X

İklim tükenmişliği (climate burnout) nedir, nasıl baş edilebilir?

İklim değişimiyle mücadele söz konusu olduğunda, dilimize yeni kavramların eklenmesine alıştık. Karbon ayak izi, net zero, sürdürülebilirlik, greenwashing, eko-anksiyete, solastalji… Bunların arasına iklim tükenmişliği (climate burnout) de katıldı. İklim krizi kimi coğrafyalar ve gruplar tarafından henüz yeterince gerçek kabul edilmese de birçok insan yıllardır bu gerçeğin fazlasıyla farkında.

Bir yanda dünya hiç tükenmeyecekmiş gibi yaşayan insanlar ve kurumlar dururken, diğer yanda hem bireysel hem de mesleki hayatını iklim değişikliğinin geri dönülmez sonuçlarının önüne geçmeye adamış olanlar var. İşte iklim tükenmişliği en çok bu insanlar için risk teşkil ediyor. 

Nedir bu iklim tükenmişliği?

Dünya Sağlık Örgütü tükenmişliği (burnout) mesleki bir olgu olarak tanımlıyor. Kronikleşmiş ve baş edilemeyen mesleki stresin yol açtığı tükenmişlik durumu aşırı yorgunluk, işe karşı olumsuz veya şüpheci bir tutum ve mesleki yetersizlik hissinin artışıyla kendini gösteriyor. Ayrıca aniden gelen öfke nöbetleri, anlam kaybı, suçluluk ve çaresizlik duyguları, bedensel ağrılar da görülebiliyor.

Tükenmişliğin çevre ve iklim sektöründe diğer sektörlere kıyasla daha yaygın olduğu bilinmekte. Australian Psychological Society’ye göre, çevre ve iklim sorunlarıyla bireysel veya kolektif ölçekte mücadele edenlerin tükenmişlik yaşamasının birkaç sebebi var:

  • Küresel çapta karmaşık bir sorunla uğraşmanın getirdiği çaresizlik,
  • İklim sorunlarını acilen çözülmesi gereken sorunlar olarak görmek,
  • Toplumun farkında olmadığı veya kabul etmediği bilgilerin yükü altında ezilmek,
  • İklimle ilgili olumsuz haberlere ve gelecek tahminlerine uzun süreli maruziyet,
  • İklim kriziyle mücadeleye büyük bir maddi/manevi yatırım yapmak,
  • İnsanların ve toplumların her gün kasıtlı veya kasıtsız olarak çevreye zarar verdiğinin bilincinde olmak.

Hasar tespiti ve baş etme yolları

İklim tükenmişliği ile ilgili türünün ilk örneği kabul edilen ödüllü araştırma Climate Burnout Report, 108 farklı çevreci örgütte çalışan 240 kişinin tükenmişlik seviyelerini inceledi. Katılımcıların %96’sı yüksek veya çok yüksek tükenmişlik seviyesi bildirmiş olmasına rağmen durum çok da ümitsiz değil. Bu kişilerin çoğu tükenmiş olmalarına rağmen işlerinden veya iklim kriziyle mücadele alanından ayrılmayı istemediklerini söylüyorlar.

Araştırmanın raporuna göre, katılımcılar en çok iş yerinde aradıkları desteği bulamamaktan şikayetçi. Farklı görüşlerin de ortaya koyduğu gibi, bu alanda çalışan insanların iş ortamlarında bir araya gelip iklim kriziyle ilgili düşüncelerini ve endişelerini paylaşabilecekleri alanlar yaratmak çok önemli. Bu alanların yokluğunda kişiler kendi destek mekanizmalarını oluşturmak zorunda kalıyorlar. İklim tükenmişliğinden muzdarip olan kişiler özellikle meslektaşları, aileleri ve arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmenin kendilerine iyi geldiğini ifade ediyor. Sosyal ve etnik açıdan ait hissettikleri gruplarla düzenli buluşmalara katılmak ve sorunların yanı sıra atılan adımları ve başarıları da konuşmak mücadelenin yükünü biraz olsun hafifletiyor.

Bunun yanında doğayla daha iç içe olmak için fırsatlar yaratmak ve yoğun çalışma temposu sırasında zor görünse de sessiz sakin bir yerde mola vermek tavsiyeler arasında. Düzenli olarak şarj olmayı ve tükenmeden yola devam etmeyi sağlayabilecek ufak adımlar uzun vadede kurtarıcı olabilir.

Bütün önerilerin ortak noktası: uzaklaşmak gerek. Travma hastalarıyla çalışan bir terapist, hepimizin bir tolerans eşiği olduğunu ve sürekli o eşiği aşacak şekilde çalışmanın kaçınılmaz olarak tükenmişliğe yol açacağını söylüyor. Tükenmişlik hali ruhun ve bedenin ihtiyacı olan şeyi ifade etme şekli aslında. Düzenli olarak dinlenmeye ve küçük adımların değerini görmeye ihtiyacımız var.

Bu durum, her çalışma alanı için geçerli. Ama iklim değişikliği hepimizin gündeminde fazlaca yer kaplayıp tükenmiş hissetmemize yol açabilecek kocaman bir mesele. Eşiğimizi bilmek ve bu eşiğin neresinde olduğumuzu fark etmek tükenme noktasına gelmeden önlem almamızı sağlar.

İlginizi çekebilir: Eko-anksiyete (eco-anxiety): İklim değişikliği, gelecek kaygısı ve varoluş sancısı üçgeninde hayatta kalmak

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale