X

İlişki doktoru 12: Ben “öyle sandığımda” neden benden uzaklaşıyor?

“Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değildir, bildiğini zannetmektir…”
Stephen Hawking

Sanarız. Bir şeyi zannetmek en iyi yaptığımız şeyler arasındadır genel olarak hayatta. Hele ki bu özel ilişkilerimiz olduğunda, sanmak halimiz daha da ileriye taşınır. Nasıl mı? İtiraf edelim; örneğin sokakta yürüyoruz, sevgilimizin bir diğer kadına baktığını zannederiz, sanarız, görürüz… Sonra akışı tahmin edebiliyorsunuz. Ortada belki hiçbir şey yokken bile bir günü hem kendimize, hem sevdiğimiz insana dar ederiz… Evet, aynen bunu yapan bizleriz!

Zannederiz, o sevdiğimiz adam örneğin eve bizden habersiz misafir davet ettiğinde bizi önemsemediğini zannederiz, sanarız, düşünürüz, kendimizce kabul ederiz. Hiç sorar mıyız kendimize bu gerçekten doğru mudur? Aslında bu kişi bizi düşünmemekte, önemsememekte, belki yeterince sevmemekte midir? Biz bu zannımızla, zaten geçtiğimiz paragrafta olduğu gibi yine hayatı zindan ederiz… Bir kere zannetmişizdir!

Sonra bu kadarıyla kalmaz, herhangi bir hareketi, sözü, davranışı kendimizce yorumlarız. Bana bunu demek istedi, beni umursamadı, beni düşünmedi, beni önemsemedi, beni istemiyor, artık beni sevmiyor, ben yanında olsam da bana kıymet vermiyor, beni elde ettiğini düşünüyor, annesi ve babası benden daha fazla değerli, evliliğimiz monotonlaştı gibi… Bu ve buna benzer çokça farklı örnek vermek mümkün.

İşte bizler bunların tümünü ve daha fazlasını gerçekten sadece zannederiz, sanarız; o kişi olmadan, o kişi gibi düşünerek onun adına karar veririz, böyledir diye kabul edip üzülürüz, sinirleniriz, huysuzluk ederiz, hatta kendi kendimize bazen çileden çıkarız!

Bugün sizlerle birlikte ilişkilerimizde işte ben “öyle sandığımda” neden sevgilim, eşim veya nişanlım benden uzaklaşıyor sorusuna cevap bulmaya çalışalım istiyorum… Sorumuzun cevabı oldukça basittir; çünkü tarafsız düşünemez ve bir yargıya varırız bu durumlarda. Bu yargımızın sonucu ise ya öfke getirir, ya kıskançlık ya da karşımızdakini suçlama… Yani aklı selim düşünebilmeyi, konuyu tarafsızca inceleyebilmeyi ve bir arkadaş gibi açıklamayı dinleyebilmeyi gerçekleştiremeyiz. Sabrımız yoktur. Karar çoktan alınmıştır. Cezasını ise çoktan kesmişizdir bile… Hatta hıncımızı o kadar uzun çıkartamayız ki daha da fazla acı çeksin, daha da fazla huzursuz olsun, mutsuz olsun isteriz belki için için… Biz üzüldük diye onlar da üzülsünler!

Bu yüzden “uzaklaşmalar” gelir oturur ortaya… İtmeye başlarız aslında çekmek üzere ilişkide olmamıza rağmen. Düşüncelerimizle, tavırlarımızla, içimizdeki huzursuzlukla iteriz… Atıp çıkartamadıkça bu “vardığımız yargıları”, zannettiklerimizi veya “öyle sandıklarımızı”, bir daha da bir araya gelemeyiz. Ve uzaklıklar her gün katlanarak artar böylece…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız ilişkilerinize yeniden bakmanızı dilerim. Neyi zannederek kendinizi üzmektesiniz? Zannettikleriniz ve vardığınız yargılar gerçekten doğru mu? Sesli olarak birine anlattığınızda kendinize hak verir miydiniz? Sizin hakkınızda size sorulmadan veya rahatsızlığı aktarılmadan aynı yargılara varılsaydı bu hoşunuza gider miydi? Gelin bir değişiklik yapalım, bugün tüm uzakları kaldıralım! Zannetmeyelim, sanmayalım, yargılara varıp da o bizi sevenleri üzmeyelim…

İlginizi çekebilir: İlişki doktoru 11: Neden huzuru birbirimizde bulamıyoruz?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale