X

Kaptanın marifeti deniz durgunken anlaşılmazmış!

Arkadaşımla sohbetteydim.. Biraz hüzün, biraz çaresizlik, biraz hayal kırıklıklarında dolanıyorduk. İçimiz, dışımız bu ara böyle…  Çok yorulduğumu, gücümün tükenmeye başladığını söyledim. İşte o an bana harika ışıltılı bir cevap verdi: “Kaptanın marifeti deniz durgunken anlaşılmazmış!

“Kaptanın marifeti deniz durgunken anlaşılmazmış!”

Şöyle bir durup cümleye bir daha baktım.. Kaptanın marifeti deniz durgunken anlaşılmazmış… Eğitimler, çalışmalar, meditasyonlar, inzivalar, seanslar, yogalar.. Hepsi çok güzel, hepsinden her defasında öğrendiğim ayrı ayrı şey var. Hayat sakinken, coşku yerindeyken tüm o öğrendiğim bilgileri hayatıma yaymanın keyfi başka tabii ama kolay da bir yandan. Beni dürten, tahrik eden, üstüme gelen hiçbir şey yokken daha rahat yol alabiliyorum herkes gibi. Durgun denizler enfes anlayacağınız… Ama gelin görün ki o deniz hep durgun, sakin kalmıyor. Bazen hafif dalgalı, bazen git-gelli, bazen ise fırtınadan ve yükselmiş dalgalardan göz gözü görmüyor. Merkezimde kalıp o edindiğim harika bilgileri, o delirmiş fırtınada da uygulamaya devam edebilirsem, benden iyisi yok! Asıl marifet o zaman çıkıyor işte ortaya. Asıl marifet o karanlıklarda ışığını yakalamak ve ona tutunarak onu daha da genişletmek oluyor. Fakat eklenen şeyler oluyor tabii o yoğun dalgalar geldiği esnada hayatımıza; korku gibi, yetersizlik hissi gibi.. Hele o korku, biri beş gösteriyor gözümüze muhtemelen. İşi bu. Uf şu an korkuya sinirlendim yazarken! Başka işi gücü yok! Allah allah! Uğraşıp duruyor! Ya da o şansını deniyor da biz de ona alan açtığımız an asıl sıkıntı aslında.. Uff! Gene mi biz yapıyoruz yani?

Bazen seanslarımda konuşup konuşup sonunda bu cümleyi kurduğum çok olmuştur. Her defasında uzayı keşfedercesine biraz şaşkınlık, biraz gülümsemeyle: “Uff! Bunu da ben yaptım yani? Ben seçtim, ben yarattım! Bu da benim sorumluluğum yani? E dönüp dolaşıp iş bana geliyor gene! Bana patlıyor! Amaaan!” Hatta Ezgi de her defasında kahkahalarla karşılık verir bu tepkilerime. Neyse bu sorumluluk kısmını atlıyorum şimdilik! Arkadaşım ise şöyle devam etti: “Deniz coşmuş ve sen tecrübeli bir kaptansın. Gemiyi bırakamazsın çünkü çoook yol katettin. Yalnız da değilsin! Zor, korkmakta haklısın ama başaracaksın.”

“Durgun denizler enfes anlayacağınız… Ama gelin görün ki o deniz hep durgun, sakin kalmıyor.”

Bu cümlede o kadar çok şey var ki… Görüldüğümü hissettim, anlaşıldığımı hissettim, birliği, desteği hissettim, geçtiğim yollara saygı duyulduğunu hissettim ve inancı hissettim. Ne kadar önemli biliyor musunuz ‘dostum’ dediğiniz insanlar yanınızdaki? Sizi sımsıkı tutarak ayağa da kaldırabilir, aksine kendi gücünüzü hatırlatmak yerine o gücün yok olmuş olduğuna sizi inandırabilir. Neden bilmem tabii, bazıları bundan beslenir…

 

Sonra toparladım kendimi biraz. İyi geldi duyduklarım. Bazen hepimizin ihtiyacı var desteğe, birilerinden bir şeylerin geçeceğini ve güzel olacağını duymaya… Siz kaybolduğunuzu sanırken birilerinin o an sizin göremediğiniz kuvvetinizi ve ışığınızı tekrar hatırlatması herhalde en muhteşem şeylerden biri hayattaki. Ben deli gibi ağlarken bile gözlerimdeki ışığın çok net gözüktüğünü söyledi. İlk birden şaşırdım, “Gerçekten mi?” dedim, sonra bana: “Bir kere o ışık çıktı mı saklayamazsın!” dedi. Ona buradan teşekkür ediyorum… Böyle dostların hayat boyu yanı başımızda elimizi tutması dileğiyle…  

“Biliyorum başaracağımı ben zaten.”

Bana gerçekten kendimi hatırlattı sözleri, sözlerindeki inancı, netliği. Sonra bambaşka yerlere gitti bu konuşma.. Bambaşka derinliklere daldı daldı çıktı. “Biliyorum başaracağımı ben zaten.” dedim. 5 dakika evvel çaresizlikten ağlayan Gamze’nin tam aksi bir Gamze vardı. Başka şeyler gelmeye başladı bu defa. Derinliklerden çıkardı kendisini. “Biliyorum da bu defa kızgınım Allah’a. Sırf inadımdan yapmak istemiyorum. Sürekli bir şeylerle uğraştırıyor. Kendimce bir şeyleri beceriyorum, beceriyorum, yetinmiyor! Sıkıldım ve artık canım oynamak istemiyor.” 

Haklısın kızmakta.” dedi. Yukarıdakine öfkemin biri tarafından yargısızca, savunmasızca anlaşılması beni öyle bir sakinleştirdi ki o an. “Nereden biliyorsun ki aynı şeyleri yaşayacağını. Demek ki burada bitmeyen bir ödev var. Sen iyi bir öğrencisin, hızlıca geldi ki hemen gör ve bitir! Seni çok seviyor, uzun süre üzülmene müsaade etmez o kızdığın yukarıdaki!

Eğer başımıza gelen bir şeyden ders almamışsak, bakışımızı, tepkilerimizi değiştirmemişsek farklı yollarla nasıl koyuyor aynı şeyleri önümüze değil mi? Ta ki öğrenene kadar! Diyorum insan olmak zor diye işte! Ama buraya da bile isteye gelen biziz. Ay gene bizim sorumluluğumuz gördünüz mü? Vallahi bayılacağım!

Hepimiz harika kaptanlarız kendi denizlerimizde. Fırtına delirmişcesine bizi savurmaya çalışsa da bazen, o fırtına diniyor.

Biraz hikaye gibi oldu bugün. Ama cümlelerle birebir yazmak istedim ki cümlelerin kendisi bana çok iyi geldi çünkü. En çaresiz, kötü hissettiğim zamanda tuttu omuzlarımdan kaldırdı beni ayağa. Aslında hepimiz aynıyız birbirimizden farkımız yok biliyorsunuz değil mi? Burada arkadaşımın bahsettiği güçlü Gamze aynı zamanda sizsiniz de. Sizde de var o. Belki bir yerlerde bekliyordur onu keşfetmenizi büyük bir heyecanla. Unutulduğu için üzülüyordur belki bir köşede oturmuş. Bilin ki her birimizin içindeki o kuvvetli ışık parıldayıp tüm dünyayı parlatmaya hazır aslında. Ona izin verirsek… Hepimiz harika kaptanlarız kendi denizlerimizde. Fırtına delirmişcesine bizi savurmaya çalışsa da bazen, o fırtına diniyor. Dindiği zaman da her birimiz çok daha güçlü kaptanlar olarak çıkıyoruz o fırtınadan. Fırtınaya teşekkür mü etmek lazım aslında yoksa? Ve istediğimiz kadar bazen yorulduk, sıkıldık diyelim yaşadıklarımızdan; aslında seviyoruz yaşamayı hepimiz. Çok seviyoruz hem de. E o zaman gülü seven dikenine katlanmaz mı?

 
 

İlginizi çekebilir: İçimizdeki pusula: İçgüdü, kalp sesi, altıncı his

 
Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale