X

İyileşme öyküleri: Kitapları seven kız

“Bir zamanlar kitapları çok seven bir kız vardı. Kapalı bir kitabı andıran, üzgün bir oğlana âşıktı. Ve aradığı şeyi onda bulamayınca, oturup kendi kitabını yazdı…”

Not almayı bırakıp pencereden dışarıya bakıyorum. Beyoğlu aşağıda tanıdık, kalabalık, karmaşık, gri bir deniz gibi uzanıyor ve ben her şeye rağmen onu sevdiğimi, sonsuza dek de seveceğimi düşünüyorum.

Bir çatı katında, çok sevdiğim bir restoranın pencere kenarındaki masasındayım. Yemeğimin gelmesini beklerken masanın üzerine eğilip defterime küçük masallar yazıyorum. Restoranda benden başka kimse yok, gökyüzünde güvercin grisi bulutlar toplanıyor ve ben bir an için kendimi dünyanın tepesindeymişim gibi hissediyorum.

Yanımda bir de kitap var. Az önce, Tünel’deki en sevdiğim kitapçıdan aldım onu. Sylvia Plath’ın çocuk kitabı. Adı Kiraz Hanım’ın Mutfağı. Arada sırada onu karıştırıyor, kendi kendime gülümsüyorum. Derken bir anda önüme bir tabak yemek konuyor. Kalemimi elimden bırakıyorum ve kitabımı açıp okurken, yemeğimi yemeye koyuluyorum.

Bugün kendimi dışarı çıkardım. Tek başına dolaşmanın güzelliklerini saymakla bitiremem. Bir sergi gezdim, sinemaya gittim, kitapçılarda oyalandım ve şimdi de kendime nefis bir yemek ısmarladım. Tek başımayken kendimi hiç yalnız hissetmiyorum. Yanımda güzel bir kitap varsa, kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmiyorum…

Çocukluğumdan beri en iyi arkadaşım kitaplar oldu daima. En iyi arkadaşım, sevgilim, kılavuzum, öğretmenim… Onları her şeyden çok sevdim. Ve onların da beni sevdiğini hissettim, hem de olabilecek en tuhaf şekillerde. Bütün bunların sonunda, benim de kitaplar yazan birine dönüşmem kaçınılmazdı belki de.

Kitaplara âşık olmak biraz da yalnızlığa âşık olmak demektir bana göre. İnsan bir kez kendi yalnızlığına âşık olduğunda da, sonsuza dek kurtulmuş olur başkalarının varlığına bağımlı olmaktan.

Tabii, başkalarını dışlamaktan ve kendi kabuğunda yaşamaktan söz etmiyorum burada. Sadece, kendi kendine yetebilmenin, yani çatı katında bir restoranda tek başına oturup Sylvia Plath’ın çocuk kitabını okurken çılgıncasına mutlu olabilmenin harika bir şey olduğunu söylemeye çalışıyorum. Arada sırada ya da sık sık, kitapların bizi dışarıya çıkarıp gezdirmesine izin vermeliyiz bence.
Bir zamanlar kitapları çok seven küçük bir kızdım ben. Hikâyelerden, şiirlerden, romanlardan, masallardan ördüğüm bir kozanın içinde yaşardım. Kozamın içinde mutluydum, ancak yine de dış dünyayı merak ediyordum. Derken, günün birinde, kapalı bir kitabı andıran, üzgün bir oğlana âşık oldum.

Okumak için yanıp tutuştuğum bir kitaptı aşk. Beni kozamdan çıkarabilecek tek şeydi o zamanlar. Onu sadece romanlardan biliyordum ve aşkım derinleştikçe, yavaş yavaş, kendimi bir roman kahramanı gibi görmeye başlıyordum. Hayat romanlardakine benzedikçe güzelleşiyor, anlam kazanıyordu. En sevdiğim kitabın içinde yaşıyordum. Ve o aşkın masallardaki gibi bir mutlu sonu olmayacağını henüz bilmiyordum.

Sonunda, kapalı bir kitabı andıran, o üzgün oğlanda aradığımı bulamayınca, kendi kitabımın kahramanı olmaya karar verdim ben de. Ve kendi kitaplarıma mutlu sonlar yazarken, gerçekten de mutlu olduğumun farkına vardım birdenbire. Kitaplara âşıktım ben. Yazmaya âşıktım. Ne olursa olsun, bunu elimden alamazdı hiç kimse.

Aniden bastıran yağmurla birlikte, altımda uzanan Beyoğlu birden tenhalaşıyor. Herkes bir yerlere sığınmış, yağmurun dinmesini bekliyor. Bense hem yemeğimi hem de kitabımı bitirmiş durumdayım ve kendime bir Türk kahvesi ısmarlamak için elimi kaldırıyorum. Cama yağmur damlaları vuruyor, restoranda Bob Dylan çalıyor… Ve kahvemi içerken, masalıma devam etmek için bir kez daha defterimi açıyorum.

O kız yeniden âşık oldu elbette. Kaçınılmaz bir biçimde… Üstelik mutlu bir aşk, şimdiki. Tabii, bunun bir son olup olmadığını bilmiyor ama bir kez daha bir roman kahramanı gibi hissediyor kendini.

Ancak şimdi bu yağmurlu Beyoğlu gününde tek başına ve bir çocuk kitabıyla yaşadığı bu romantik buluşmanın tadını çıkarıyor. Böyle mutlu günler varken, mutlu sonları kim umursar ki?

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Kırılgan şeyler

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale