X

Çocuk gelişimi: Karar verebilen ve seçim yapabilen çocuklar yetiştirin

Her çocuk ayrı bir değer, her değer aile ağacınının bir yansımasıdır. Karar vermek, seçim yapmak, verdiğimiz kararların arkasında durmak, olumlu veya olumsuz sonuçları kabul etmek… Söylendiği kadar kolay mıdır bu süreç? “Bu kararı sen verdin, sonuçlarına sen katlanacaksın.” cümlesi kadar gerçek midir? Biz yetişkinler bile zaman zaman sorumluluk almaktan kaçınırken, aldığımız kararların sorumluluğu omuzlarımıza yük gibi binerken, çocuklarımıza; ‘Karar ver, seçim yap’ demek ne derece mümkündür? Çocukların da karar verip, sorumluluk alan bireyler olması için onların yetişkin olmalarını beklemek mi gerekir? Anne-baba olarak onlar adına en iyi kararı verebilecek kişi bizler miyiz yoksa çocuklarımız da aslında karar verebilme becerisine sahipler mi?

Öyleyse, kendi kararını kendi veren, doğru seçimler yapabilen çocuklarla tanışmaya hazır mısınız?

Gelişim süreci; becerilerimizi, uygun dönem içerisinde kullanabilmemizi, bir sonraki süreçte karşılaşacağımız daha üst gerekliliklere karşı ön koşullarımızı oluşturmamızı sağlar. 2 yaşındaki bir çocuğun konuşmaya başlayıp, 2-3 yaşında kendi isteklerini dile getirmesi gibi, 5-7 yaşındaki bir çocuk da sırasıyla harfleri tanır, sesleri öğrenir ve okumaya başlar. 2 yaşındaki çocuğun konuşması, iletişim ve etkileşim becerisinin ön koşulunu oluşturduğu gibi, harfleri ve sesleri tanımak, okuma becerisinin ön koşulu niteliğindedir. Her dönemin kendine özgü beceri grupları vardır. 4 yaşındaki bir çocuktan matematik problemleri çözmesi beklenmezken, 15 yaşındaki bir çocuğun sayıları tanıma becerisini çalışması beklenmez. Önemli olan, doğru yaş aralıklarında, öğrenilmesi gereken beceri gruplarının ön koşullarını tamamlamış ve yeni bir beceriyi öğrenmeye hazır hale gelmiş olmaktır.

Karar verme ve seçim yapma becerisi de aynı diğer beceri grupları gibi öğrenilebilen davranışlardır. Neden-sonuç ilişkisi kurabilmek, kavramsal algıyı kullanabilmek, düşünceyi sentezleme ve öğrenilen bilgiyi değerlendirme önemli ön koşul becerilerindendir. Küçük yaş grubundaki bir çocuğa tercih yapması için soru yöneltildiğinde, çocuk genellikle sunulan iki seçenekten de vazgeçmek istemez, birini seçse, ‘Acaba diğerini mi seçseydim?’ diye kafa karışıklığı yaşar ve sonucunda oyuncakçı gibi çok sevilen yerlerde ailelerin sıklıkla karşılaştığı, kendini yere atma, bağırma, ağlama, isyan etme gibi birçok öfke davranışını sergilediği gözlemlenir. Yetişkinler tarafından, zaman zaman “şımarık” olarak adlandırılan bu çocukların ortak özelliği; düşünce becerilerinin gelişmekte olup, olayı nasıl yönetebileceklerini bilmemelerinden kaynaklı, içgüdüsel davranış şekline başvurmalarıdır.

Çocuklarımıza doğru yaşta doğru karar almayı, kararları için seçim yapabilmeyi nasıl öğretebiliriz?
1. Seçimlerimizi tanıyalım.

Bazen bir konuya ilişkin, çocukların önünde iki seçenek bulunur, bazen de çok fazla seçeneği bulunur ve çocuklar, bu seçeneklerle baş etmek zorunda kalabilirler. Bu durumda, seçimlerin neler olduğunu tanımak, içeriklerini bilmek çocuklar için çok önemlidir. Örneğin; branş dersi seçiminde resim, müzik, satranç, basketbol ve drama seçenekleri arasından satranç ve dramanın ne olduğunu bilmeyen çocuk, onları tercih etme veya eleme konusunda zorlanabilir. Ona satrancın nasıl bir oyun olduğunu, dramada ne tür etkinlikler yapıldığını anlatmak, bu noktada çözümcül olacaktır.

Çocuğunuz birden fazla etkinlik arasında seçim yapmak zorunda kaldığında, ona etkinliklerin ne olduğunu öğreterek seçim yapmasını kolaylaştırabilirsiniz.
2. Seçimlerimizi değerlendirelim.

Çocuğunuzu tanımak, ona yardımcı olmak için çok faydalı olacaktır. Çocuğunuza sunduğunuz branş dersleri arasında, kendisine en yakın olanı seçmek, aslında yeteneğini ve ilgi alanını da belirlemektedir. Çocuğunuz; kendine yakın olan bir etkinliği tercih etmesinin yanı sıra, yeni bir etkinlikte de yer almak isteyebilir. Bu durumda, çocuğunuzla birlikte “yarar-zarar” listesi yaparak, etkinliğin çocuğunuza katkılarını birlikte değerlendirebilirsiniz.

3. Yanında olduğunuzu hissettirin.

Çocuğunuza tercih aşamasında, ‘Sonuçlarına katlanırsın’ ifadesi kullanmak yerine, onun yanında olduğunuzu, her yaşantıdan bir ders çıkarabileceğini, bir sonraki sefer karar alırken eski seçimlerini de göz önünde bulundurabileceğini hatırlatabilirsiniz. Duygusal anlamda destek verilen her çocuk; yaşamsal deneyimler edinirken, stres seviyesi düşük ve sakince sonuçları değerlendiren bir birey haline gelebilir.

Duygusal anlamda destek verilen her çocuk, stres seviyesi düşük ve sakince sonuçları değerlendiren bir birey haline gelecektir.
4. Seçim yapmalarına ve kendilerini tanımalarına izin verin.

Seçim yapmak ve karar vermek aynı zamanda sorumluluk almaktır. Kararlarının kendisine getireceklerini bilen bir çocuk seçimlerini daha çok değerlendirmeyi ve en doğru kararı vermeyi öğrenir. Bu öğrenim; aynı zamanda sorumluluk duygusunu ve doğru ile yanlış / uygun ile uygun olmayan arasındaki davranış farklılıklarını görmesini de sağlar. Anne-babaların çocuklarına seçim şansı sunmaları gerektiği gibi, onları yanlış  kararlardan korumak için atabilecekleri en etkili adım ise onlara kendilerini tanımak, değerlerini anlamak ve gerekli ön koşul becerilerini öğrenmek için fırsat sunmaktır.

Seçimlerini tanıyan, değerlendiren, fikirlerini ailesi ile paylaşmaya açık olan ve karar verme güveni gelişmiş bir çocuk; aynı zamanda sorumluluk alan ve öz güveni olan bir birey haline dönüşür.

Uzm. Psk. Sandra Pasensya: Uzm. Psk. Sandra Pasensya, psikoloji eğitimini Fransa’da Sorbonne-Paris V-Üniversitesi’nde tamamlayarak, İngiltere’de Liverpool Üniversitesi’nden klinik psikoloji uzmanlığını onur derecesiyle almıştır. “Otizmli Çocukların Duyusal Süreçlerinin Davranış Problemlerine Etkisi” konulu uzmanlık tezi uluslararası platformda birinci seçilerek, Uzm. Psk. Sandra Pasensya’ya başarı ödülleri kazandırmıştır. Yurtdışındaki özel eğitim kurumlarında edindiği deneyimin ardından, davranış terapisti olarak başladığı yolculuğuna, Tohum Otizm Vakfı Rehberlik Birimi’ni kurarak devam etmiştir. Birçok araştırma ve bilimsel çalışmaya imza atan uzman psikolog, ulusal ve uluslarası kongrelere konuşmacı olarak davet edilmekte, başlattığı “Otizme Işık Tut” projesiyle sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında otizm farkındalığını daha geniş kitlelere tanıtmaktadır. Kurucusu olduğu RENKLER OTİZM AKADEMİSİ ile uzmanlık alanları olan psikoloji ve eğitimi, “psikoeğitim” çatısı altında buluşturarak, otizm alanına yenilikçi bir bakış açısı kazandırmıştır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale