X

İnsanın kurtuluşu kendi zihnine uyanmasıdır

Zihin, farkına varılana kadar bir hapishane ya da ipleri elinde tutan bir kuklacı gibidir, siz de kuklası… Buna mindfulnessta tepkisellik denir. Yaşamında ne kadar tepkisel ve ne kadar proaktif olduğun senin farkındalık seviyeni belirler.

Zihnin katmanları vardır: Terbiye edilmemiş zihin, zihnini fark eden zihin, terbiye edilmiş zihin.

Terbiye edilmemiş zihni anlatalım biraz: Benlik zanları, savunma mekanizmaları, gölgeleri, hırsları, arzuları, başka türlüsünün mümkün olmadığı söyleyen faşist inançları, yani doğru budur diye direttikleri.. Korkuları vardır, kendine özgü kaygıları.

Zihin sevemez ama çıkarları vardır. Onlar karşılandığında seviyormuş gibi görünür. Zihin öz varlıktan farklıdır, bu anlayış Advaita’nın temel prensiplerinden biridir. “Zihin sevemez.” çünkü Advaita’da sevgi; saf varlık ve birliğin doğasıdır. Yani Bir’lik halinde olmayan tevhid’i deneyimlemeyen seviyorum diyemez. O Kendini daima güvende hissetmek ister.

Bunu ister, çünkü asla güvende değildir. Güven nedir bilmez. O ancak gözünün gördüğüne inanır ve bilirse güvenir. Savunmasız bir çocuk gibi… Anlat bana, söyle, göster der durur, gelecekten emin olmak ister, kaygılıdır… Geçmişteki diyalogları tekrar tekrar sarar ve içinde yeniden diyaloglandrır, en iyi cevabı bulmaya çalışır, onuru için, özgüveni için, vs.. Çünkü en başta dediğimiz gibi Benlik zannı vardır, kendisini şöyle ya da böyle olması gereken biri sanır ve öyle olmaya çalışır, çabalar, mücadele eder, bir türlü de olmaz istedikleri, bu yüzden huzursuz ve kaygılıdır.

Mindfulness çalışmalarıyla kişi kendi zihnini görmeye başlar, ona getirdiği hikayeleri ve o hikayeleri hangi duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli getirdiğini anlamaya başlar. Anladıkça da kendi zihni ile konuşmaya başlar. Örneğin; ona güvende olduğunu söyler, “Hakkımda böyle düşünmüşlerse ne olmuş, biz kendimizi bilmiyor muyuz?”, “Hadi canım sen de! Öyle bir şey olacak diye şimdiden kendimizi korkutmamıza ne gerek var, şu anın içinde her şey mümkün!” gibi şeyler söyler.

Görür ve onu rahatlatır, onu güvene çağırır, bolluk ve berekete, sevginin varlığına çağırır. Şu anda kişisel gelişim ile ilgilenenlerin geldiği seviye genellikle burasıdır. Zihnin bütününün doğasında hem korku hem de sevgi hem huzur hem de kaygı bulunur. Ancak bu zıtlıklar arasında bir köprü kurmak ve zihni olumlu titreşimlere yönlendirmek, kişinin kendi zihinsel alanını ustalıkla yönetmesiyle mümkündür.

Ben buna “İlla bir şeye inanacağız madem, o zaman pozitif olana inanalım, nasılsa ikisi de hakikat değil ancak illa bir realite içerisinde yaşayacağım o halde bu pozitif bir realite olsun..” demeye başlanılan bir bilinç seviyesi diyorum. Yani yaratımın içeriden dışarıya doğru olduğunu fark eden ve kurban psikolojisinden çıkıp kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olan ve onları bilinçle yönlendiren zihinsel bir ustalık hali.

Bu kişinin kendi zihninin terbiyecisi olan zihindir. Ancak yine de buna kişinin Öz Varlığı diyemeyiz çünkü Öz Varlığımızın bir kelamı yoktur. O sadece var olur. İYİ ya da KÖTÜ, pozitif deneyim ya da negatif deneyim onun için aynı şeydir. Daha da doğrusu birbirlerini götürürler… +2 -2 = 0’dır. Bu seviyeye biz yalnızca zihnin kendini gözlemleme ve yönlendirme becerisi diyebiliriz.

Zihninizin katmanları vardır. Onun bir katmanından çıkar başka bir katmanına girersiniz.

Terbiye olmuş zihin, güvendedir, güvende hissettiği için ‘an’da olmayı becerir. Geçmişi ve geleceği ile ilgili içi rahattır. Olan olmuştur ve olduğu haliyle hayırlıdır. Artık zihni bunu görür.

Satvik bir zihin, negatif senaryolar ya da yargılar üretmeyi durdurmuştur.

Zihin bir titreşimdir ve frekansı, düşünce kalıplarınızla şekillenir. Kaotik bir zihin, düşük frekanslı titreşimler yaratır ve yaşamınızda kargaşaya neden olur. Zihninizi terbiye etmek, onu uyumlu ve yüksek frekanslı bir hale getirir, böylece hem bireysel hem de evrensel düzenle hizalanırsınız.

Peki tüm bu Zihnin katmanlarını öğrendiğimize göre bunun ötesinde olan nedir?

Zihniniz bir araçtır, ancak bu aracın ötesinde bir kaynak vardır. Bu kaynak, Öz Varlığınızın sessizliğidir. Zihini bütünüyle farketmek Öz Varlığınızı anlamak demek değildir ancak Onun ne olmadığını anlamış olursunuz. Zihin ve Öz’ü ayırt etmek, sizi evrenin bir yaratıcısı olarak konumlandırır.

Advaita… Dualitenin ötesi… “Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var, seninle orada buluşalım…” -Rumi

Advaita nedir?

Advaita, Sanskritçede “ikilik (düalite) olmayan” anlamına gelir (“a”: olumsuzluk eki, “dvaita”: ikilik). Advaita, Vedanta felsefesinin bir dalıdır ve birliğe dayalı bir öğretiyi ifade eder. Temel prensibi, evrendeki her şeyin tek bir özden (Brahman) oluştuğudur. Advaita Vedanta’ya göre:

  • Brahman: Sonsuz ve değişmeyen gerçekliktir. Tüm varoluşun temelinde Brahman bulunur.
  • Atman: Bireysel ruh ya da özdür. Advaita Vedanta, Atman ile Brahman’ın özünde aynı şey olduğunu vurgular: “Sen O’sun” (Tat Tvam Asi).
  • Maya: Dünya, dualite (iyi-kötü, doğru-yanlış) gibi algılar bir yanılsamadır. Maya, zihnin ve duyuların yarattığı bir illüzyondur.

Advaita’nın amacı, bu yanılsamanın ötesine geçip, birliğin farkına varmaktır. Bu felsefeye göre, zihnin katmanlarını aşmak ve saf farkındalıkla birleşmek, kişinin nihai kurtuluşuna (moksha) yol açar.

Sevgilerimle…

Ben Dilek Cantimur, bana Instagram üzerinden @dilekcantimur_love ismiyle ulaşabilir veya www.dilekcantimur.com web sitemi ziyaret ederek seanslarım ve eğitimlerim hakkında da bilgi sahibi olabilirsin.

İlginizi çekebilir: Bu günler geçecek ama önemli olan ‘nasıl’ geçtiğiBu günler geçecek ama önemli olan ‘

Dilek Cantimur: Dilek Cantimur, 20 Kasım 1988, İstanbul doğumluyum. 2011 yılında Yeditepe Üniversitesi Uluslararası Finans bölümünü burslu okuyup onur derecesiyle mezun olduktan sonra 5 yıl finans sektöründe çalıştım, fakat daha sonra “özümü gerçekleştirebilme yolumun” bu olmadığını fark ettiğimde bu illüzyona bir son verip Özüme Ait olan Hayatı inşa etmeye başladım. Hem aldığım tüm meditasyon ve enerji eğitimlerinden hem de yüksek lisans eğitimim süresinde edindiğim bilimsel gerçekler neticesinde öğrendim ki Her Problem ve Hastalık ilk önce İnsanın kendi Zihninde yaratılıyor. Şimdi terapilerimde bu zihinsel nedenlerin keşfedilmesi, bilinçaltı blokajlarının dönüştürülmesi konusunda en etkili yöntem olan Theta Healing terapisini uyguluyorum ve bir de günlük hayatlarında uygulayabilecekleri basit fakat çok etkili 7 derslik Meditasyon programları sunuyorum. Ve hayallerimden birinin tezahürü olarak kurduğum “CreatinggrounD” merkezinde farkındalığa hizmet eden birbirinden farklı ve değerli etkinlikler düzenliyorum. Bütünün hayrına… Aşkla.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale