X

İlişkilerde sınır koyabilmek: Sınırlar seni zorluyor mu?

Haritaya baktığımızda ülkelerin sınırlarının nasıl çizildiğini ve ne kadar net olduğunu görebiliriz. Coğrafi açıdan bir anlamı olduğu kadar, psikolojik açıdan da sınırlarımızı bilmenin bize ihtiyaçlarımıza dair önemli mesajlar verdiğine inanıyorum. Bunu tıpkı denizin bittiği, sahilin başladığı yere benzetiyorum. Görünmez ama kesin. Kişilerarası ilişkilerimizdeki sınırlar da kesin ama bir o kadar da katı olmayan biçimde şekil almalıdır. Duygusal, cinsel, fiziksel, maddi sınırlarımızı tanır ve bunları koruyabilirsek ihlal edilmiş de hissetmeyiz. Hayır diyebildiğimiz her an daha da özgürleşiriz. Nasıl ki deniz sahilin, sahil denizin sınırlarını aşamıyor sağlıklı sınırlar da ilişkilerimizde nerede duracağımızı bilmemizi sağlıyor.

Çizeceğiniz her sınır, bir ötekinin daha ileri gidemeyeceğini, sizi neyin kırıp, neyin üzeceğini anlamasını ve davranışlarını buna göre şekillendirmesini sağlayacaktır. Çizeceğiniz her sınır, kendi topraklarınızı daha da genişletecek ve inanın bana, iç huzurunuzu daha da artıracaktır.

‘’Sınırlara neden ihtiyacımız var?’’ hadi gelin, bu sorunun olası cevaplarını birlikte derinlemesine inceleyelim:

Herkesin alan ihtiyacı, kabul edeceği ve hoş karşılamayacağı durumlar farklıdır. Bu nedenle sınır çizebilmek için önce kendimizi tanımamız elzemdir.

İhtiyaçlarının farkında oldukça insan, sınırlarını doğru şekilde koyabilecek, ilişkilerindeki iletişim artacak ve sağlıksız ilişki örüntüsünden çıkmak için bir kapı aralamış olacaktır.

Romantik ilişkilerde, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla ya da iş hayatınızdaki kişilerle sınır çizebilme kapasitesine sahip olabilmek psikolojik sağlığınız için ihtiyaçtır. Fakat, mesleki pratiğimde psikolojik takviye alan, özellikle ebeveynlerin manalı bir kısmı, çocuğuna sınır koyarken; kaygı ile yoğurulmuş bir duygu içinde kalabilmektedirler. “Ona çok kızdım, sinirlendim, ağlamaklı bakan çocuğumu sakinleştiremedim” diye iç muhakemelerini yaptıkları özel anlarını paylaşmaktadırlar. Ebeveynlerin koyacağı sınırlar çok mühimdir. Çünkü hem önleyici hem de düzeltici sonuçlar söz konusudur.

Bunun yanı sıra çocuklar; sınıra ihtiyaç duyarlarken bir yandan da çizilen sınırları reddetme eğilimde olurlar. Bu durumu, trafikte hız sınırını aşmaya benzetiyorum. Herkes belli bir hız sınırı olması gerektiğini bilmektedir fakat pek çok insan hız 90 iken 100’ü zorlamak da istemektedir. Çocukları da bu örnekteki gibi düşünelim. Eğer çocuğa sınır koymazsanız çocuk kendini güvende hissetmez, sizi kendisiyle aynı boyda görebilir. Tecrübesiyle hayatında yol gösterip gerektiğinde durduran bir ebeveyne sahip olmayan bir çocuk nasıl güvende hissedecektir? Çocuğunuzla olan ilişkinizde sınır koymadan önce elbette; “Bir dakika ben eşime, işimdekilere sınır koyabiliyor muyum?” diye düşünce izlerini takip etmek de gerekmektedir.

Sınırlar, hem sağlıklı ilişkiler hem de olgunlaşmış karakter inşa etmeyi sağlar. Alışveriş merkezlerinde, uçakta, süper markette ağlayan çocuklara rastlamışızdır. En çok istediği oyuncağı ya da şekerlemeye sahip olabilmek için elinden geleni yapan çocuklar… Gözünüzün önünde canlanan sahneler gözenekli sınırlara sahip olan ebeveynlerin çocuklarının kontrolü ele geçirmesi durumuyla bağlantılıdır. Esnek, gözenekli sınırlara sahip anne babalar, duyguları daha kolay alevlenen çocukların yetişmesine ortam hazırlar. Sınır koyma yeteneğine sahip olamayan ebeveynlerin çocukları yetişkin yaşantısında sorumluluk ve disiplin konularında güçlük yaşarlar. Buna karşılık sınırları olan insanlar, dağınık/denetimsiz, zihni bulanık değildirler. Yaşamında gideceği güzergahlar belli, geçeceği durakların farkında ve her an kendi yönünü kendi belirleyebileceği olduğunun bilincindedir.

Çalışma yaşamında sınır koyabilmek neden önemli?

‘’Kişisel ilişkilerimizde sınır koymak yeterince zorken, bir de çalışma yaşamında bunu nasıl sağlayacağım?’’ dediğiniz oluyor mu? İş yerinizde başkalarının sorumluluklarını yüklendiğinizi farkettiğiniz oluyor mu? Fazla mesaiye ‘’Hayır’’ diyebilmek size çok uzak bir yanıt mı? İş yerinizde geçirdiğiniz zaman dilimi evinizde geçirdiğiniz zamandan daha mı fazla?

İnsan zamanının sınırlı olmadığını düşündüğünde her teklife ‘’Evet!’’ diyebiliyor. Sınır teorisine göre iş ve ev, istek ve ihtiyaçlarımıza bağlı olarak girip çıktığımız “sınır kapılarımızdır.’’ Yaşamınızda sınırlarınızın olmamasıyla beraber aralanan kapı, stresin de artış göstermesine yol açmaktadır. Kişisel sınırları tanımlayabilmek, bunlara sadık kalabilmek özel alanda olduğu gibi iş alanındada kişinin kendi benliğini tam anlamıyla ortaya koymasına yardımcı olacak unsurdur. Profesyonel yaşamda yapılacaklar listesi, gündem maddeleri hiçbir zaman son bulmayacaktır. Dolayısıyla bunların özel hayatınızdaki alanı daraltmadığından emin olun.

Başkalarının beklentilerine sınır çizemeyen kişiler patronlarının ve iş arkadaşlarının istekleri ile özdeşleşirler. Özel hayat ve çalışma yaşamı arasında sınır olmaması dik bir duruş sergileyememeye yol açar. İş yerinizde size kendi sorumluluğunu yüklemek isteyen arkadaşınızı: “Bu görevi zamanında yapmamış olmana üzüldüm, çok zor bir durumda kaldığını görebiliyorum. Fakat bu benim görev tanımımım dışında kalıyor benim işim değil. Belki gelecek sefer işlerini daha doğru planlarsın.” gibi cümlelerle nazikçe reddedebilirsiniz. Bu noktada üslup çok önemlidir. Karşılıklı saygıyı bozmadan, kimseyi incitmeden, terslemeden ve kırmadan sınırlarınızı ifade etmeniz uygun olacaktır.

Yukarıdaki satırlarda sınırların gerekliliği ve yaşantımıza kattığı önemden bahsettim. Sınırlarınızı korurken aşağıdaki maddeleri göz önünde bulundurabilirsiniz:

  • Yaptığınız her seçimi ve her davranışı izah etmek zorunda değilsiniz.
  • “Hayır”, “bilmiyorum”, “ilgilenmiyorum”, ‘’müsait değilim’’ deme hakkına herkes kadar sahipsiniz.
  • İstemediğiniz eylemleri yapmamak için kılıf uydurmak veya mazeret geliştirmek zorunda değilsiniz.
  • Hata yapma ve yaptığınız hataların doğurduğu sonuçların sorumluluğunu alma hakkına sahipsiniz.
  • Diğer kişilerin sorunlarına çözüm yolları geliştirme mecburiyetinde değilsiniz.
  • İlişkilerinizdeki önceliklerinizi fark edin ve kime hangi konuda sınır koymanız gerektiğini belirleyin.

Unutmayalım ki her ilişki en az iki kişiliktir. İlişkinin ipleri de bu kişilerin avuçlarının arasındadır. Birinin bu ipi daha sıkı kavraması ve daha çok çekmesi, ötekinin düşüşüne yol açar. Sağlıklı ilişki dinamiklerinde görmek istediğimiz şey ise bundan daha farklıdır. İp gergin olmalı ve iki tarafta bundan mümkün mertebe zarar görmemelidir.

İlişkilerinizi sağlıklı bir zemin üzerinde sürdürebilmek, kişisel sınırlarınızı koruyabilmek ve bu sınırları içselleştirebilmek kolay olmayan bir alışkanlık pratiği gerektirir. Kişiler arası iletişiminizi güçlendirmek isterseniz psikolojik destek almaktan çekinmeyiniz.

İlginizi çekebilir: Bırakabilme sanatı: Gereksiz yüklerden özgürleşebilmek

Hazal Aslan: Hazal Aslan, İstanbul Bilim Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Akabinde uzun dönem yurt dışında bulunarak dil eğitimini tamamlamıştır. Türkiye'ye geri dönmesinin ardından çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edilmiştir. Yüksek Lisans eğitimi esnasında almış olduğu psikoterapi eğitimleri doğrultusunda süpervizyon eşliğinde danışan görmüştür. ''Doğuma Psikanalitik Bakış'' Projesi ile mezun olmuş ve uzmanlığını tamamlamıştır. Gönülden bağlı olduğu Saadet Öğretmen Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği ile pek çok eğitim kurumunda seminerlerde konuşmacı olarak yer almıştır. UCİM ( Uluslararası Çocuk İhmal ve İstismarı Önleme Derneği ) Eğitim Koordinatörü olarak görev almaktadır. Temel olarak eğitimini alarak yararlandığı yaklaşımlar; Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Pozitif Psikolojidir. Pek çok farklı modelin eğitim ve süpervizyon sürecinden geçmiştir, eğitim serüveni devam etmektedir. ‘’Her insanın anavatanı çocukluğudur. İns’an, çocukluğunda yaşadığı anları unutsa bile o anların yarattığı hisleri her daim hatırlar. ‘’ ilkesi ile mesleki çalışmalarına özel bir klinikte devam eden Psikolog Hazal Aslan; çocuk, genç yetişkin, yetişkinlerle yüz yüze ve online seans kabulünü gerçekleştirmektedir. Yaşamdan ilham alarak, ins’anın var oluş haline dair fikirlerini yazdığı, Instagram hesabı: psikologhazalaslan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale