X

İsveçlilerin lagom felsefesiyle tanıştınız mı: Lagom felsefesiyle yaşam için 6 öneri

Geçtiğimiz hafta İsveç’teydim ve oradan buraya cebimde bir kelimeyle geldim: Lagom. “Lagom” kelimesi İsveç’in temel taşı diyebilirim; anlamı “ne çok az, ne çok fazla”, “olması gerektiği kadar”. Bugünlerde hepimizin sıkça rast geldiği ve kulağımıza çalınan sadelik akımı buralara gelmeden İskandinav sahillerini vuralı çok seneler olmuş. Lagom’u, dengeli bir yaşam sürme felsefesi olarak da tanımlayabiliriz: Kendini sevdiğin şeylerden mahrum bırakmadan ihtiyacından fazlasını tüketme. Instagram’ımda 10 günlük yeni bir #denizlechallenge başlattım, bu seferki challenge’ım “lagom” felsefesi üzerine olacak.

Aslında biz de Türkçe’de de “azı karar” deriz, ama böyle söylememize rağmen içini pek dolduramayız. Evlerimiz kullanmadığımız eşyalarla dolu, kıtlık çıkacakmışçasına her şeyi yedekliyoruz, yapılacaklar listemiz bile o kadar dolu ki ne kendimize, ne de sevdiklerimize istediğimiz kadar zaman ayırabiliyoruz. Peki, lagom felsefesi neler içeriyor?

Yapılacaklar listenizi gerçekçi hazırlayın

Lagom, “ne az, ne çok” anlamına geliyor, o yüzden yapılacaklar listenizi bu felsefeyle gözden geçirin. Yapabileceğinizden daha fazlasını listenize ekleyerek, sürekli listeden yapamadıklarınızı düşünerek kendinizi suçlayıp, üzerinizde baskı yaratmayın. 

Mola verin

İsveççede herhalde ilk tanıştığım kelime “fika” idi. Fika, kahve molası olarak adlandırılabilir. Günün her saatinde yapılabilir. Fika yapmak o kadar yaygın bir durum ki, işyerlerinde bile belirlenmiş fika saatleri mevcut. Bu konuda yapılan bir araştırmada (1) iş yerinde verilen sabah molalarından sonra çalışanların daha enerjik, konsantre ve daha motive olmuş hissedebildiklerini ve baş ağrısı ve bel ağrıları gibi rahatsızlıkları yaşama olasılıklarının daha düşük olduğu ortaya çıktı.

Bunun için çalışırken pomodoro tekniğini kullanabilirsiniz. Bu çalışma tekniği, Francesco Cirillo tarafından bulunmuş. Neden ismi Pomodoro? Pomodoro İtalyanca domates anlamına geliyor, bu yöntemde süre tutarak çalışıldığı için mutfak zamanlayıcılarının domates olan şekline atıfta bulunuyor. Özellikle dikkatiniz sürekli dağılıyorsa ve mola vermeyi unutuyorsanız bu yöntemi deneyebilirsiniz. Bu yöntemi evinizi toplarken de kullanabilirsiniz, rapor hazırlarken de. Pomodoro yöntemi nasıl işliyor? 

  • İlk önce sadece yapmak istediğiniz görevi belirliyorsunuz.
  • Dikkat dağıtıcıları ortadan kaldırarak sadece o görev için 25 dakika çalışıyorsunuz.
  • Sonra 5 dakika mola veriyorsunuz.
  • Bu şekilde 4 set çalıştıktan sonra 15-30 dakikalık daha uzun bir mola verebilirsiniz. 

Bu sayede, dikkat dağıtıcılar olmadan daha verimli bir şekilde çalışıyorsunuz. Pomodoro tekniğinin kilit noktası, 25 dakikalık bölümlerde sadece çalışmak, molalarda ise gerçekten mola vermek. 25 dakika boyunca telefonunuz dahil hiçbir şeyle ilgilenmemeniz ve seansı bölmemeniz gerekiyor.

Ayrıca bu yöntem sayesinde işlerinizin alacağı zamanı tahmin etmedeki yeteneklerinizi ölçebilirsiniz. Bu konuda gerçekçi misiniz, yoksa size gerekli zamandan daha az bir zaman harcayacağınızı mı sanıyorsunuz? Bu yöntemi kullandıkça, zaman yönetiminde gitgide geliştiğinizi görebilirsiniz. 

Kapsül bir gardırop oluşturun 

Geçenlerde okuduğum Türkiye İsraf Raporu’nda ilginç bir bilgiye denk geldim. Araştırmada, *özellikle giyim kategorisinde ihtiyaç dışı tüketimin çok yüksek olduğu belirlenmiş; her 10 kişiden 6’sının ihtiyacı dışında ürün satın aldığı ve dolabında çok az giyilen giysiler olduğu ortaya çıkmış. Lagom felsefesine göre, kıyafetlerinizde sadeleşin ve minimalist ve pratik bir kapsül gardırop oluşturun. Böylece her gün yaşadığınız “Ne giyeceğim?” stresiniz azalacak. Uzun süredir kullanmadığınız ama ayrılamadığınız bir eşya için kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

  • Bana neşe veriyor mu?
  • Bunu ne kadar sık kullanıyorum?
  • En son ne zaman kullandım?
  • Bir daha ne zaman kullanırım?
  • Benim için ne kadar gerekli?
  • İhtiyacım olduğunda, kolayca yeniden bir yerden bulabilir miyim? Bir arkadaşımdan ödünç alabilir miyim?

Dinlemeyi öğrenin

İsveç’e gidip gelmeye başladığımdan beri bana en çok sorulan soru “İsveçliler çok soğuk ama değil mi?” Bundan 5-6 sene önce ilk defa gittiğimde ben de hava ile orantılı olarak öyle olduklarını düşünüyordum ancak orada zaman geçirmeye devam ettikçe, benim de bakış açım değişti, ben de zamanla değiştim. Fark ettiğim en önemli fark, dinlemeyi önemsemeleri ve bizdeki gibi birbirlerinin lafını olur olmaz kesmemeleri. Birileriyle aynı masada oturup sohbet ettiğimde, gerçekten benimle ilgilenip neler yaptığım ve yaşamımla ilgili derin sorular sorup cevaplarını büyük bir dikkatle dinliyorlar. Kuzeye gidip geldikçe bizlerin samimi ve sıcak görünmemize rağmen, bazen sohbetlerimizde tek ilgilendiğimizin kendimiz olduğunu ve tek derdimizin kendimizi anlatmak olduğunu fark ettim. Böylece sohbetlerde, en çok yer kaplayan ve en geveze kişiye değil, herkese daha eşit pay düşüyor.

Sevdiğiniz kişilerle birlikte kaliteli vakit geçirmeye çalışın

Kime “Nasılsın?” diye sorsam, çoğumuz “Ne yapalım? Koşturuyoruz” diye cevap veriyoruz, ama koştururken ruhumuz geride kalıyor ve onunla ilgilenemiyoruz. Kendimizle ilgilenmediğimiz gibi sevdiklerimizle de istediğimiz kadar zaman geçiremiyoruz. İsveç’te zaman geçirdikçe, bir arkadaşıma misafirliğe gittikçe dikkatimi çeken en büyük fark, genelde yemeğin hazır olmaması ve beraber mutfakta zaman geçirerek yavaş yavaş sohbet esnasında hazırlanması. İlk başta, özellikle yemeğe çok aç gittiysem, anlamakta zorlansam da bu durumdan çok keyif almaya başladım. Genelde arkadaşlarımız geldiğinde o kadar her şey yerli yerinde olsun, çeşit çeşit yiyecek olsun, sofra kurulu olsun, olsun da olsun diye listemiz o kadar uzuyor ki, arkadaşlarımız bize geldiğinde zaten bitap düşmüş oluyoruz. Ama maksat beraber olmak, sohbet etmekse, mutfakta hep beraber bir şeyler yaparken başlayan sohbetin sonradan yemek masasında devam etmesinde ne sakınca olabilir ki?

Sürdürebilir bir anlayışla hareket edin

Gıda atıklarınızı azaltın, daha tasarruflu enerji kullanımı için evinizde ne gibi değişiklikler yapabilirsiniz, bunu düşünün. Sizce, İstanbul’da kişi başına günde ortalama kaç kilo çöp çıkıyor?

1,3 kg x 4 kişilik bir aile = Günde 5,2 kg çöp üretimi demek. (3)

İsveç markası Ikea’nın, daha sürdürülebilir ve daha çevre dostu bir şekilde nasıl yaşayacağını göstermek için Live Lagom adlı bir projesi dahi var. Bu konuda neler yapabilirsiniz?

  • Yemeklerinizi planlamak
  • Yiyecekleri doğru şekilde saklamak
  • Su ısıtıcısında doğru miktarda suyu kaynatmak
  • Işıkları söndürmek
  • Bir hafta boyunca kendinizi ve ailenizi gözlemleyerek hangi çöpleri azaltabileceğinizi düşünmek
  • Matara ve mug kullanmak
  • Paketli sebze ve meyvelerden almamak için semt pazarlarından alışveriş yapmak
  • Şarj edilebilir pil almak
  • Uzun ömürlü lambalardan edinmek
  • Maydanoz gibi kolay ekilen bitkilerden evinin bir köşesi ya da balkonunda ufak bir bahçe yapmak
  • Streç film yerine balmumundan yapılan ambalaj kağıtları kullanmak
  • Bulaşık makinesi tam dolduğunda çalıştırmak
  • Temiz içerikli bulaşık ve çamaşır deterjanı, sabun, şampuan gibi kozmetik ürünleri yapmak

Lagom gerçekten İsveç’te bu kadar önemli mi? Cevabı evet. Geçen yaz İsveç’e bir başka seyahatimde bana yaptığımız bir programla ilgili bir soru sormuşlardı, ben de “ne çok fazla, ne de çok az” diye cevap vermiştim, bir anda herkes “O, tamam sen İsveçli oldun artık” dedi. Eğer katılmak isterseniz, bu ayki #denizlechallenge için de lagom temalı önerilerimle geldim. Story’imden her gün günün challenge’ını ve onunla ilgili tüyolarımı vereceğim. Güncel paylaşımlarım ve yeni günlük bilgiler için Instagram hesabıma  bakabilirsiniz.

Referanslar:
Give Me a Better Break: Choosing Workday Break Activities to Maximize Resource Recovery, Journal of Applied Psychology 2015(2):16859-16859 · August 2015, Emily Hunter, Cindy Wu
2018 Türkıye İsraf Raporu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
Belediye Aile İstatistikleri, 2016, Türkiye İstatistik Kurumu

İlginizi çekebilir: Takdir listesi zamanı: Kendinizi yeterince takdir ediyor musunuz?

Deniz Alayat: Ben Deniz, Bütünsel Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Koçu’yum. 2016 yılının sonuna doğru bir anda kendimi çok halsiz hissetmeye başladım. Bir hafta önce günde 30 bin adım yürürken, o kadın gitti, sanki 50 yıldır günde 3 paket sigara içiyormuşum gibi nefessiz kalmaya, kısacık mesafeleri dahi yürüyemeye başladım. Bedenimde böylesine ani bir değişiklik olunca sebebini araştırmaya başladım ve kanser olduğumu öğrendim. Bedenim defalarca bana stresimi azaltmam, durmam, sakinleşmem, kendime şefkatli davranmam gerektiğiyle ilgili sinyaller göstermişti ama ucundan kıyısından üstüme alınmamıştım. Sonunda, lösemiyle büyük bir uyanış yaşadım. Bedenimi tanımam, onun en yakın arkadaşı, kardeşi olmam gerektiğini anladım. Yaşadığım bu tecrübe, bende sağlıkla ilgili daha fazla bilgi edinme isteğini uyandırdı. İlik naklim sonrasında, tedavi görürken, merkezi New York'ta bulunan Institute for Integrative Nutrition okuluna başvurdum ve oradan mezun oldum. 2018’de Miami’de IIN Summit’ine katılarak Deepak Chopra gibi alanında başarılı isimlerden eğitim aldım. Ruh-zihin-beden ilişkisi ve sağlıklı yaşam alanında çalışıyorum. Duygularımız, düşüncelerimiz, bizi oluşturan inançlarımız, duygusal esnekliğimiz, strese karşı bedenimizin verdiği cevaplar ve sağlıklı bedene yolculukta beslenme alışkanlıklarımız keyifle çalıştığım alanlar. Mail adresim: deniz@denizalayat.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale