X

İlişkilerde “yansıtma” etkisi

İlişkiler, özellikle de duygusal ilişkiler; yaşamımızın hele biz kadınların en önem verdiğimiz bölümü. Aşk, sevgi, ilgi varsa, o sabah “Günaydın” whatsapp mesajı varsa; günümüz müthiş geçiyor, gülümsüyoruz, radyoda çıkan şarkı sanki bize yazılmış gibi geliyor, iş yerinde daha esnek ve güler yüzlü oluyoruz. Yaşamı, her ne kadar zor olursa olsun hafife alabiliyoruz.

Peki ama sabah mesaj gelmedi, aramadı da, e-mail de atmadı, sosyal medya paylaşımı da yok. Aman Allah’ım ne oldu acaba? Dün yemekte söylediğim bir şey mi ki? Yoksa, yoksa… yoksa biri mi var? Son günlerde kimleri “like” etmiş acaba? Yoksa benimle mesajlaştığı gibi başkaları ile de mi mesajlaşıyor? Kaygılı bir yüz, her an tepki vermeye hazır bir “biz”. En ufacık şey dahi sanki dünyanın sonuymuş gibi yaşama karamsar bir bakış açısı. Neredeyse aşk bir delilik, obsesif kompulsif bir hastalık sanacağız.

Yaşamındaki sevgi ve mutluluğu, yaptığı ya da yapmadığı şeylere bağlayan bizler gibi, bir de her şeyi partnerlerinden bekleyenler grubu var. Bir kavga çıktı. Aman ben ne arayacağım, arasın, sorsun, peşimden koşsun, çiçekler alsın gelsin, özür dilesin. Zaten şimdiden yüz verirsem kim bilir evlenince nasıl başımın üstüne çıkar düşünce yapısı. Bilmem tanıdık geliyor mu?

Sana bir sorum var:

İlişkinde sıkıntı oldu, (kavga ettiniz, istediğin ilgiyi görmedin, sana sevgililer gününde hediye almadı vb), tatlıya bağlama süreci başlıyor, ama kendini içinden:

  • “Yok ya affedemeyeceğim, olur mu ya bu kadar da özensizlik olur mu”
  • “Sarılıyor, öpüyor, okşuyor ama hemen sevgimi paylaşmayacağım”
  • “Hemen yelkenleri suya indirmeyeceğim, uğraşsın biraz daha” derken buluyor musun?

Bu “acı”ya tutunduğunu ve bırakmak istemediğini gösteriyor. Şaşıracaksın ama benliğin bu acıdan bir şekilde besleniyor. Belki zamanın bir anında “Sevgi acı çekmektir.” inancını öğrendin, “İlişkiler zordur, çok ama çok emek ister.” ya da “Ben sevilmeye layık değilim, değerli değilim.”… İlişkilerde istediğin sonucu almanı engelleyen kök inancın her ne ise iyi bir haberim var:

İlişkilerle ilgili edindiğin kısıtlayıcı inançlarını dönüştürebilirsin.

Bunun için bir koç ile çalışabilirsin. Aynı şekilde ilişki içerisinde sıkıntı varsa “Çift Terapisi – Couple Therapy” ile de çözüm bulunabilir.

Ama her şeyden önce şunu bir düşünmeni istiyorum:

İlişkinin içinde ya da yaşamda çektiğin acının sebebi partnerin ya da diğerleri değil. SENSİN! Başına her ne gelirse gelsin acı çekmek bir seçimdir, mutlu, anlayışlı ve sevgi dolu olmak da.

Herhangi bir ilişkide acı çektiğinde, bu acılı dönemi bırakmak haddinden fazla sürüyorsa bil ki, sen “yansıtma” yapıyorsun. Yani geçmişten gelen, çocukluk anılarına ya da daha önceki ilişkilerden getirdiğin hatta sana bile ait olmayan travmatik süreçlerden birikmiş olan acıyı, şu anki ilişkine yansıtıyorsun demek oluyor. Bu yansıtmanın farkına varıp, “acının kökünde ne var”ı araştırmazsan belki bu ilişkin bitecek ama aynı senaryo bir sonraki ilişkinde yine gerçeklik bulacak. Bu negatif döngü, sen problemin köküne inip onu dönüştürmedikçe karşına çıkmaya devam edecek.

İlişkimde “yansıtma” mı yapıyorum? Nasıl bilebilirim?

1- %100 ben haklıyım. İlişkide bir problem var ve sen hatayı %100 karşı tarafta buluyor, problem için onu suçluyor ve buna çözümü o bulacak, benim yapabileceğim bir şey yok diyorsan,

2- Beni yargılıyor, suçluyor, kötü hissettiriyor, gibi karşı tarafı suçlayacak cümleler kuruyorsan. En ufacık bir tartışmada dahi acı çekiyor, üzülüyor ve bu tarz düşüncelere gidiyorsan,

3- Hemen şimdi bir çözüm bulunmalı! Tartışma ya da kavga sonrasında partnerin olay yerinden uzaklaşıyor ve sen panik olmaya başlıyorsan. Eyvah gitti, oysaki bu problem hemen şimdi, burada çözülmeli diye kaygılanıyorsan,

daha önceki ilişkilerinden ya da anne-baba ilişkinden şifalandırmadığın bir durumu bu ilişkiye yansıtıyorsun demektir.

Bu durum ile ilgili sorumluluk almak ve şifalandırmak senin elinde. Bununla birlikte gerçekten yaşadığın durumun bir yansıtma olup olmadığını uzman bir koç ile değerlendirmeni tavsiye ederim. Çünkü danışanlarımda gerçekten sıkıntılı, istismara uğradıkları bir ilişkiyi sonlandırmak yerine, haddinden fazla sorumluluk alıp sürekli çuvaldızı kendilerine batırdıklarını da gördüm.

İki tarafın da sorumluluğu var

İlişkide iki taraf var, aynı zamanda 2 gerçeklik. Yani iki taraf da ilişkiye hatıralarını getiriyor. İyi ve kötü.. Kaygılarını, korkularını, güvensizliklerini, öfke ve hayal kırıklıklarını. Durum her ne olursa olsun ilişki içerisinde kişi kendinden öte karşısındakine odaklandığında;

  • Şu anda eşimin neye ihtiyacı var?
  • Bana bu şekilde davranıyor, söyleniyor, kızıyor ama kim bilir o nasıl içsel bir süreçten geçiyor?
  • Kendimi, onu ve ilişkiyi iyi bir hale dönüştürmek için ben ne yapabilirim?

Soruları ile mucizevi sonuçlar yaratmak mümkün. İki taraf da en az 3 ay sorumluluk alıyor ve her ne olursa olsun %100 sevgisini, güvenini, anlayışını ortaya koyuyorsa ve hala ilişkide sıkıntı varsa, belki de ilişkinin bitmesi gerekiyordur ya da bir ayrılık sürecine girilmesi gerekiyordur.

Her ne olursa olsun hep hatırla: Tüm duygular senin seçimindir! Acı çekmeyi, üzüntü duymayı seçmek; durum ne olursa olsun mutlu olmayı ve sevgide kalmayı seçmek ile aynı seçim yüzdesine sahiptir.

Muse Yeliz Rüzgar: İzmir doğumlu ve uluslararası tanınırlığı olan Yeliz Rüzgar, Bütünsel Yaşam Koçu ve Enerji terapistidir. Yurt dışı ve yurt içinde ortağı olduğu koçluk ve danışmanlık şirketleri aracılığıyla bireysel olduğu kadar kurumlara da inovasyon, yeni ürünlerin Türkiye' ye ithalatı, motivasyon, satış arttırma, iş-özel yaşam dengesi üzerine danışmanlık vermektedir. 2005 yılından beri Anthony Robbins eğitimlerine katılımının ardından tüm etkinliklerinde gönüllü asistanlık yapmış, Los Angeles ve Türkiye'de "Power Groups" oluşumlarını yönetmiş bir Anthony Robbins lideridir. Yeliz, 13 yaşında ilk ilgi duymaya başladığı bilim ve ruhsal alanların birleştiği konular üzerine, Dünya çapında tanınan Dr. Bernie Siegel, Dr. Bruce Lipton, Dr. David Katz, EFT tekniğini bulan Dr. Craig, NLP tekniğinin kurucu Dr. Richard Bandler, NLP ‘de ‘Time Line – Zaman Çizgisi’ tekniğinin yaratıcısı Tad James gibi isimler ile birlikte kongre ve festivallerde konuk konuşmacı olmuş, ‘Holistik Yaşam’ ile ilgili sunumlar yapmıştır. Halen Sedona Üniversitesinde bu alanda doktora çalışmalarına devam etmektedir. Yeliz, UCLA ve North Carolina Üniversitelerinde psikolojik araştırmalarda da kullanılan AuraVS isimli bio-feedback aracılığı ile yaptığı seanslar ile Dünya çapında binlerce kişinin yaşamlarını dönüştürmeleri, ilişkilerini geliştirmeleri ve yaşam amaçlarına bağlanmalarına yardım etti. Yeliz Los Angeles ve İstanbul ‘da yaşamaktadır. Hayat mottosu: ¨İmkansız diye bir şey yoktur, İste, planla, harekete geç, inan ve sabırlı ol.¨

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale