X

İon Slow City Sığacık: Sakin bir sahil kasabasında ev atmosferi

Temmuz ayının ilk haftası sakin ve tatlı yeni bir yer keşfetme amacıyla başlayan araştırmalarımız üç günlük İzmir-Urla-Sığacık tatili ile olabilecek en mükemmel şekilde son buldu. Uzun zamandır merak ettiğimiz Sığacık, o bayıldığımız Yunan adaları ve Alaçatı konseptini yansıtan fakat daha kendi halinde, daha sakin ve daha samimiydi bizim için. Burası uzun zamandır listemizde “en yakın zamanda görmek istediğimiz yerler” sıralamasında en üstte bulunuyordu ve daha fazla vakit kaybetmeden bu güzel yeri keşfetmeliydik. Sığacık “citta slow” yani “sakin şehir” ünvanını almış Seferihisar’ın bir mahallesi. Seferihisar’dan farkı denize kıyısı olması ve ayrıca enfes de bir limanın bulunması. Sakin diyoruz ama öyle sandığınız sakinlikte değil burası. Evet mahalle hareketli ve sesli fakat zaman gerçekten çok yavaş akıyor burada. Zaten Türkiye’nin de tam anlamıyla sakin bir şehrinin olması da imkansız, değil mi? 

Sığacık’a girdiğimiz an bizi çok samimi ve sanki yıllar önce buraya gelmiş hissi veren bir atmosfer yakaladı. Arabamızı merkezde bulunan Kaleiçi’nin çok yakınına park ettik ve tesisimize doğru yol aldık. Burada araba park yeri sıkıntısı yok, park edilebilecek yer oldukça fazla.

Kaleiçi’nin yapısı, -hayalinizde biraz canlansın diye Alaçatı örneğini vereceğim fakat Alaçatı’nın o yapay ruhuyla uzaktan yakından alakası yok- Alaçatı’daki trafiğin kapalı olduğu sokağa benziyor. Kaleiçi sokaklarında yürürken beyaz sıvalı ve rengarenk panjurları olan birçok ev karşımıza çıkıyor. Bu evlerin bir kısmı pansiyon ve restoran olarak kullanılırken, büyük bir kısmının da yöre halkının evleri olduğunu fark ediyoruz. Sığacık’ın çehresi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Seferihisar Belediyesi’nin “sihirli dokunuşuyla” değişmiş. Bölgeyi kalkındırmak için başlatılan 2014 yılındaki proje kapsamında yenileme ve düzenleme çalışmaları ile tamamlanan 220 ev turizme kazandırılmış. Çok da güzel olmuş. Hepsi harika görünüyordu.

Sığacık’ın adının hikayesi Osmanlı dönemine uzanıyor. Kanuni döneminde askerler sefere giderken burayı sığınak olarak kullanıyorlar bu yüzden buraya “Sığacık” ismini veriyorlar. Peki, Sığacık adını nereden almış derseniz, her ikisi de Osmanlı döneminden gelen iki farklı rivayet anlatılır. Bir rivayete göre Ege’de büyük bir fırtına çıkar, gece karanlığında azgın dalgalara kapılan denizciler, tam da yaşamaktan ümitlerini kestikleri sırada top şeklinde bir ışık ortaya çıkar. Bu ışık onlara Sığacık Limanı’na kadar yol gösterir ve kurtulurlar. Limanın adı denizcilere sığınak olmasından dolayı “Sığacık” olur. Diğer bir rivayet ise; kale yapılırken büyüklüğünün tartışma konusu olduğu ve adının “sığacak mı sığmayacak mı” tartışmasından geldiği şeklindedir. Bu iki rivayetten farklı bir diğer görüş ise, Piri Reis’in Kitab-ı Bahriyesi’nde yazdığı “Sivrihisar Limanı’nın içinde küçük bir sığlık” tanımından türemiş olabileceğidir. Bu arada Tarihi Teos Antik kenti de Sığacık’ta bulunuyor.

Kale’nin içinden ilerleyip, heyecanla etrafımıza bakarken tesisimizi bulmamız hiç zor olmadı. Tesisin sahipleri Melek Hanım ve Mehmet Bey bizi kapıda karşıladılar. O içten ve samimi hallerini ilk adımımızı atarken hissetmiştik. Odamıza çıkıp eşyalarımızı bıraktıktan sonra, ikram ettikleri Türk kahvesi eşliğinde, kendi hikayelerini ve Sığacık’ı dinlemeye başladık.

Mehmet Bey, 2014’ten bu yana Sığacık’ta otelcilik alanında yöneticilik yapmış, eşi Melek Hanım ise uzun yıllar uluslararası  bir şirkette çalışmış olan beyaz yakalılar aslında. Hani o “Ege’de küçük bir sahil kasabasına yerleşme fikrimiz” vardır ya biz beyaz yakalıların, onlar bu hayali gerçekleştirenlerden.

Gelelim tesisin hikayesine…

Tesislerini 1 Nisan 2018 tarihinde, İon Slow City olarak hizmete açtılar. Tesisin iç dizaynı usta ellerden çıktığı izlenimini ilk bakışta yansıtıyor. Hatta tesisin tüm dekorasyonunu tamamlayan mimar abileri olan Salih Hasan Diker, Ekim ayının başından Mart ayının sonuna kadar burada yaşayıp, ufak dokunuşlarla tesisin bu hale gelmesini sağlamış. Çok ince çalışmış yani anlayacağınız; her köşeyi gezdiğinizde, bu inceliği ve ayrıntıyı fark edebiliyorsunuz.

İon Slow City Sığacık Kaleiçi’nde Turizm İşletme Belgesi almaya hak kazanan ilk ve tek tesis olma özelliğini elde etmiş ve çok yakın bir zamanda, tesisi ziyaret ettiğinizde bu plaketi tesislerine asmış olduklarını göreceksiniz.

İyonya… Antik çağda felsefenin coğrafyası. Felsefenin kurucularından yedi bilgenin ve felsefenin doğduğu topraklar. Zamanında bu bölgeler 12 antik İyonya kentinden oluşup, 7 tanesinin adı İon Slow City odalarına verilmiş. Her odanın girişinde isimleri ve kısa tarihinin yazıldığını gördük ve bu küçük ayrıntı oldukça hoşumuza gitti. Odaların iç dizaynları aynı fakat her birinin rengi ve iç dokunuşları birbirinden farklı. Odaların türlerine göre duvarlar ve eşyalar, canlı ve Akdeniz renkleri olan mavi, turuncu, sarı vb. renklerden oluşuyor. Mesela; bizim kaldığımız odanın adı Efes, rengi ise turuncuydu. Bu arada merakımızdan, göz ucuyla diğer odalara da baktık ve hepsi birbirinden şık ve güzel dizayn edilmişti.

Odanızdan ayrılıp, merdivenlerden resepsiyona doğru indiğinizde mükemmel bir dekorasyon gözünüze çarpıyor. Önce renklerde kayboluyorsunuz, sonra avize ve aynaya saniyelerce baktığınızı fark ediyorsunuz. Abartmıyorum ben en az 15 poz çekmişimdir bu merdivenlerde. Aynaya bakarken, merdivenlerden inerken , yukarı bakarken derken pozdan poza girdim burada.

Aşağı indiğinizde ise eski Türk filmlerinde renkli telefon kulübelerine girersiniz ya işte ona benzer bir resepsiyon dizaynı göze çarpıyor. Kapısı da kovboy filmlerindeki kapılar gibi adeta. Yani her şeyin tasarımı orijinal; fakat en orijinali de çerçevelenmiş, mavi takım elbiseli Atatürk fotoğrafı oluyor. Melek Hanım, bu tabloyu çok aramış, sonunda bulmuş ve tesisin en özel ve güzel yerine asmış.

Tesisin bahçe kısmı orijinal yapısı bozulmamış sur duvarları ile çevrili ve akşam saatlerinde bu duvar ışıklandırılıyor. Burada kışın, etrafında güzel sohbetler edilip, yemekler yenilebilecek elektronik bir kış sobası da mevcut. Kışın bu sobanın etrafında toplantı organizasyonları yapıldığını da öğreniyoruz. Yemek, içki isteğe bağlı olarak hazırlanıp servis ediliyor. Yöreye ait özel şarapların tanıtıldığı menüleri  ise özel olarak hazırlatılmış. Yani anlayacağınız ortam sıcacık ve sahipleri de sizi mutlu etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Pazar günü Kaleiçi’nde boylu boyunca uzanan; baklavadan, sıcacık börek ve mücvere, takıdan, taze domates ve salatalığa, bamyadan, reçel ve ekmeğe kadar her şeyi bulabileceğiniz bir pazar kuruluyor. Sabah teyzelerin pazarı kurma telaşı sesleriyle güne başlıyorsunuz. Bu tertemiz seslere ve telaşlara, kocaman şehirlerimizde o kadar hasret kalmışız ki, yatakta kalkmadan bir süre onların sesini dinledik. 

Kahvaltımızı etmek için aşağı indiğimizde Mehmet Bey’in ellerinden mükemmel bir köy kahvaltısı bizi karşılıyor. Kahvaltıda yok yok. Organik domates, peynir, anne reçelleri, özellikle buraya özgü mandalina reçeli, Seferihisar gevreği, zeytinyağlı sarma, ekşi mayalı mis kokulu ekmekler ve İon organik zeytinyağları. Mis gibi bir sucuklu yumurta da kahvaltının bonusu oluyor.

Kahvaltıdan sonra yine rengarenk sandalye ve masaların olduğu avluda Türk kahvemizi içerek sohbete devam ediyoruz. Raflarda organik zeytinyağlarının yanında bir de Suna Kalaycı tarafından, yağmur suyu ve külden yapılmış, içine de defne yaprağı ve zeytinyağı eklenmiş sabunlar göze çarpıyor. Tabi bize de hatıra olarak bu mis kokulu sabunları vermeyi ihmal etmiyorlar.

Seyahatimizin sonuna gelirken her şeyiyle mükemmel bir Sığacık tatili geçirmemizi sağlayan Melek Hanım, Mehmet Bey ve onları bir an bile yalnız bırakmayan can dostları Tarçın ile vedalaştık.

Kısa sürse de Sığacık gezimiz tam hayal ettiğimiz gibi geçti, umarız en yakın zamanda yolumuzu tekrar bu Ege’nin şirin sahil kasabasına düşürürüz.

Bence siz de hazır havalar da bu kadar güzelken hem deniz hem de kafa tatilini birlikte yapmak için, Sığacık İon Slow City’i listenize ekleyin derim.

Sevgiler…

 

İlginizi çekebilir: Sokak lezzetleriyle meşhur Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da görmeniz gereken yerler

Merlin Türkyılmaz: 2010 yılında Kadir Has Üniversitesi Endüstri Mühendisliği programını burslu olarak bitirdim 2011 yılında stratejik pazarlama ağırlıklı MBA programını tamamladım. 2011’den bu yana çeşitli firmalarda kategori ve ürün yönetimi üzerine çalışmaktayım. Hobilerim arasında spor büyük yer kaplamakta. Yapmaktan hiç sıkılmadığım, en sevdiğim aktivite diyebilirim. Bunun haricinde yeni ülkeler keşfetmek için her an fırsat kollar şekilde yaşamaktayım. Mottom, “Gez, gör, hareket et, kendini mutlu eden şeylere yoğunlaş, paran mı var seyahate yatır”

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale