X

İrem Bali’nin keşif köşesi: Haiku, 90 saniye kuralı, Enso çemberi ve bir sabah ritüeli

Merhaba! Ben İrem. Kendini aldığı eğitimden, mesleğinden ve benzeri detaylardan önce tutkularıyla, hayata dair merakları ve heyecanlarıyla tanımlayan bir insanım. Tam bir keşif tutkunu ve doğa aşığıyım. Merakım, ilgim her şeye ve herkese. Hikaye peşinde koşarım, keşfettiklerimi paylaşmak benim için en büyük mutluluk! Seyahat, gastronomi; yoga, meditasyon, farkındalık ile ilgili konular, doğa, sinema, sanat, müzik… Aklınıza gelebilecek her konuya bitmek tükenmek bilmez bir merakım var.

Instagram’daki @irembali hesabımda topluyorum tüm keşfettiklerimi. Bu köşede ise, iyi yaşama dair keşfettiklerimi paylaşıyorum: Farkındalık pratikleri, ritüeller ve çok daha fazlası. Şu an okuduğunuz yazı her ay yeni keşiflerle güncelleniyor, hep taze, hep yeni kalıyor!
Hadi başlayalım…

Haiku

Haiku, geleneksel bir Japon şiir türü. “Dünyanın en kısa şiiri” olarak biliniyor. Bence en güzel tarafı, zihni şimdiki zamana getirmesi, insanı doğayla bağlantıya geçirmesi, farkındalığı artırması. Nasıl mı?

Günün uygun bir anını seçiyorsunuz. Örneğin, “her dışarı çıktığımda.” O an geldiğinde, derin bir nefes alıp etrafınıza bakıyor ve kendinize şu soruları soruyorsunuz: Ne görüyorum? Ne duyuyorum? Ne hissediyorum? Ne seziyorum?

Sonrası kolay, hiç düşünmeden, üç dizede ne hissettiğinizi yazıyorsunuz. Böylece hayatın olağan akışındaki bir anı yakalıyor ve farkındalığınızın ışığıyla onu aydınlatıyorsunuz.

Aslında Haiku, biçimsel olarak, 5–7–5 hece ölçüsü ile yazılıyor. Ama açıkçası, ben yazarken bu ölçüye dikkat etmiyorum. Kuralına uymaya, güzeli bulmaya çalışmadan, içimden geldiği gibi yazıyorum. Önerim, bir süre haiku yazıp sonra geriye dönüp hepsini okumanız! İnsan kendi ile ilgili çok güzel ipuçları, tekrar eden temalar keşfediyor…

Ve en sevdiğim haiku, Orhan Veli Kanık’tan:

Gemliğe doğru,
Denizi göreceksin,
Sakın şaşırma.

90 saniye kuralı

90 Saniye Kuralı, minik bir stres yönetimi tekniği. Yaratıcısı Tony Robbins. Şuradan başlamak faydalı olabilir: Beynimiz öyle bir yapıya sahip ki, güzel anlara odaklanmak yerine hep olası tehlikeli ve korkutucu durumları hatırlatıyor bize. Sebebi, hayatta kalma içgüdüsü. Bu yüzden bilinçli veya bilinçsiz, zihnimizden gün içinde onlarca endişe ve kaygı dolu düşünce geçiyor: “Ya şöyle olursa?”, “Hakkımda ne düşünüyorlar?”, “Başarabilecek miyim?

Tony’nin 90 Saniye Kuralı ise diyor ki: “Böyle bir düşünce ve ruh haline girdiğinde kendine 90 saniye ver. Önce stresi fark et, bedenindeki etkilerini izle. Sonra kendine şunu sor: Bu korku gerçek mi?” Çünkü çoğu zaman gerçekte olmayan ve muhtemelen olmayacak şeyler için endişeleniyoruz. “Son olarak, yaşadığın stresin bir sisin dağılması gibi, gözünün önünden dağıldığını hayal et, görselleştir.” Görselleştirmenin üzerimizde muazzam bir etkisi var!

Bu, stresi yaşamayalım, hep yok etmeye çabalayalım demek değil; her duyguyu yaşayalım, doya doya! Ama bilinçsizce değil. Her ana, her duyguya farkındalığın ışığını getirelim. Amaç bu aslında. Umarım denersiniz, bir kapı aralar size de.

Enso çemberi

Beni en çok etkileyen sembollerden biri. Aydınlanma çemberi olarak da biliniyor. Zen düşünüşünde özellikle bu iki fikri temsil ediyor:

  • Başlangıcı olan her şeyin sonu vardır.
  • Başladığın noktaya geri dönersin.

Enso çemberini çizdiğiniz an, hayata karşı duruşunuz ile ilgili çok şey söylüyor size. Böyle söyleyince tuhaf geliyor. “Ne var ki? Çok basit!” diye düşünüyorsunuz, değil mi? Hadi bir deneyin. Enso çemberini tek seferde çizmeyi deneyin. Göreceksiniz:

  • Çizerken eğer uyum içinde hareket etmezseniz,
  • Dengeyi şaşırır, fazla aceleci ya da fazla tereddütlü davranırsanız,
  • Kendinizden şüphe eder, tek bir an bile duraklarsanız,

Anında yansıyor çiziminize. Bu yüzden, her Enso çemberi farklı oluyor, onu çizenin karakterini yansıtıyor. Muazzam bir hatırlatıcıdır Enso çemberi bana, “Her şeyin bir döngü olduğuna ve dönüp dolaşıp bize geldiğine” dair. Aynı zamanda akışa sokar insanı, şimdiye getirir. Şimdi tüm yazdıklarıma bakınca şaşırıyorum, tek bir sembol bu kadar mı çok şey anlatabilir?

Sabah ritüeli

En çok ilham aldığım isimlerden biri olan Tony Robbins’in sabah ritüelini uyguluyorum. İyi ki karşıma çıktı dediğim bir ritüel. Tony Robbins, bu ritüeli kendine özgü beslenme ve spor düzeniyle de destekliyor ama ben bugün, onların haricinde her sabah yaptığı 10 dakikalık pratikten söz edeceğim.

  • 1 DAKİKA – NEFES: Burundan nefes alırken eller yukarı çıksın, yine burundan nefes verirken eller aşağı insin. Her biri 30 seferden oluşan toplamda 3 set.
  • 3 DAKİKA – ŞÜKRAN: Sizde şükran duygusu uyandıran 3 şey için birer dakika içinizden teşekkür edin, o anları yeniden yaşayarak kendinizi ödüllendirin.
  • 3 DAKİKA – BÜTÜN İLE BAĞLANTI: Çok güçlü bir ışığın başınızdan başlayarak tüm vücudunuza yayıldığını ve sizi iyileştirdiğini, hemen ardından da bu ışığın hızlıca başınıza geri çıkarak oradan tüm dünyaya yayıldığını, tanıdık tanımadık herkesi iyileştirdiğini hayal edin.
  • 3 DAKİKA – BAŞARIYI GÖRSELLEŞTİRME: Hayatta ulaşmak istediğiniz küçük ya da büyük herhangi 3 başarıyı birer dakika boyunca imgeleyin ve varmak istediğiniz noktaya başarıyla vardığınızı hayal edin. Nasıl hissedersiniz? Hepsi gerçekleşmiş gibi yaşayın.

Tony Robbins’in bu ritüeli kendi sesiyle, yönlendirmeli olarak yaptırdığı bir de video var!

İlginizi çekebilir: İrem Bali’nin keşif köşesi: Sanatçı buluşmaları, ekoterapi, “iyi yaşam” podcastleri ve “iyi ki” listesi

İrem Bali: İrem ben! Tam bir keşif delisiyim. Hayattaki en büyük tutkum yazmak, diğeri de yaşadığım yeni deneyimleri paylaşmak. Instagram’da, @irembali adlı bir keşif hesabım var, orayı beslemeyi çok seviyorum! İlgi alanların ne derseniz, sınırı yok... Yoga, meditasyon, mekan keşifleri, gastronomi, seyahat, müzik, sanat, kitaplar, filmler... Hayata dair ne varsa kabulüm. Merakım her şeye, herkese. Mesleğim, içerik üreticiliği ve sosyal medya uzmanlığı. İyi ki buradayım!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale