X

Karnınız mı aç, ruhunuz mu: Duygusal açlıkla 4 adımda başa çıkabilirsiniz

K.D. Lang’in “Constant Craving” (daimi arzu) şarkısını hatırlıyor musunuz? Ünlü Kanadalı şarkıcı bu şarkısında bizim bitip tükenmek bilmeyen arzularımızdan, isteklerimizden ve arayışlarımızdan dem vurur. Evet hepimizin içinde büyük bir varoluşsal boşluk ve o boşluğu doldurmak için peşinden koşup durduğumuz arzularımız var. Kimi içindeki boşluk duygusunu gidermek için kendini alışverişe verir, kimi kendini ilişkiden ilişkiye atar, kimi de teselliyi hamburgerlerde ve patates kızartmalarında bulur. Siz de duygusal nedenlerden dolayı kendinizi çok yemek yerken buluyorsanız yazımızı okumaya devam edin.

Yaşamımızın her alanına etki eden duygularımız beslenme alışkanlıklarımızı da şekillendirir. Duygusal yeme, genellikle, yalnızlık, kaygı, can sıkıntısı gibi ipuçları ya da çok çeşitli duygusal durumlara cevap vermek için gelişen yiyecek tüketimi olarak tanımlanmaktadır (Timmerman ve Acton, 2001). Beslenme tabii ki hayatımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan en temel ihtiyaçlarımızdan biri, ancak ruhsal ve bedensel sağlığımız için en önemlisi iyi ve dengeli beslenmek. Yemek yemenin insana verdiği mutluluk duygusunu kimse inkar edemez ancak eğer aç olmadığımız halde sürekli bir şeyler yeme ihtiyacı duyuyorsak, kendimizi her mutsuz hissettiğimizde çareyi yiyeceklerde buluyorsak ortada bir sorun var demektir. Duygusal yemek yeme alışkanlığına sahip insanlar olumsuz duygularının üstesinden yemek yiyerek gelmeye çalışırlar. Van Strien ve diğerlerine (2012) göre, duygusal yemeye sahip bireyler açlık, tokluk ya da diğer rahatsızlıkların farkında olmayıp, içsel açlık uyaranlarından çok, duygusal uyarılmaya yanıt olarak aşırı yemek yemektedirler (Akt.Kuşi,2017 ).

Lyman (1982) ve Mehrabian (1980) tarafından yapılan araştırmalara göre bireyde anksiyete seviyesi ve stres düzeyi fazla olduğunda, yani birey depresif ve can sıkıcı bir durumla karşı karşıya kaldığında, zararlı, sağlıksız, aşırı yağlı, aşırı baharatlı gıdalar tüketmeye eğilimli bir hale geldiği, bu besinleri tükettiğinde, kendini çok daha iyi hissettiği ortaya çıkmıştır (Akt. Bilgen, 2018). Bazı araştırmalarda, duygusal yemenin duyguların kontrol altına alınması ile sona erebileceği savunulmaktadır (McKenna, 2017). Başka bir araştırmaya göre, kişilerin bulundukları sosyal çevre ve sosyal kaygının yemeyi tetiklediği üzerinde durulmaktadır (Andersen ve Di Domenico, 1992).

Peki siz de duygusal yeme alışkanlığına sahip olduğunuzu düşünüyorsanız bu konuyla başa çıkmak için neler yapabilirsiniz?

Yeme alışkanlıklarınızın listesini yapın

Bir deftere bütün bir hafta boyunca yediklerinizi listeleyin. Listenizde daha çok ne tip gıdalar var? Eğer duygusal yeme alışkanlığına sahipseniz siz de büyük ihtimalle yapılan çeşitli araştırmaların da ortaya koyduğu gibi stres altındayken daha yağlı, daha tuzlu, kısacası daha sağlıksız gıdalara yöneliyor olabilirsiniz.

Yemek yeme isteğinizin ardındaki duygusal nedenleri inceleyin

Yeme alışkanlıklarınızı yazdığınız haftanın sonunda bu sefer başka bir liste yapın ve her yemek yemek istediğiniz zaman bu isteğinizin ardında yatan duygularınızı anlamaya çalışın. Gerçekten aç olduğunuz için mi yemek yemek istiyorsunuz, yoksa kendinizi karbonhidratların kucağına atarak hissettiğiniz mutsuzluğu mu maskelemek istiyorsunuz?

Kendinizi yemekle ödüllendirmekten vazgeçin

Eğer bir işi başardığınızda kendinizi pasta, çikolata benzeri yiyeceklerle “ödüllendirme” huyunuz varsa bundan bir an önce vazgeçmeye çalışın. Yiyecekleri ödül ya da ceza aracı olarak görmek yerine organizmamızın ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan yakıtlar olarak görmeye başlayın.

Duygularınızı yemekle bastırmak yerine onları ifade etmeyi öğrenin

Duygularınızı tanımak ve onları sağlıklı bir şekilde ifade edebilmek için bir psikologla çalışabilirsiniz. Bunun yanı sıra duygularınızı spor yaparak ya da günlük tutarak da dışa vurabilirsiniz.

Bu arada tam da bu konularla ilgili bir eğitim haberi vermek istiyorum size. Uzman Diyetisyen Özge Kelebek Salman ile birlikte geliştirdiğimiz “Online Stres Yönetimi Eğitimi Destekli Diyet Programında” sizlerle beraber beslenme alışkanlıklarımız ve stres arasındaki bağlantıyı inceleyeceğiz. Ayrıntılı bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz.Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

Kaynaklar:
Andersen, A.E. andDiDomenico, L. 1992, “Diet vs. shape content of popular male and female magazines: A Dose-Response relationship to the incidence of eating disorders?” International Journal of Eating Disorders, pp 283-287
Bilgen, S. (2018) Türkçe Duygusal Yeme Ölçeği Geliştirilmesi, Geçerlilik ve Güvenilirliği Çalışması. Yüksek Lisans Tezi.
Kuşi, M. (2017) Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğrencilerinde Çeşitli Duygu Ve Durumların Yeme Davranışlarına Etkisi Ve Bkı Durumları İle İlişkisi. Yüksek Lisans Tezi.
Lyman, B. (1982) “The nutritional values and food group characteristics of foods preferred during various emotions.” The Journal of Psychology, pp 121-127.
McKenna, P. (2017) Duygusal Yemeden Kurtulma, (Çev: S. S. Tezcan), İstanbul: Pegasus,.
Mehrabian, A. 1980, “Basic dimensions for a general psychological theory Implications for personality”, Social, Environmental, and Developmental Studies.
Timmerman, G. M., and Acton, G. J. 2001, “The relationship between basic need satisfaction and emotional eating”Issues in Mental Health Nursing,pp 691–701.
Van Strien, T., Herman, C. P., Anschutz, D. J., Engels, R. C. ve de Weerth, C. (2012). Moderation of distress-induced eating by emotional eating scores. Appetite, 58(1), 277-284.

İlginizi çekebilir: Kendine gerçekten iyi bakıyor musun: İyi bir öz-bakım için ne gereklidir?

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale