X

İnsanlığın çok ciddi bir sıkıntısı var: Hemen vazgeçiyoruz

Gözlemlerime dayanarak söylüyorum, çok ciddi bir sıkıntımız var: Hemen vazgeçiyoruz!

Konusu hiç önemli değil; genelde süreç benzer işliyor. Bir şeye heves ediyoruz, “Çok istiyoruz” diyoruz, cesaret ediyor, adım atıyoruz, sonrasında ise üç kere denedikten sonra “istediğimiz ve beklediğimiz” sonucu alamayınca hemen sıkılıp vazgeçiyoruz.
Uğraş verdiğimiz her ne ise hemen sonuç vermezse eğer, başlıyoruz kendimizi başarısız hissetmeye, eksik görmeye, değerimizden şüphe etmeye. Kendimizi inşa etmek çok ciddi bir gayret alırken kendimizi yerle bir etmemiz ise maalesef üç saniye ya alıyor ya almıyor. Bu kendimize haksızlık değil mi şimdi?

Neden bilmiyorum ama düşmeye tahammülsüzüz. Birçoğumuz küçük, şımarık çocuklar gibiyiz. Düştüğünde ağlamaya başlayıp “Bir daha kalkmayacağım bana ne!” diye inat ediyoruz. Sabır, sebat nerede kaldı? Tüketiciliğimiz her yerde boy göstermeye başladı artık. Tutkularımızın ya da tutkumuz olduğunu düşündüğümüz şeylerin bile peşinden gitmek için yeterli direnci göstermediğimizi görüyorum. Tutkumuz olduğunu düşündüğümüz şeyler dedim, çünkü “gerçek” tutkulardan hemen vazgeçilir mi? Hemen vazgeçildiği takdirde adı tutku olur mu? Bilemedim…

Vincent Van Gogh’un hayatının son dönemlerini anlatan Loving Vincent isimli filmden çok etkilenmiştim. Biliyor musunuz ki şu an dünyaca ünlü olan ve tabloları milyonlarca dolar değerinde olan Van Gogh’un eserleri kendisi sağ iken hiç kimse tarafından görülmemiş? Sadece “bir” tablosu satılmış. Adam sabah, akşam her an resim yapıyor; son nefesine kadar da ne olursa olsun yapmaya devam ediyor ve tüm hayatı boyunca sadece bir resmi satılıyor! İnanılmaz. Kendisinin yaşarken maddi durumu hiç iyi değil. Resim eşyalarını abisine hiç inancını yitirmeyen kardeşi alıyor.

Van Gogh’un tek ama tek yaptığı şey resim. Kendisini resim aracılığıyla ifade ettiğini ve çizimin en büyük tutkusu olduğunu ifade ediyor. Biri alır mı diye bakmıyor, beğenilecek mi diye endişelenmiyor. Nitekim yaşarken eserleri hiç beğenilmiyor! Ama o vazgeçmiyor. İşte ben tutkunun tam da böyle bir şey olduğunu düşünüyorum. Emek vermek, zaman harcamak, ne olursa olsun aynı heyecanı taşımak, kişinin kendisini hayatta ifade ediş şekli ve önünü ardını düşünmeden sadece gerçekleştirdiği şey tutku.

Van Gogh gibi yaşamış insanlardan da örnek almamız gerekiyor diye düşünüyorum. Hele ki dünyanın bu döneminde insanların kendisinden, kendi değerinden vazgeçmeleri bu kadar basite indirgenmişken. Düşünüyorum da bugüne kadar gelmiş geçmiş, zorluklarla var olmaya çalışmış, ne pahasına olursa olsun sanatını icra etmiş sanatçılar günümüz insanı gibi olsalardı ne olurdu? İnandıklarının peşinden gitmek yerine başkalarına kulak asıp bıraksalardı yaptıklarını? Gördüğümüz sanat eserlerini yine görüyor olur muyduk? Dünya bu kadar büyük, yetenekli, ilham dolu sanatçılarla tanışmış olur muydu?

Eskiyle bugün arasındaki en büyük farklardan bir tanesini bence şu: Eskiler kendi içine bağlı yaşıyorlardı. Kendi istekleri, arzuları, tutkuları her şeyin önündeydi. Şu an ise dünyaya baktığımda maalesef dışarı bağımlı yaşama hali var. Ancak başkaları beğendiğinde, onayladığında doğru yolda olduğumuzu, beğenildiğimizi düşünüyoruz. Bu çok üzücü. Üzücü çünkü bu demektir ki şu an dünyada kendisinin farkında olmayan büyük bir çoğunluğun mutluluğu başkalarına bağlı. Ve bu da demektir ki pamuk ipliğine bağlı. O an karşınızdaki kişinin modu yoksa ve yarattığınız şeyi beğenmiyorsa; siz kötü olduğunuza inanmaya başlıyorsunuz hemen değil mi?

Ne kadar üzücü aslında.

Meditasyon tam da burada fayda sağlamaya başlıyor. Meditasyon ile oluşan, hayata dair küçük farkındalıklarımızla artık dışarıdan onay beklemek yerine kendi içimize, kendi kalbimize yönelip aslında çoook derinlerde sahip olduğumuz fakat gündelik yaşamda birçoğumuzun unutmuş olduğu sonsuz neşe, huzur, mutluluk, yaratıcılığın kaynağına ulaşıyoruz. Dışarıya bağımlı olmaktan özgürleştiğimiz an! Bu sebeptendir ki sırf bu nedenden bile meditasyonu herkese ama herkese tavsiye ediyorum.

Özgürlük; ah özgürlük. En büyük ihtiyaçlarımızın başında geliyor. Bu arada meditasyon nedir, nasıl yapabilirim gibi soruların varsa meditasyon eğitimlerim için gamzebaytan@gmail.com’dan bana mesaj atabilirsin.

Türkiye’den devam edecek olursam… Çağan Irmak ve Hilal Saral demek isterim mesela. Müthiş yönetmenler! Takip etmeyenler için Çağan Irmak’ın televizyona yaptığı son dizi 3-4 bölümde yayından kaldırıldı. Aynı şekilde Hilal Saral’ın da yönetmenliğini yaptığı son dizi 6 bölümde final yaptı. Bu insanlar uzun zamandır sinema sektöründe olan başarılı yönetmenler. Fakat düşebiliyorlar, yaptıkları işler zaman zaman dışarıdan ilgi görmeyebiliyor. Çünkü insanlar, robot değiller. Her birimiz gibi.

Ama inişler insanın başarısız olduğunu göstermez, değersiz yapmaz. Aksine hayatın bir parçasıdır. Yükselişler gibi inişler de hayatın kendisidir. Çok şükür bu başarılı sanatçılarımız bunun farkında olan insanlar ve vazgeçmiyorlar. Yaptıkları işten pes etmiyorlar. Yarattıkları için devam ediyorlar. Aynı şekilde birçok oyuncumuz için de geçerli tüm bunlar. Onlardan pay biçin en basiti. Çoğu, senelerce iş yapmayabiliyor, yapsa tutmayabiliyor fakat ben oyuncular arasından henüz tutkusundan vazgeçen görmedim. Büyük sabır! Hepimize örnek olsunlar. Tek tek teşekkürler hepsine!

Yani ben diyorum ki; adım attığınız işlerden hemen vazgeçmeyin. Didinin, çabalayın. Gayret edin. Düşün ve tekrar kalkın ve tekrar düşüp kalkın. Bu hayatın kendisi; gerçeği. Tutkularınızdan vazgeçmeyin. Vazgeçmeyin ki bu dünyaya, insanlığa yolunuz ilham olsun.

Çok sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Bireysel zaman ve toplumsal zaman farklı akar: Değişim için sabır göstermek

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale