X

Kara bulutları dağıtmanın tam zamanı: Endişenin de frekansı var

Yarın ne olacak? Büyüdüğü zaman kızım bana bakar mı? Yarın eşim beni sever mi? Bugün erkek arkadaşımla geçireceğimiz daha yirmi yılımız var mı? Daha fazla kazandığım bir iş bulmam mümkün olacak mı? Bu kadar borcun altına girebilir miyim? Yeni bir araba sahibi olmam mümkün mü? Bu projeyi bitirebilecek miyim? Başarılı olabilecek miyim? Sevilebilecek miyim? Zengin olabilecek miyim? Anne olabilecek miyim? Yaşlanıyor muyum? Yalnız mı kalacağım?

Evet, bir paragrafı sadece soru cümleleriyle oluşturduk değil mi? Ve burada yazdıklarım sadece birkaç örnekten ibaret, eminim hepimizin ben bu yazımı oluştururken ve yarınlarda siz bu kelimeleri okuyorken aklınızda çok ama çok daha fazlası var… Ve evet olmaya da devan edecek. Peki tüm bu soruların ortak noktası nedir diye biraz sizlerle detaylıca düşünelim istiyorum…

Cevabınızı duyabiliyorum çünkü başlıktaki anlam da kendi içinde gizli evet “endişe”… Hayatımızın olmazsa olmazları arasındadır. Ekmek ve su gibi ve hatta içimizde halen akmakta olan kanımız gibi… Sadece yakından bakalım istiyorum bu endişeyi kalbimize mi yakın tutmaktayız beynimize mi? Bu endişe hangi adımları atabilmemize engel hangi adımları atarken bize hatalar yaptırıyor?

Endişeyi biraz tanımlamak gerekli belki, çünkü genel olarak “endişelisin” dendiğinde, karşılığımız “savunmak” oluyor. Yani aklımızdan “başarısız olursam, ya yapamazsam, ya bitiremezsem, ya gerçekleştiremezsem” gibi düşünceler geçerken, gerçekten endişelenmemekte miyiz?

Endişe yarına ait bir kavramdır, öncelikle bunu bilmemiz gerekir. Yani bir bilinmezliğe endişe duyarız eğer bileceğimiz açıkça emin olduğumuz bir durum olsa endişe ortadan kalkar. Endişede yarına air varsayımlar yaparız örneğin “ya başarısız olursam” veya “ya insanlar beğenmeyecek olursa” gibi… Bu iki cümlede de ortaya sunulan bir iş vardır, örneğin benim şu anda yazmakta olduğum yazı. “Ya okuyanlar beğenmezse” diye düşünerek sizlerle paylaşmamayı tercih etseydim, endişeme yenilmiş olurdum değil mi? Çünkü şu anda yazmaktayım ve gelecekte diğer bir kişi okuyacak ve bir olasılıkta “beğenebilecek” ve diğer bir olasılık ise gerçekten “beğenmeyecek” olması olacak…

İşte endişenin boyutları risk arttıkça ya da bizim yüklediğimiz anlamlar arttıkça daha da büyür. “Ya beni sevmezse” düşüncesi vardır örneğin… “Ya onu severken kaybedersem”?  Bu, daha da büyük bir endişe kaynağıdır. Bizler tüm bu sorularımız ile evrende bir “dokunuş” yaratırız, nasıl ki bir taşı suya atarsak dalgalar halinde suyun titreşerek uzaklaştığını ve hareket ettiğini görürüz, işte endişelerimiz de böylesi taşlar gibidir…

Aslında henüz olmayan bir zamanda yaşamaktayızdır, daha henüz olmayan o gelecek anını düşünerek ve o gelecek anda olmamış bir durumu da kendimizce varsayarak yaşarız… Sonuçlarını da kendimize yaşatırız. Bu yüzden bugünü unuturuz, yarın yapabileceklerimizi de azımsarız, onlardan korkar hale geliriz, yaşamak ve görmek akışını “endişe” taşlarımız ile bozarız…

Sevgili Penney Peirce, “Frekans- İnsan Titreşimlerinin Etkisi ve Anlamı” isimli eseri ile bize yol gösterir;

“…Sadece olun; burada ve şu anda. Sessizliği dinleyin. İçinizin rahatladığını ve sakinleştiğinizi hissedin. Başka bir yer yok, gidecek bir yer de yok. Sizi açık bir alan çevreliyor ve bu alanda şu var: Farkındalık… İçinize işliyor – bu sizin rafine varlığınız, bir sonra varacağınız benliğiniz, Kutsal’ın mevcudiyeti. Farkındalık, hep bildiğiniz, olduğunuz ve olacağınız her şeyi, başkalarının hep olduğu, şu anda oldukları ve olacakları her şeyi kapsar.

…Bu deneyimi ve içinde bulunduğunuz anı terk ettiğinizde, kendinizi hayatın geri kalanından ayrılmış hissedersiniz. Ve üzülürsünüz çünkü kendinizi özlersiniz. Ruhunuzun kendisini bedeninizden ifade etmesini, bedeninizi aydınlatıp hafifletmesini, sizi canlandırmasını ve mutlu etmesini, sadece var olduğunuz için mutlu hissetmeyi özlersiniz. Başkalarında sevdiğiniz benliği de görmez ve bu yüzden acı çekersiniz. Bu arada da her şeyin merkezinde, dünyada akan farkındalığın ortasında her zaman bulunan birşey vardır: Aradığınız şey. İşte cevabınız: Her şeye, özgürce verilen, tekrar ona sırtınızı dayamanız için sizi bekleyen. Şu anda: tam size göre olan doğru cevap: şimdi.”

Bugünü yarının endişeleri ile yaşadığımızda, geleceği sadece endişe bulutları kaplar ve biz gerçek kapasitemizi, gerçekten olabilecekleri bekleyip görebilme şansını ve endişelere boğuldukça da elimizden gelenin en iyisini yapma yeteneğini kaybederiz, azımsarız ve hatta unuturuz… Bu şimdiye olan inancımızı da etkilerken bu evrende kocaman “endişe frekansları” ile titreşmemiz anlamına gelir…

Hepimiz için elimizde olan tek gerçek şimdidir, şimdinin frekansı aslında yarını da etkileyecektir. Bunu endişe taşları ile bulandırmak yerine sadece elimizden gelenin en iyisini yaparak ve akışın “olmasına” izin vererek en güzel olanın daima olacak olan olduğunu bilerek ve bununla titreşerek nefes alabiliriz. Geçtiğimiz yıl çok uzun süre Sidney seyahati planlarken akışın beni Bali’ye götürmesi açıkçası beni endişelendirmişti. İstediğim kadar eğlenebilecek miydim, gerçekten aradığım şey bir Asya adası mıydı, neden Sidney’e gidemiyordum, bunu yaparsam umduğum kadar farklı bir seyahat yapmış olabilecek miydim? Ve buna benzer binlerce endişe… Ve oraya ayak bastığım andan itibaren benim neye ihtiyacım olduğunu adeta benden daha iyi bilen bir gücün, beni bu Endonezya adasına sürüklemiş olduğunu anladım… Ve kendimi akışa bıraktım…

Endişe sadece biz var edersek ortaya çıkabilecek bir frekanstır… Bugün endişe bulutlarınıza dur demeye var mısınız? Yarın sadece sizin o güzel nefesinize gelmeyi bekler… Siz görmeyi bilin yeter…

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale