X

Kaos Teorisi ve Psikofizikte Öznelerarasılık: Her şey bağlamında anlamlıdır

“Kaos teorisi bize gösterdi ki, tutarsız görünen her şeyde gizli bir uyum vardır.”
Dr. Psikoterapist David Hawkins

Psikoterapist ve Psikoloji profesörü Daniel Stern seanslarına şu soruyla başlardı: “Bu sabah kahvaltıda ne yaşadınız?” Stern’in bu soruyu sormasındaki amaç, sabah kahvaltısında çay içtiği bardağı masanın üzerine bırakma şiddeti gibi, günlük olarak kullandığı nesneler üzerinden danışanın içsel referanslarına ulaşmaktı. Çünkü Stern’e göre mikrokozmozu anlamadan makrokozmozu anlamak mümkün değildi ve makrokozmozdaki ilişkiler mikrokozmozda yatıyordu (Özakkaş, 2014). İşte doğada mikro dünyadan makro dünyaya çok karmaşık görünen olayların aslında pek de karmaşık olmadığını, aksine kendi içinde bir anlamı olduğunu, fraktal (mikro) bir yapının kendini tekrarlayarak büyük ve muhteşem dünyalar yaratabileceğini söyleyen teoriye kaos teorisi deniyor.

Kaos teorisi üzerinden baktığımızda, insan hayatının bir taraftan çok kaotik ve karmaşık görünmesine rağmen bir taraftan da çok basit nesne ilişkilerinden (fraktal yapı) ibaret olabileceğini, ‘atraksiyon’ ya da ‘çeker’ dediğimiz bir yapının fraktal geometride bir döngüsel sistemi ve merkezi olduğunu fakat sisteme dışarıdan küçük bir müdahale yapıldığında kelebek etkisi dediğimiz daha büyük sonuçlar yaratabileceğini söyleyebiliriz (Özakkaş, 2014). Yani insan ilişkilerinde ve doğasında küçük gibi görünen bazı değişkenler tüm hayatı kökünden değiştirebilir. Tabiri caizse yaşam aritmetik toplamlardan oluşan doğrusal bir çizgi değildir. Bu sebeple insanı anlamak için, burada ve şimdi nesne ilişkilerine bakmamız gerekir.

Bilimde hakim olan salt doğrusal ve nedensel bakış açısı elbette Newton fiziğinin etkisi ile olmuş. Newton fiziğinin evrene bakışına göre evren mekanik bir saatti. Ancak 20. yüzyıl başlarında bilimde yaşanan gelişmeler ile kuantum mekaniği ve kaos teorisi gibi bazı keşifler paradigmayı yani evrene bakışı kökünden değiştirmeye başladı. Bu yeni bakışa göre evren mekanik bir saat olmaktan ziyade insanın bugünkü algısal sistemi açısından oldukça kaotik görünen ve sınırsız derecede karmaşık deneyimleri içermekte. Sonuçta evreni anlamak için yapılan gözlemler de insana tabi olduğundan, elimizde öznellikten öte bir veri kalmıyor. Söz konusu insanın öznel ve değişken deneyimleri olduğunda, nesnellikten ödün vermeyen bilimsel anlayış modeli insanın bütününü anlamada yetersiz kalıyor. İşte kuantum mekaniği ve kaos teorisinin bugün geldiği nokta bu sınırlılığın ötesinde bir bakışa sahip.

İnsanın öznelliğinden öte bir veriye sahip olmayışımız, doğayı gözlemleyerek anlamlandırmaya çalışma çabasını da doğrudan etkiliyor. Bu noktada Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Jung ve Albert Einstein’ın buluşları çakışıyor ve hatta bu iki önemli bilim insanının, psişenin bir parçasının izafiyet teorisine uygun hareket edip etmediği konularında mektuplaşmaları olduğunu da biliyoruz. Hatta Einstein’ın o dönemde sarf ettiği şu sözler, Jung’un bu yöndeki tespitlerini destekler nitelikte: “Elinizi sıcak bir sobanın üzerine koyduğunuzda bir dakika bir saat gibi geçer. Hoş bir kızla geçirdiğiniz bir saat ise bir dakika gibi geçer. İşte bu izafiyettir” (Akt; Akçakaya, 2022).

İşte evreni ve insanı doğrusal bir nedensellik üzerinden anlamaya çalışan ve yetersiz kalan bu bakış açısını değiştiren, devrim niteliğindeki bu gelişmeler devam ederken Jung, kendi kuramında neden-sonuç ilişkisinin açıklamada yetersiz kaldığı bir başka teori daha ortaya koymuş: Jung’un ‘eşzamanlılık’ olarak tanımladığı bu olguyu, üç boyutlu mekan ve lineer (doğrusal) zaman ölçütlerinin dışında, evrendeki birçok unsurun ortak ve senkronize hareket etmesi sonucunda birtakım anlamlı olayların gerçekleşmesi şeklinde özetleyebiliriz. Eşzamanlılık ile Jung, hayatımız düz bir çizgide ilerlerken karşımıza çıkan yaşamsal birtakım krizlerin, çeşitli sorunların ya da kazaların; bizim hayatımızda önemli birtakım anlamları olduğunu iddia etmişti. Jung’a göre kozmik sistemin bazı unsurları bir araya gelip ortak hareket ederek, insanın karşısına bazı olaylar çıkartabiliyor ve o olay ya da kriz, psişede fark edilmesi ve değiştirilmesi gereken bazı unsurlar olduğunun bir nevi habercisi niteliği taşıyordu. Aynı şekilde kişinin ruhsal gelişimi ve dönüşümüne etki edecek bir takım başka olaylar, birbirlerinden sanki haberdarmış gibi yine eşzamanlı bir şekilde hareket ederek yaşamda bazı manidar rastlantılar açığa çıkartabiliyordu (Jung, Akt; Akçakaya, 2022).

Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı, yaşadığı dönemde bilim camiası tarafından bilimsellikten uzaklaşıp, bilimin ölçülebilir nitelikteki bir konusu olamayacak derece öznel, göreceli, spiritüel ve kaotik bir alana kaydığı için eleştiriliyordu fakat o zaman için Jung’un kuramına yönelik tüm bu eleştirileri yapan kişilerin öngöremedikleri başka birtakım olgular vardı: Atomaltı ölçekte bir parçacığın konumu ve momentumu aynı anda ölçülemezdi çünkü bizzat onu gözlemlemek ölçüm sonucunu değiştiriyordu. Kuantum mekaniğindeki sayısız etkileşim, olasılık ve öngörülemezlikten hareketle, yeryüzünde aynı kalan ve tam manasıyla ölçülebilen hiçbir şeyin olamayacağı ve her şeyin tam bir devinim içerisinde sürekli olarak kendi içinde ve çevresiyle etkileşim halinde olduğu fark edildi. Hatta konu, çok boyutlu bir varlık olan insanın çevresiyle ya da diğer insanlarla etkileşimi söz konusu olduğunda, olguların daha da iç içe geçmiş, kaotik ve sonsuz olasılıkları içeren bir hal aldığı anlaşıldı ve buna ‘öznelerarasılık’ dendi (Akçakaya, 2022).

İşte öznelerarasılık, bu etkileşimin gözleyenin ve gözlenenin farklı biçimlerde örgütlenmiş öznel dünyaları arasındaki karşılıklı etkileşime odaklanan bir bilim olarak tanımlanabilir. Yani gözlemleyenin verdiği anlam, bu öznelerarası etkileşim alanının bağlamından bağımsız değildir. Bu durum bize insanı ve onun etkileşimini belirli tanımlamalara sıkıştırmaya çalışmanın son derece sınırlayıcı hatta zaman zaman da yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Yani tamamen kendine özgü ve öznel bir varlık olan insanın birtakım kalıplarla sınırlandırılmayacak kadar çok, zengin, açıklaması zor, zaman ve mekandan bağımsız bir biçimde gizemini halen koruyan unsurlara sahip olduğunu, bu nedenle öznelerarası bir bakış açısıyla, her ilişki ve etkileşimin kendi bağlamında ele alınması gerektiğini ve kurulan her ilişkinin kendi içinde çözümlenmeyi bekleyen derin dinamikleri olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda günümüzde psikoterapideki öznelerarası kuram, her ne kadar yeni bir bakış açısıymış gibi görünse de modern psikolojide bu görüşün temelinin Carl Gustav Jung tarafından atıldığı yorumunu da yapabiliriz (Akçakaya, 2022).

Son olarak, madem evren ve yaşam sayısız etkileşim ve olasılıktan oluşuyorsa, yeryüzünde aynı kalan ve tam manasıyla ölçülebilen hiçbir şey yoksa ve her şey tam bir devinim içerisinde sürekli olarak kendi içinde ve çevresiyle etkileşim halinde ise, çok boyutlu bir varlık olan insanın çevresiyle ya da diğer insanlarla etkileşimi söz konusu olduğunda, olgular daha da iç içe geçmiş, kaotik ve sonsuz olasılıklar içeriyorsa, şu anda nasıl olduğunuz ve ne düşündüğünüz sizi bir bütünlük ve kesinlik içinde açıklamaya yeterli olur mu?

Online psikolojik danışmanlık süreci hakkında detaylı bilgi almak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine eposta gönderebilirsiniz.

Kaynaklar:
Akçakaya, Ü. (2022). Kuantum Mekaniğinin Bugünkü Geldiği Noktada Psikoterapideki Öznelerarasılık Kuramı ve Carl Gustav Jung’un “Eşzamanlılık” Olgusunun Değerlendirilmesi. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi, Cilt 5, Sayı 10.
Özakkaş, T. (2014). Jung’un Öznelliğinde Kuramlar Arası Bir Gezinti. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları 167.

İlginizi çekebilir: Psiko-fizik ve ötesi: Analitik Psikoloji ile Kuantum Fiziği’nin yolu nasıl kesişti?Psiko-fizik ve ötesi: Analitik Psikoloji ile Kuantum Fiziği’

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale