X

Kalbimizde ne varsa bugün, şu anda tam olarak oyuzdur

“Her dışarı çıktığınızda, karnınızı içeri çekin, başınızı dik tutun, ciğerlerinizi havayla doldurun. Güneş ışınlarını içinize çekin, arkadaşlarınızı gülerek selamlayın ve size uzatılan elleri içtenlikle sıkın. Yanlış anlaşılmaktan, korkmayın düşmanlarınızı düşünmek için boşa vakit harcamayın. Kafanızda bir hedef belirleyin, hiçbir yöne sapmadan o hedefe doğru ilerleyin. Yapmak istediğiniz büyük ve muhteşem şeyleri düşünün; tıpkı mercan böceklerinin denizin çekilmesiyle ihtiyaç duydukları maddeleri buldukları gibi, siz de farkında olmadan istediğinizi gerçekleştirmenizi sağlayacak fırsatları değerlendirdiğinizi göreceksiniz. Olmak istediğiniz samimi, yetenekli, yararlı insanı kafanızda canlandırın ve böylece bu düşünceler sizi zamanla o özel kişiye dönüştürsün. Aslolan düşüncedir. Doğru, mantıklı bir tavır takının; cesur, samimi ve neşeli bir tavır. Her şeyin kaynağı istektir ve her içten dua karşılık bulur. KALBİMİZDE NE VARSA BİZ OYUZDUR. Karnınızı içeri çekin ve başınızı dik tutun. Tacınızı gururla taşıyın. Bizler henüz kozasından çıkmamış ilahlarız…” Elbert Hubbard

Hayatımız boyunca isteklerimiz elbet olacaktır; hayallerimiz, olmasına dua ettiklerimiz. Fakat etrafımızda daha çok karşılaştığımız hikayeler şöyle yazılır değil mi “istedim olmadı,” “neden olmuyor,” “hepsi aynı,” “ben hep hayal kırıklığı yaşıyorum hep üzülüyorum,” “olmuyor,” “gelmiyor,” “para istiyorum bolluk diliyorum yok” veya “diledim dua ettim ama benim dualarım kabul olmuyor”…

Bu paragraf boyunca hep birlikte neyin olmadığına odaklandık… Neden yok diye sorduk… Şu anda tam olarak soluk aldığımız bu kelimelerin yazıldığı tam şu anda yok olduğunu bildiğimiz bir şey için olmayacak diye niyet ederek, yokluğuna odaklanarak o yoklukla bir olduk. Varlığımız, aklımız ve tüm hücrelerimiz şu anda hissettiğimiz bu yokluk durumunu bir kez daha yinelemiş oldu. Bizler işte böylece hayatımızda olmayanları, yoklukları, olmayacakları, bugün şu anda yok oldukları için var olabileceğine kabul bile veremeyeceklerimizi işte böyle çokça tekrarlayarak kendimizi inandırıyoruzdur… Olmayana, yokluğa, bolluktan yoksunluğa, sevginin bize ulaşmayacağına, hayatta şansımız olmadığına ve ne yazık ki tüm bunların sonucu da hayatımızda “tezahür” bulan gerçek tam olarak ne düşünüyorsak o olarak gerçekleşmektedir…

Evet, para yok düşüncemiz ile bu evrenin yaratılmış olduğu o sonsuz bereketi göremez olur gözlerimiz. Yok diye düşünerek bize gelmek isteyen onlarca bereket kaynağına set çekeriz. Aslında kendi kendimize kabul etmiyor olduğumuzu beyan ederiz… Kalbimiz bir kere kabul etmiştir yok, berekete layık olmayan, bereketi hak etmeyen, bereketten uzak olan bizizdir… İliklerimize kadar haksızlığa uğradığımızı, evrenin bize vermediğini ve evet istediklerimize asla sahip olmayacağımızı düşünürüz. Ve işte o kalbimizden geçenleri yaşarız; biz kalbimizden ne geçiyorsa oyuzdur…

Evet, aşk “yok” düşüncemiz gelir içimizi doldurur değil mi? Kim bulabilmiş ki “bu yaştan sonra” biz nereden bulacağız? Dünya üzerinde böyle gerçek bir adamın veya kadının olabilmesi mümkün müdür? Düşünün bir kere milyonlarca insan yaratılırken bir kişinin bile bizim “hayal ettiğimiz” gibi yaratılmış olabileceğine olasılık bile vermeyiz. Öyle bir kişinin karşımıza çıkma olasılığı mı (hadi mantıklı bakalım nasıl mümkün olabilir değil mi)? “İmkansız” diye nitelendirdiğimiz yokluğun o kapkara penceresinden bakarız bu sorunun cevabı için ancak… Razı oluruz sonrasında “daha azına” ne de olsa istediğimizi istesek de bulamayacağımıza inanırız. Her ne olursa olsun az da olsa idare etmek vardır… Hayatımızı geçirecek kadar olsa yeterlidir. Ve öyle de olur, evet neye kabul verirsek ve kalbimizde neye inanırsak o tam manasıyla gelir bizi bulur. Asla var olmadığına inandığımız bize asla ulaşamayacaktır; var olsa da inanmadığımız için ulaşamayacaktır… İzin vermeyen bizlerizdir. O inandığımız, kalbimizden olur verdiğimiz, idare ettiğimiz, az da olsa ben yetinirim dediğimiz mi? Evet, o mutlaka karşımıza çıkacaktır, o bizim kabul ettiğimizdir, gelip de bize ulaşacağını bildiğimiz ve aslında kendisi için gerçekten kalben hazır olduğumuzdur…

Yaptığımız bir işin değerine inancımız vardır sonra. Bir kişinin bile hayatında bir birim bir değişiklik yaratabilmenin gücüne ölesiye inanırız. O bir kişi yoktan var olur… O niyet öyle bir güç ile savrulur ki bir bumerang gibi döner de bizi bulur. Bir gün hiç beklemediğimiz bir anda o “bir” kişiler bir araya geliverir. Düşündüğümüz, kalbimizle inandığımız her an yeniden ve yeniden yaratmaktadır. Biz dileriz, kalbimizin en derin bilinciyle, bilerek, o bir kişinin hayatında değişecek bir anın sihrine inanarak dileriz. Evet, gerçek olandır, izin verdiğimiz hayatımızda tezahür edecektir. Bir kişi bir an çoktan yaratılmış olandır. İnanmışızdır, kalbimizle, bedenimizle, hücrelerimizle ve anımızla. O gerçek olandır artık… Çünkü kalbimizde ne varsa hayatımız da biz de oyuzdur…

Bugün bu yazımı okuyorsanız, hayatınıza kalbiniz gözüyle bakmanızı dilerim… İsteklerinizin yokluğuna, olmayacak olanlara, zor olanlara, imkansızlara mı odaklanmaktasınız? Onları “zaten olmayacak” diyerek daha o güzel kalbinizin içine bile giremeden kendi ellerinizle mi oldurmamaktasınız? Varlığınızın, kalbinizin, kim olduğunuzun ve bu muhteşem yaratıcılığınızın gerçekten farkında mısınız?

Gelin bugün bir değişiklik yapalım, yok olanları var olanlar ile değiştirelim… Kalplerimizi sadece olmasını istediklerimiz ile gerçekten kalbimizden geçen güzel hayallerimizin güzel varlığı ile dolduralım… Sonra geriye çekilelim, her anımızda bu güzelliklerin burada bu anda yanımızda olmasalar da bir gün mutlaka hayatımızda gerçek olacakları bilinciyle her adımımızda her anımızda bu inançla hayal etmeye ve var olana adanmaya devam edelim…

Çünkü bizler kalbimizde ne varsa gerçekte şimdide şu anda oyuzdur…

 

İlginizi çekebilir: Hangisi sana daha yakın: Özün mü sahip oldukların mı?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale