X

Dünyanın öbür ucuna yolculuk: Işınla beni Scotty!

Sizin de dünyanın bir ucuna ışınlanmak istediğiniz zamanlar olmadı mı? Benim çok oldu. Yeri geldi bıktım, yoruldum. Yeri geldi aldatıldım, insanlardan soğudum. Yeri geldi kısır döngülerden sıkılıp bambaşka enerjiler aradım. İşte bu zamanlarda aklımdan hep şu cümle geçmişti; ışınla beni Scotty, hem de dünyanın bir ucuna!

Varımı yoğumu depoya yerleştirip, iki bavul ile İzmir’e ailemin yanına geçtiğimde, Güney Amerika’ya gideceğimi, hatta seyahatime dünyanın bir ucundan başlayacağımı biliyordum. Kaç ay süreceği belli olmayan bir seyahat kapımdayken, içim kıpır kıpır İzmir sokaklarını arşınladım eski günlerin anısına.

Dünya’nın sonuna yolculuk

Jules Verne’nin diyarına gitmeden önce, daha çocukken okuduğum Dünyanın Ucundaki Fener romanını tekrar elime aldım. En büyük hayalim o feneri görmekti artık.

Buenos Aires’in sıcak ikliminden, parklarla dolu şehir yaşamından bir kaç günlüğüne geçip Ushuaia’ya vardım. Kapı komşusu Antarktika’dan esen soğuk rüzgarla birlikte kar ve tipi ilk gün beni hostelde mahsur bırakmıştı ama kimin umurunda? Artık dünyanın bir ucundaydım.

Ushuaia, Arjantin’in en güneyindeki liman şehri. Yerli Yamana dilinde “batıya doğru sokulan koy” anlamına geliyor. Bu bölgenin yerlileri Yamana halkı, yaz kış demeden doğayla tam bir uyum içinde yaşadılar asırlarca. Buranın az kuzeyinde, zenginlik hayali ve açlıkla gözü dönmüş Magellan filosu, o zamanlar henüz adı bile olmayan Magellan Boğazı’nda, kıyıya yakın geçtikleri yerlerde yanan tek tek ateşler gördüler. Yamana kamp ateşleriydi bunlar. Ferdinand Magellan, bu ateşlere istinaden Avrupalılar’ın ilk kez gördüğü bu topraklara “Tierra Del Fuego”, yani “Ateş Toprakları” adını verdi. İsmin uğursuzluğu değil, beyaz adamın her şeyi yok eden acımasızlığı Yamana halkının sonunu getirdi. Batı’dan gelen salgın hastalıklar ve habitat kaybına direnemeyen Yamana halkı, 10 bin yıllık arkeolojik kayıtları bulunan bu topraklardan 19.yy’ın sonu itibarıyla ne yazık ki tamamen silindiler.

Günümüzde Antarktika araştırmaları için önemli bir liman olan bu bölge, zamanında Arjantin ile Şili arasındaki toprak kavgalarının başlıca çekişme konusu olmuş. Ushuia’da Şili tarafına namlusunu uzatmış toplar, şimdi turistlerin fotoğraf malzemesi. Neyse ki günümüzde sınırlar belli ve herkes kendi turizmini yapıyor. Yalnız bu çekişme içten içe tüm Patagonya bölgesinde hakim.

Karanlıktan aydınlığa

Türkiye’de insanı karanlığa mahkum eden saat uygulamasına inat, burada neredeyse hiç gece görmedim. Sabah 5’te doğup, gece 11’de batan güneş, yıllardır gün ışığına hasret bedenim ve ruhuma sevinçten çığlıklar attırıyordu adeta. Gün benim günümdü. İlk işim Beagle Kanalı’nı turlamak oldu.

Ushuaia, doğasını bir kartpostal edasında sunarken, dünya tarihinde de birçok ilki barındırıyor. Yıl 1831. İngiliz kralı, genç ama yetenekli bir kaptan olan Robert FitzRoy’u Ateş Toprakları’nı haritalandırmak ve bölgede bilimsel araştırmalar yapmak için görevlendiriyor. HMS Beagle adındaki araştırma gemisine 22 yaşındaki Charles Darwin de bilim subayı olarak katılıyor. Henüz tanınmayan bir bölgeye gidildiği için amaç hem hayvan hem de bitki çeşitliliğinin incelenmesi. 2 yıl süreceği öngörülen bu keşif seyahati tam 5 yıl sürüyor. “Beagle Kanalı” ismini işte bu geminin adından alıyor.

Beagle gemisi ile Kaptan FitzRoy kıyı boyunca gezerek haritalamayı yaparken, Darwin de bir çok yerde karaya çıkarak bitki ve hayvanları inceliyor. Yaşamın kaynağı ve doğasına ilişkin algımızı ilelebet değiştirecek olan ‘evrim teorisi’nin temellerini, Beagle’in ‘Ateş Toprakları’ndan geçerek Pasifik’e açılması ve sonunda Galapagos Adaları’na ulaşmasına borçluyuz. Bugün bu kanaldan geçerken, bize evrim teorisini sunduğu için Darwin’i ve buna vesile olan gemiye kaptanlık eden FitzRoy’u saygıyla anıyorum.

Gelelim meşhur fenere… Dünyanın Ucundaki Fener’in bulunduğu Estados Adası, Beagle Kanalı’nın dışında kalıyor. Atlantik sularında, 250-300 deniz mili kadar açıkta… Arjantin askeri bölgesi konumundaki bu adaya seyahat de yasak. Hal böyle olunca benim gibi “görmeden dönmem”ciler için Beagle Kanalı içindeki başka bir fener imdada yetişiyor. Bu fenere ulaşırken de sizi penguenler ve deniz aslanları selamlıyor.

Kanaldaki küçük adacıklarda 3 farklı tür penguen türünü görmek mümkün: Burada koloni kurmuş ve düzenli olarak yaşayan Magellan ve Gentoo Penguenleri ile gerçekten şanslıysanız tek tük yakalayabileceğiniz Kral Penguenler. Gentoo’lar biraz daha mahremiyetlerine düşkün, insan içine çıkmayı pek sevmiyorlar.

Ancak Magellan’lar rahatça takıldıkları kadar çete gibi voltalamaktan da geri durmuyorlar. Ben şanslı günümdeydim ve bir Kral Penguen ile de tanışma şerefine eriştim.

Penguenlerin paytak yürüyüşünü izlemek isterseniz kısa bir videom var: 

İlginizi çekebilir: Beyaz yakalının yeni modası: Evi depoya verip seyahate çıkmak!

Semanur Aksoy: Üniversite yıllarında birçok AB projesinde görev alarak dünyayı gezmeye başladı. İzmir’de üniversiteyi bitirdikten sonra iş hayatı onu önce Meksika’ya sonra da İstanbul'a götürdü. 2011 yılında yoga ile tanıştı ve bu hayatında bir dönüm noktası oldu. Kurumsal hayatın onun içindeki boşluğu besleyerek büyüttüğü bir dönemde ara verdi ve önce iki ay, daha sonra da yedi ay sırt çantası ile Güney Amerika seyahatine çıktı. Amazonların şifalı bitkileri ile tanıştı; bunun da yoga gibi hayatında olumlu anlamda bir kırılım yarattığını anladı. Yoga yolculuğuna Reiki, Access Bar ve Thai Beden Terapistliği gibi şifalı dokunuşları da ekledi. Mandala tasarımlarını tekstil ile buluşturarak kendi markası Let’s Boho’yu yarattı. Şimdilerde gezgin kimliğinden arta kalan zamanını geçirmek için yerleştiği Fethiye’de, yoga, nefes, meditasyon ve Thai Beden Terapi içerikli bireysel dönüşüm rehberliği ve kendi markasını yaratmak isteyenlere marka danışmanlığı yapmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale