X

80K İznik Ultra Maratonu’na hazırlanırken neler yaptım?

Sevgili Uplifers okuyucuları, yarın saat 10.00’da İznik’te 4.’sü düzenlenecek olan İznik Ultra’da 80 km parkurda koşacak olmanın heyecanı içindeyim. Bugüne kadar 5 kez uzun mesafe koştum ve koştuğum en uzun mesafe 50 km’ydi; bu yüzden yarınki koşu benim kişisel tarihimde bir rekor olacak. Nasıl antrenman yaptığımı blogumdan okuyabilirsiniz. Bugün sizlere koşunun başka bir yönünü anlatmak; yarınki koşunun heyecanı içindeyken neler yaptığımı, ne yiyip ne içtiğimi, koşuya psikolojik olarak nasıl hazırlandığımı paylaşmak istiyorum. Koşuya nasıl hazırlandığımı, hazırlık maratonunun nasıl olması gerektiğini merak edenler için derledim, keyifli okumalar.

 

Her şeyden önce sağlık

İznik Ultra yarışlarına katılmak için sağlık raporu gerekiyor. Düzenli spor da yapsanız, özellikle kalp sorunları konusunda her koşu öncesi bir kontrolden geçmelisiniz; çünkü kalp sorunları bazen kendilerini gizleyebiliyor. Basit bir EKG çekimi sonrası raporumu aldım: Sağlıklıyım, koşabilirim.

Malzemelerini önceden kontrol et

Uzun mesafeli bir yarıştan önce üç konu çok önemlidir: uyku, beslenme ve malzeme. Malzemelerinizi önceden hazırlamazsanız, son gün mutlaka bir şeyler eksik çıkacaktır ve ufak tefek bir eksik bile sizi strese sokabilir. Dahası yarıştan önce beklenmedik bir şey olabilir, yedek malzemeye ihtiyaç duyabilirsiniz. Örneğin GPS saat kullanıyorsanız mutlaka önceden full şarj edin. Taytınız, tişörtünüz ve aksesuarlarınızın tam olduğundan emin olun.

Beslenme: su ve taze ürünler

Beslenme konusunda yarıştan hemen önce büyük değişikliklere gitmemek, normal rutininizden şaşmamak gerek. Ben de her zamanki gibi beslendim; ancak bu hafta, koşu öncesi vücudumu rahatlatacak bazı besinleri tüketmeye özen gösterdim.

Günlük yaşantımda taze ve doğal ürünleri tüketmeye çalışıyorum. Her hafta Pazartesi ve Perşembe 3 litre çiğ süt satın alıyorum ve bu sütü kaynatarak her gün kefir ve yoğurt yapıyorum. Evde yaptığınız kefir kadar sağlıklı bir içecek yoktur. Üstelik kefir ve yoğurt, sütü direkt tüketmenin yol açacağı ekstra yağlanma sorununu da ortadan kaldırıyor. Bu hafta birkaç kez kefir, greyfurt dilimleri, yulaf ve chia tohumunu karıştırarak hazırladığım doğal ve sağlıklı ara öğünümü tükettim.

Birkaç hafta önce bahsettiğim gibi pancar vücuda dayanıklılık veren bir sebze olduğu için pancar pişirdim ve her gün birkaç dilim pancar yiyerek bir bardak pancar suyu içtim.

Onun dışında bu hafta bolca salata, sebze et, hindi ve balık yedim. Diğer haftalara göre yaptığım tek değişiklik şu oldu: Bu hafta her aç hissettiğimde yemek yemeye çalıştım. Genelde çok fazla ara öğün yiyen biri değilim; ama bu hafta, depolarımı iyice doldurmak için karnım her acıktığında yedim. Tabii ki burada durmadan çikolata, beyaz ekmek, pizza tüketmekten bahsetmiyorum; ama normale göre biraz daha fazla karabuğday ekmek, biraz daha fazla tereyağı tükettim.

 

Ve en önemli madde: su. Yarış gününde vücudunuzun dehidre olmaması için yarıştan önceki günlerde bol bol su içmek çok önemli.

Yeterli uyku

Bazen geç saatte makale yazıyorum veya etkinlikler programı hazırlıyorum. Bu hafta disiplinli bir şekilde en geç 23.00’da yattım. Niyetim, bu güzel alışkanlığa bundan sonra devam edebilmek. Sabahları alarm kurmaksızın dinç uyandım.

Antrenman

Her ne kadar daha önce uzun mesafe koşusu yapmış olsam da 80 km.’nin heyecanını yaşadığımı söylemiştim. Bunun için kendimi tamamen koşuya odaklamış durumdayım. Koşuya son dört gün kala daha az spor yapmaya, bacaklarımı çok yormamaya dikkat ettim. Bisiklete binmek ve bir kereye mahsus olmak üzere 10-15 km koşmakla yetindim.

Motivasyon

Sadece heyecan, iyi bir koşu için yeterli değildir; çünkü beraberinde endişeyi de getirebilir. “Acaba yapabilir miyim, 80 km çok değil mi?” gibi düşüncelere kapılmamak için kendime küçük hedefler koyuyorum. Örneğin: 20 km’de bir muz yiyeceğim, 30 km’de üç incir yiyeceğim. Cumartesi günü için ilk hedefim 65 km’ye ulaşmak. 65 km’ye rahatlıkla uluşabilirsem geriye sadece 15 km kalacak ve 15 km çocuk oyuncağı. İşte bu tarz motivasyon ve olumlamalarla zihninizi de koşuya hazırlamalısınız. En sevdiğim söz: “Bacakların bir şekilde gider, önemli olan beynin.”

İşte benim koşuya hazırlanma taktiklerim bunlar. Merak edenler ve yarışımı takip etmek isteyenler, Instagram ve Twitter‘da takipte kalın. Söz veremiyorum; ama yarış boyunca birkaç paylaşım yapmaya çalışacağım. Canlı sonuçları da buradanInstagram ve Twitter‘ takip edebilirsiniz.

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale