X

İzlediklerimiz bizi nasıl etkiliyor: Dizi ve film deyip geçme, bilincin şekillendiriliyor

Cehennem Meleği, İntikam Yemini, Ufak Tefek Cinayetler, Hayalet Hikayeleri, Ripley’in Cinayetleri, Lanetli Gözyaşları, Şeytanın Kapısı, Cinnet, Savaşçı, Çukur, Düşman Kardeşler, Hakaret, Aşk ve Savaş, Kaybolma, Kötü Frank, Sahipsiz Çocuk…. ve böyle liste uzar gider… Ne mi bu bunlar? Herhangi bir gün televizyonunuzu açın ve orada yayınlanan film ve dizi isimlerine bakın; işte bu ve buna benzer isimlerle karşılaşacaksınız. Yayınlanan film ve dizilerin, sadece Türkiye için de söylemiyorum, tüm dünyada içeriği, şiddet, korku, entrika ya da dram içeriyor! Bunun vahametinin de hiç farkında olduğumuzu sanmıyorum. Senaristinden oyuncusuna, set ekibine kadar yüzlerce insanın emek ve enerji harcadığı bu yaratımların bilincimizi şekillendirdiğinin farkında olmalıyız.

Neden ısrarla eğlence anlayışımız bütün bu olumsuz unsurları içeriyor? İnsanlık olarak hasta olduğumuzun önemli bir göstergesi olabilir mi? Keyif ve eğlence için bu kadar olumsuzluğu izlemekten kan, ölüm, acı görmekten, korku ve gerilim hissetmekten hoşlanıyorsak dünyanın içinde olduğu durumun iyi bile olduğunu söylemek gerekir. Bu anlattıklarımın sonuçlarını çok somut ve acı bir örnekle aktarmak istiyorum:

Bir devlet okulunda öğretmen olan bir danışanım özellikle erkek çocuklarını ders anlatabilecek kadar bile disipline etmekle çok zorlandıklarından bahsediyordu. Durumu düzeltmek için yapabileceği çeşitli olasılıklar üzerinden konuşurken başta çok hevesli olduğunu ve tüm çocukların ailelerini ziyaret ettiğini ve özellikle çocuklara haftanın birkaç akşamı yayınlanan şiddet dolu içerikteki dizileri izlettirmemelerini ve bu tarz oyunlar oynatmamalarını söylediğini; ailelerin de nasıl olacak çok zor ama tamam yapacağız, dediklerini iletti. Maalesef çoğu aile bunu gerçekleştiremiyor ve çocuklar bu film ve dizileri izlemeye devam ediyorlardı, sonrasında kendisini sarsan bir olayı anlattı. Hepimizin de üzülerek izlediği Yeni Zelanda’da gerçekleşen silahlı saldırı sonrasında okulda 5. sınıf erkek öğrencilerinden birisi gelip eliyle silah tutar gibi yaparak “dıdıdıdıdıd ne güzel taradılar”  ve başka bir 7. sınıf öğrenicisi de “ben de bütün bu Hristiyanları tarayacağım” dediğinde hocası tabii ki de şok oluyor. Danışanımdan bunları dinlediğimde kalbim cız etti ama şaşırdım mı? Hayır. Bu genç beyinleri, pırıl pırıl ruhları doğdukları andan itibaren her türlü kirlettiğimiz bir dünyada bu sonuçları almak çok normal.

Dünyayı iyileştirmek daha iyi bir yer haline getirmek istiyorsak ağzımızdan çıkan her sözle, yaptığımız en ufak eylemle kendimizden başlamalıyız. Her şeyin bir yaratım olduğunun farkına varmalıyız. Bırakın bu korkunç yapımları izlemeyi, izlettirmeyin çocuklarınıza, dehşet sahnelerinin defalarca tekrarlandığı haberleri açmayın evde, hiçbir şey kaybetmezsiniz, onun yerine ailenizle arkadaşlarınızla olun, sohbet edin, dans edin, oyun oynayın çocuklarınızla, yürüyüşe çıkın doğada. İzlediğiniz programlar ilham veren, motive eden, bilgilendiren pozitif yayınlar olsun. Duymanız gereken önemli bir haber her zaman size ulaşacaktır. Bu yazdığım örneği bir arkadaşıma anlatıyordum, oyuncak olarak silah neden üretiliyor zaten dedi, bırakın bilgisayar oyunlarını erkek çocuklar için oyuncak silah kılıç gibi saldırı gerekçeleri oyuncak olarak satılıyor! Böyle şeylerin oyuncak olmaması gerekir. Silah bir ölüm aletidir ve bunun oyuncağı olamaz! Böyle bilgisayar oyunları olamaz. Masum olarak gördüğümüz oyuncakların bile derinlemesine baktığımızda etkilerinin önemini kavrayabiliriz. Yine bir örnek verecek olursak belki de gelmiş geçmiş en çok izlenen diziler arasında Dallas yayınlandığında çocuk ve genç olan 65-75 kuşağının yetişkin yaşlarında iş hayatında başarılı olma isteklerinde, hırslarında, materyalist bir toplum oluşmasında acaba ne kadar ektisi oldu, bilinçleri ne kadar etkilendi diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bu sadece filmler ya da oyunlar için geçerli değil. Yaratımın gücü ile onurlandırılmış insanlık olarak yarattığımız her şeye, her söze dikkat etmek zorundayız. Bu şarkı sözlerinden, ağzımızdan çıkan her söze, dizi, film, kitap, resim, şiire ve hatta yaratığımız her teknolojik ürüne kadar bize ne kattığına bakmalı, bizi olumlu yönde etkileyecek yaratımlar yapmalıyız.  Bu gerçeğe uyanan insanlar her gün artmakla beraber eğer dünya üzerinden insanlığın geleceğini değiştireceksek bu bilincin çoğunluğa ulaşması, kitlelere yayılması şarttır. Aydınlık, pırıl pırıl yaratımlar yapmamız niyetiyle …

Sevgiyle kalın…

Zekiye Olgaçay: “Ruhsal Rönesans” kitabının yazarıdır. Babasının büyükelçi olması nedeni ile çocukluğunu Brezilya, Mısır, Kuwait, Çekoslovakya, İngiltere gibi dünyanın birçok farklı ülkesinde, 5 farklı kıtada geçirdi. Lise yıllarından itibaren İstanbul’da yaşamaya başladı ve iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra pazarlama ve iletişim sektöründe on beş yıllık profesyonel iş hayatı süresince birçok farklı şirkette yöneticilik pozisyonlarında çalıştı. Kalbini ve iç sesini dinleyerek 2000 yılında başladığı dönüşüm yolculuğunda öncelikle kişisel gelişim alanında dünyanın değişik yerlerinden çeşitli eğitmenlerin Türkiye'deki organizasyonlarını gerçekleştirdi. Bu süreçte, dönüşüm alanında dünyanın önde gelen eğitmenleri ile birebir çalışma fırsatı oldu, birçok eğitim aldı, seminerlerine katıldı. Kendini keşfetme yolculuğunda yaşam amacının; “başka insanların hayatlarına olumlu yönde katkıda bulunmak ve bu dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek” olduğunu keşfederek yeni hayatının her adımını buna göre yaratmaktadır. Dönüşümsel yaşam koçu, regresyon terapisti ve şamanik çalışmalarla, kendi bireysel deneyimlerini katıldığı çalışmaların öğretileri ile birleştirerek seansları ve seminerleri ile kişilerin hayatlarını dönüştürmeleri için rehberlik ederken kendi yolculuğuna ve gelişimine devam etmektedir.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale