X

İyileşme öyküleri: Denizaslanları

Yıllar önce bir gün rüyamda kendimi tuhaf bir yerde görmüştüm. Denize kıyısı olan, ıssız, sessiz bir yerdi burası. Bir süre sokaklarda bir hayalet gibi gezindikten sonra kendimi denize bakan kayalıklara giden bir patikada bulmuştum. Patikanın başında durup baktığımda, kayalıklarda birtakım gölgeler olduğunu fark etmiştim sonra.

Dikkatle, biraz da korku içinde yürümüştüm o patikayı. Güneş solgundu, ısıtmıyordu ama ışığı denizi çok sevdiğim bir altın tonuna boyuyordu. Hava çok güzeldi, sanki yoktu. Ve ben kayalıklara yaklaştıkça, her nasılsa, belki de hayatımda ilk kez kendimi evimde hissetmeye başlamıştım.

Nihayet gölgelerin yanına vardığımda ise onların kayalıklara oturmuş bir grup insan olduğunu keşfetmiştim. Kırmızı saçlı, yeşil saçlı, kot ceketlerini çengelli iğneler ve rozetlerle süslemiş, sessizce denizi izleyen yirmi ya da otuz kişi…

Orada durup onları izlerken içimin sevgiyle dolduğunu hissetmiştim. Sonra tüylerimi diken diken eden bir şeyin farkına varmıştım. Nasıl ve ne şekilde bunu bildiğimi bilmiyordum ama onlar insan değillerdi. Onlar insan kılığına girmiş denizaslanlarıydı.

Tuhaf bir ses çıkarmış olmalıydım ki o anda hepsi birer birer dönüp bana bakmıştı. Gözlerinde daha önce kendi ailemde bile görmediğim saf bir sevgi vardı. Koşulsuz sevgiydi bu, onlar beni olduğum gibi görüyordu. Ve o anda anlıyordum: Onlar benim gerçek ailemdi ve ben de onlardan biriydim. Ben insan kılığında bir denizaslanıydım. Ben daima insan kılığında bir denizaslanı olmuştum.

Yanlarına giderken gülümsemiştim. Hayatımda kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim. Nihayet, nihayet, ait olduğum yerdeydim. Onların arasına, kayalıklara oturduğumda sevgiyle sarınıp sarmalandığımı hissetmiştim.

Sonra denizi seyretmeye devam etmiştik birlikte, hiç konuşmadan, solgun gün ışığında birbirimize gülümseyerek. Ve ben, hayatım boyunca yaşadığım o hiçbir yere ait hissedememe duygusunun kaynağını en sonunda bulduğum için çok sevinçliydim.
Evet, bu duyguyu açıklayabiliyordum en sonunda. Hayatım boyunca kendimi hiçbir yere ait hissedememiştim, çünkü ben denize aittim. Denize, bu insanların yanına. Sonunda bulmuştum onları, işte. Sonunda buradaydım. Ve bir daha evime dönmeyecektim asla.

Uyandığımda yüzüm gözyaşlarından ıslaktı. Uykumda mutluluktan ağlamış olmalıydım. Kendime gelmek için birkaç dakika bekledim, sonra duygularımı bir kenara bırakıp rüyamın anlamı hakkında düşünmeye başladım.

Bazen rüyalarımızın hiçbir anlamı yoktur. Freud bile itiraf ediyor bunu. Ama bazen de konuşurlar bizimle. Bize bizim için neyin önemli olduğunu gösterirler. İşte o zaman, kulak vermemiz gerekir onlara.

Bu rüya konuşuyordu benimle. Bana ailemi bulmamı söylüyordu. Kendime bir aile kurmamı. Kendi, seçilmiş ailemi… Bunu açık seçik bir biçimde anlayabiliyordum. Sadece bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum, çünkü ben anne, baba ve çocuktan oluşan bir aile istemiyordum.

Yapayalnız hissediyorum kendimi o yıllarda. Sonsuza dek de yapayalnız olacağımı düşünüyordum. Sevilmediğim ve sevmediğim bir kalabalığın içinde, yapayalnız. Ama öyle olmadı. Sonsuza dek yalnız kalmadım. Yavaş yavaş, o kalabalıktan kurtuldum ve sessiz, ıssız bir patikada tek başıma yürümeye koyuldum. Sonunda da bu patikaya âşık oldum.

Ben kendi yalnızlığım içinde kendimle mutluyken tanıştım onlarla. Nihayet kendimi tamamlanmış bir insan olarak hissettiğimde çıktılar karşıma. Onlar da benim gibi yarı insan yarı denizaslanıydı, buraya ait değillerdi kısacası. Birbirimizi bulduğumuzda ise gözlerimiz yıldızlar gibi parıldadı. Hiçbir zaman kalabalık olmayacaktık ama birbirimize sahip çıkacaktık daima. Öyle de oldu, hiç ayrılmadık o günden sonra.

Biliyorum, denizin şarkısını kalbimin derinliklerinde duymaya devam edeceğim hayatım boyunca. Ama en azından, artık bu şarkıyı duyan tek kişi olmadığımı biliyorum. Benim gibi başkaları da var.

Bizler birbirimizin hem annesi hem de çocuğu olduk zamanla. Ve onlar varken korkmama gerek yok, çünkü biliyorum: Hayatın karşıma çıkaracağı her türlü zorluğun üstesinden gelebilirim aslında.

İlginizi çekebilir: İyileşme öyküleri: Kaktüs çiçekleri

Zeynep Alpaslan: Zeynep Alpaslan 1983’te İstanbul’da doğdu. Hem çocuklar hem yetişkinler için öykü, roman, şiir ve karikatür alanında eserler verdi. Tokyo (2018) isimli ilk çocuk romanı KYÖV Çocuk Edebiyatı ödülünü kazandı. Plüton Sakinleri isimli müzik grubu için şarkı sözleri yazdı. Resimleriyle karma sergilere katıldı. Zeynep kedileri Pogo ve Yoko ile birlikte İstanbul’da yaşıyor, boş zamanlarında resim yapıyor ve kendi çizgi romanlarını yazıp çiziyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale