X

“İyi ki”lerin pişmanlıklardan fazla olması için: Hayatı yakalama sanatı

İçinden geçtiğimiz şu şaşırtıcı günlerde eminim hepimiz sahip olduğumuz pek çok şeyin farkına vardık. Pek çoğumuz bu zorlu süreçte kendince alması gereken mesajları aldı, almaya da devam ediyordur eminim. Ben peki bu sürede heybeme neler doldurdum?

Kendim için unuttuğum pek çok şeyi yeniden hatırladım. Kendi kendime yetebildiğimi unutmuştum mesela ya da en iyi arkadaşımın yine kendim olduğunu. Yapmak istediğim ama sürekli türlü bahanelerle ötelediğim çok fazla konuyu yeniden gündemime aldım böylece. Bu arada, ben hala işe gidip gelen grubun içindeyim, yani gün boyu evde izolasyonda değilim ancak, geçirdiğimiz bu süreç öyle çok “içine dön” mesajı verdi ki daha fazla kayıtsız kalamazdım. Kendi iç izolasyonum için zihnimde dönüp dolaşan sesleri susturmayı başarmam gerekti, fark ettim.

Uplifers yazılarımı takip edenler bilirler, kozadan kelebeğe dönüşme sürecimle başladım yazmaya. Yazdıkça çoğaldım, yazdıkça kendime iyi geldim, yazdıkça kendimle sosyalleştim. Ama son dönemde yaşadıklarım, hayatın bana getirdiği garip çıkmazlar, içimdeki karamsar tarafın yeniden dile gelmesine, içimde ete kemiğe bürünmesine sebebiyet vermeye başladı. Geçen ayki yazımda da yalnızlık kelimesinin hayatımın ortasına bir bomba gibi düşmesine sebep olduğunu anlatmıştım.

Oysa, şimdi geçirdiğim zamana bakıyorum da tüm yaşadığım gelgitler kendi dengemi bulmam için birer vesileymiş. Teşekkürler kendim! Yine sana gelen bu mesajı doğru okumayı başardın!

O zaman, kozadan kelebeğe dönüşme yolculuğunda bana eşlik eden sizlerle, hangi çıkmaz sokaklarımı güneşe çıkan yollara dönüştürdüğümü anlatmak, içimdeki tomurcukların nasıl da renkli çiçeklere dönüştüğüne şahitlik etmeniz için heybemdekileri paylaşmak isterim.

Ben en çok kendimi unutmuşum dedim ya hani… Gücümü, sabrımı, hayatın getirdiği her şeyin daha iyi versiyonumuza evrilmemize sebebiyet verdiğini unutmuşum. Oysa ki benim kozadan çıkarken yaşadığım tüm sancılarıma ne olmuştu? Unutmuşum… Ama güzel olan, bu süreç bana yeniden hatırlattı, ben de yeniden yüzümü güneşime döndüm. İçimde ektiğim tomurcuklarımı, birer birer çiçek vermesi için yeniden umutla, neşe ile, kendime olan inancımla suladım. Hayattaki en büyük korkumla yüzleştim: Ölümle. Sahi, insan ölümden neden korkar, neden bu hayatı bırakıp gitmek istemez diye düşündüm… 

Hayat terazimizde yaptıklarımız ile yapmadıklarımızı tartmak gerek. Yapmadıklarımız ağırsa hayat terazimizde elimizde pişmanlık kalır, yaptıklarımız fazla ise de mutlu geçen bir ömür. İşte yaptıklarımızın daha ağır bastığı bir teraziye sahip isek hayatımızın muhasebesinde, o zaman bırakıp gitmekten de korkmaz insan. “Doya doya yaşadım” der. “Bana emanet edilmiş bu bedene güzel baktım, hayata gelmiş olmanın yeterince ve tek başına mucize olduğu bu dünyanın hakkını verdim, bana bahşedilmiş bu ömrü her günü bir hediye olarak kabul ettim ve öyle yaşadım” der.

İşte ben de tam olarak bu nedenle, hayat yolculuğumda heybeme dolduklarıma bakarken, “pişmanlık” kelimesinin olmaması gerektiğini kavradım bu dönemde. Pişman olmamak, hayat terazimde yaptıklarımın daha fazla olması için yapacaklarımı düşündüm.

Geçmişin benim hatalarımdan ders almam için bir okul olduğunu, geleceğin ise sadece düşünerek beni yorduğunu anladım. Öyle ya, hayat planlar yaparken yaşadıklarımız değil miydi? Ben neden o zaman bir kolumdan geçmişin, diğerinden ise geleceğin çekiştirmesine izin verecektim ki? Ben, yüzümü geleceğe dönüp sürekli ufuk çizgisine bakarsam, bugünün güzelliklerini nasıl görecektim?

Fark ettim! Yanlışımı bu sefer biraz daha sert bir tokatla yüzüme çarpmıştı hayat… “Sen planlamaya devam et, neler kaçıyor?” demişti. Balkonumdaki güzelim çiçeğin en umutsuz anımda “artık açmayacak” dediğimde nasıl da açtığını çok sonradan fark etmiştim mesela. Ya da yaşadığım kaygının beni nasıl da kendimden uzaklaştırdığını… 

Hatırladım! Hayatın her gününün herkes için mucize olduğunu, en önemli günümüzün “bugün” olduğunu, her günün bir şölen havasında geçmesinin bizim, sadece bizim elimizde olduğunu hatırladım!

İçimize çektiğimiz nefesin huzur olması yine bizim elimizde. Her günün bir karnaval havasında geçmesi de… Hayat yolculuğumda karşıma çıkan her virajda iklim her zaman mükemmel olmayabilir, ama bunu çiçeklendirmek de, renklendirmek de benim elimde. Bizim elimizde!

Öyle ya kozadan çıkan o kelebek ben, artık kanatlandı, yeniden tırtıl olamaz. Hayat terazisinde, pişmanlıklar yerine “iyi ki”lerin ağır basması için, bu izolasyonu hayata daha da sıkı tutunarak kişisel bir avantaja dönüştürmek için yenilenme zamanı olarak görüyorum. Heybeme bu mesajı atıp, yoluma heyecanla devam ediyorum.

Sahi sen heybeni ne ile dolduracaksın?
Terazinizde “iyi ki”lerinizin pişmanlıklarınıza ağır bastığı bir hayatınız olması dileğimle…

İlginizi çekebilir: “Şanssızım” diyenler gerçekten şanssız mıdır: Olumsuz düşünce kalıplarını kırmak

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale