz veya aslan gördüğümüzde kaçar veya bize saldıran biri olduğunda kendimizi korumak için savaşırız.

Korkunun yaşamsal tehditlere karşı bizi korumasının daha ötesine geçmiş bir toplumda yaşıyoruz. Artık mağaralar veya etrafımızda gezinen aslanlar yok. Eski zamanlara göre kaçmamızı veya savaşmamızı fiziksel olarak gerektirecek fazla durum yok gibi görünürken korku ile beraber, gelecekle ilgili endişelerin harmanından oluşan kaygılar yakamızı bir türlü bırakmaz.

Şimdi durup yaşamınızı geriye sarın, o korku ve endişe dolu zamanlarınızı hatırlayabilir misiniz? Belki bir sınav öncesi, belki ilk buluşmanız, belki ilk araba kullandığınız, belki ailenize haber vermeden eve geç geldiğiniz bir gece, belki insanların önüne, hatta sahneye ilk çıktığınız an, belki sınav sonuçlarının açıklandığı gün, belki de işe yetişmeye çalıştığınız o sabah veya işten çıkarıldığınız o gün; korkuların tetiklediği endişelerle nasıl kıvrandınız, hatta acı çektiniz. Uykusuz geceler, stresli günler, gün içinde düzensiz nefes alış verişleri ile beraber fiziksel rahatsızlıklar yakanızı bırakmadı.

Yaşamım boyunca bayağı kötü şeylerin üstesinden geldim, bunların bazıları da aslında hiç olmadı” diyor Mark Twain. Twain, korkulara yenik düşmenin ötesinde, onlara gerektiğinden fazla anlam yüklemekle aslında olmayan bir şeyleri var ederek duygusal olarak kaygı, endişe yaşadığımızı söylüyor. Kötü bir şey olacak duygu durumu ile yaşamlarımızı sürdürmekle güven arayışlarımızın arasında kaldığımız zamanları hatırlatıyor.

Bakın şimdi o geçmişte, şu andan önce yaşadığınız korku ve endişe durumlarına… Trafikte kaldığınız anlarda randevunuza yetişememe endişesinden başlayın, o kadar çalışmanıza rağmen acaba sınavda başarılı olur muyum sorusuna doğru yol alın. Eşim, sevgilim beni terk eder mi sorusunun yarattığı etkilere göz atarken, işten atılır mıyım endişesi ile neler olduğuna bakın. Bunların bazıları gerçek olmuş olabilir, sonrasında ne oldu? Korkularla, hatta kaygılarla yaşamak size ne kazandırdı?

Korku varoluşumuzun devamlılığı için gerekli. Kendimizi korumak için gerekli olan korku duygusunun, olması gerektiğinden fazlası olursa ne olur? Uzmanlar beyin kimyası ve genetik faktörlerin korku ve endişe hallerinin oluşmasına temel yaratan faktörler olduğunu söylüyorlar. Ve bunlar sosyal durumlarla besleniyor, örneğin terör saldırıları, ani kayıplar, deprem, belirsizlik, devlet yönetimi, savaşlar, işsizlik oranlarının artışı, ekonomik dalgalanmalar gibi…

Holmes’un altını çizdiği o güven ve korku arasındaki dengeyi bir yol ayrımı olarak hayal ederseniz, “iyi bir şeyler olacak” yönünü seçmek için bize gereken şey aslında güven. Fiziksel olarak güveni bedenimizde hissettiğimizde, içsel olarak da güven gelişmeye başlıyor.

Yogada “köklendiren” diye nitelendirdiğimiz temel pozlar var. Ayakta yapılan pozlar arasında basit görünen, fakat köklendirmeyi bedene ve beraberinde zihne ve tabii ki hislerimize hatırlatan Tadasana, yani dağ duruşu. Dağ kadar sağlam olabilmeyi hatırlatıyorsun bedene. O sağlamlığın için köklenmiş, havada değil, yeryüzü ile bağlantıda olman gerekiyor. Hemen deneyebilirsiniz.

  • Ayağa kalkıp bir duvara gidin ve bedeninizi duvara en yakın pozisyona getirin ve sırtınızı da dayayabiliyorsanız dayayın. İçinizden sayarak 5 kez nefes alıp verin. Ve sonra oturun.
  • Nasıl hissettiğinize bir bakın. Omurganın formunu en iyi sağlayan bu pozla aslında ayaklar sadece yere köklenmekle, yani yeryüzü ile birebir ilişkiye girmekle kalmıyor, enerji bedeninizde aşağı ve yukarı hareket etmeye başlıyor. Kaygılı bir anda iseniz, yine bu poza girin ve bu sefer nefes alırken ayaklardan başınızın tepesine doğru yükselen nefesi, nefes verdiğinizde de başınız tepesinden ayaklarınıza doğru inen nefesi izleyin. Yine 5 veya 10 kez yapabilirsiniz.
  • Pozdan çıkıp duygu durumunuza bakın. Acaba o korku veya kaygı hissiniz halen gerçekliğini koruyor mu? Gözlerinizi kapatabiliyorsanız, duruş esnasında özellikle nefes alıp verirken kapatmanızı öneririm. Eğer kapatmak zor geliyorsa o zaman tek bir yere bakmaya özen göstererek kalın lütfen.

Zihnin ürettiği hikayelerin sonu gelmez, olabilecek kötü şeyleri hatırlatıp durur ve onlardan korunmak için stratejiler yaratmamızı sağlar. Korku filmleri ve kitapları nasıl yapılıyor sizce? Sonu gelmez bu hikayelere karşı tek yapılması gereken kendimize şefkat gösterip cesaretle yol almak ve güvenmek.

Özellikle zihinsel bir gerginlik yaşıyorsan, kaygı durumunda artış varsa, linkteki meditasyondan da yararlanabilirsin. Özellikle zihinsel durumları rahatlatan ve stresi azaltmaya yarayan meditasyona, yaşamında günlük 5 dakika bile olsa alan yaratman çok şeyi değiştirebilir. 

Korku ve kaygılı durumlara özel podcast için tıkla.

Okyanusun dalgalarından korkmak yerine sen okyanus olduğunu fark et.

İlginizi çekebilir: Hız yok, mücadele yok: Yaşamdan daha fazla zevk almak var

Meltem Fakabasmaz: İstanbul’da doğdum. Anaokulundan lise sona kadar okuduğum FMV Işık Lisesi’ni tamamlayarak Endüstri mühendisliği okumak için rotamı Kıbrıs’a çevirdim. 4 sene sonunda okul ikincisi olarak tamamladığım mühendislik eğitimimi yaşamda uygulama serüvenim başlamadan bitti. Dönemin ekonomik krizi ile kendimi medya alanında buldum. Dergilerle başlayan medya ilişkim Sinema-TV master ile sinema sektörüne doğru kaydı. 5 yıla yakın filmlerle yaşadığım yakın ilişki zamanla televizyon reklam prodüktörlüğüne doğru yöneltti. Gece ve gündüzün birbirine karıştığı, tatil günlerinin sayısının giderek azaldığı bir süreç içinde yogayı keşfettim. Aktif ve düzenli spor yapan biri olmama rağmen çalıştığım işin derin etkisi ile sırt, bel, diz, ve kalça ağrılarına, uykusuz gecelere ve depresif bir ruh haline geçiş yapmıştım. Yoga bir ilaç gibi, başta fibromiyaj defterini kapatmama yardımcı oldu. Yaşadığım tüm olumsuzluklara birebir yardımcı oluşunu keşfettikçe başkaları ile paylaşmak istedim ve 2015’te almaya başladığım yoga eğitimlerim Şimdiye kadar 1000 saate ulaştı. Öğretmek kadar öğrenci ruhumu da korumayı ve keyfini çıkarmayı seviyorum. RYT® 500 Yoga Alliance sertifikamla beraber Yoga Terapi, Nefes ve Meditasyon ile ilgili ayrı uzmanlık sertifikalarım var. İstanbul’da 4 ayrı stüdyoda derslerimle beraber Youtube kanalım ve yogauni sitesinden evde yogasını yapmaya devam edenlerle buluşmaya çalışıyorum. Farkındalık, Sağlıklı Yaş Alma ve Yoga yazılarımın içeriklerinde karşınıza sıklıkla çıkacak olanlar.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale