X

İklim değişikliği küresel gıda sistemini tehlikeye atıyor

İklim değişikliğinin, gıda güvenliği konusunda tüm dünyada çok büyük sonuçları olacağı düşünülüyor. National Center For Athmospheric Research (NCAR)’ da 3 yazarın kaleme aldığı uluslararası rapora göre özellikle fakir ve tropikal iklimdeki bölgeler iklim değişikliğinden en çok etkilenecek yerler olacak.

Rapor, 2015 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP21 olarak da biliniyor) ele alındı. Sıcaklık derecelerinin yükselmesi ve yağış projeksiyonunun bozulması gıda üretimini tehdit etmekte, taşıma sistemini aksatmakta ve gıda güvenliğini düşürmektedir. Gıda güvenliğinin devamı için daha önceki yıllarda gösterilen çabanın gelecek yıllarda devam ettirilmesi zor gözüküyor.

Rapor, iklim değişikliği ve tarım üzerine genel bir bakış sağlamaktadır. Amerika Tarım Bakanlığı’nın izni ve Amerikan İklim Değişikliği Araştırma Programı’nın desteğiyle hazırlanan rapor; Amerika, Arjantin, İngiltere ve Taylan’daki 19 akademik, federal, özel, sivil toplum ve hükümetlerarası organizasyonun desteğiyle yayınlandı.

Gıda güvenliği dünyadaki birçok yerde tehlike altında

NCAR’da çalışan ve raporu yazan yazanlardan biri olan bilim insanı Claudia Tebaldi iklim değişikliği konusunda içinde bulunduğumuz durumu şu sözlerle açıklıyor:  ‘Eğer toplum yüksek miktardaki sera gazı emisyonuna devan ederse, gıda üretimi ve dağıtımı için elimizde hiçbir şans kalmayacak. Eğer toplum emisyon seviyesini düşürürse, iklim değişikliği yine gıda güvenliği üzerinde etkili olacak ancak sosyoekonomik faktörler o noktada daha kritik hale gelecek.

Rapor, Claudia Tebaldi dışında Caspar Ammann ve Brian O’Neill adında iki bilim insanı tarafından, NCAR, Amerika Tarım Bakanlığı, Atmosferik Araştırmalar için Üniversite İşbirliği’nin desteğiyle Ulusal Bilim Vakfı adına ve  NCAR yönetiminde oluşturuldu.

Rapor, 2100 yılına kadar olan süreçte global gıda güvenliği üzerindeki iklim değişikliği etkilerine odaklanıyor . Yazarlar gıda güvenliğini, insanların hayatlarını idame ettirecek kadar besleyici ve güvenli besinin elde etmesi ve kullanması olarak tanımlıyorlar ve gıda güvenliğinin yeme alışkanlığının değişmesi, nüfusun artması, iklim değişikliği, teknolojik gelişmeler gibi nedenlerden etkilenip zarar gördüğünü vurguluyorlar.

O’Neill toplumdaki ve iklimdeki değişikliklerin gıda güvenliği konusunda gelecek yıllarda kritik öneme sahip olacağını düşünüyor ve ekliyor: ‘Bunun anlamı toplumlardaki gelir,dağılımı, yönetim, eşitsizlik ve diğer faktörler konusunda daha iyi bir iş çıkarmalıyız ve bunun gıda güvenliği ve iklim değişikliği üzerinde ne kadar etkisi olduğunu anlamalıyız’

        Rapordaki dikkat çeken notlar:

İklim değişikliği tarımsal üretimi ve tarımsal faaliyetleri büyük ölçüde etkileyecek

1. Bölgesel farklılıklar olmasına karşın ürün ve canlı hayvan üretimi üzerindeki iklim değişikliğinin etkisi en fazla Afrika ve Güney Asya’da gerçekleşecektir. Refah düzeyi yüksek ülkeler ve ılıman bölgeler daha az risk altında olup yüksek enlemdeki yerlerde geçici olarak üretkenlik artacaktır.Buna rağmen, eğer karbondioksit ve diğer sera gazları emilimi aynı seviyede devam ederse diğer dünyadaki diğer bölgelerde bu yüzyılın ikinci yarısında tehlikeyle karşı karşıya geleceklerdir.

2. İklim değişikliğinin Amerika’daki gıda üreticileri ve tüketiciler üzerinde önemli sonuçları olacak. Gıda ürünlerinin cinsinde ve maliyetinde değişiklikler olacağı içinde üretimde sıkıntı çeken bölgelerde ihraç ürünlere büyük bir talep doğacak.

3. İklim değişikliği riski tarımsal üretiminin dışında global gıda sistemini, imalatını,  depolamasını, nakliyesini ve tüketimini de etkileyecek. Mesela sıcak iklimin yaşandığı bölgeler gıda depolama konusunda problem yaşayacak ve gıda güvenliği riski artacaktır. Deniz seviyesinin yükselmesi ve nehir ve göl seviyelerindeki değişimler taşımacılığı engelleyecektir.

4. Gıda güvenliği tehlikesi iklim değişikliği nedeniyle daha hızlanıp önemli seviyelere ulaşacak. Sera gazı yoğunluğu, insan nüfusundaki artış, düşük ekonomik büyüme en kötü senaryoda 175 milyon insanın yetersiz beslenmesine neden olacak. Bu düşüş ekonomik büyümenin artması ve doğum hızının yavaşlamasından kaynaklanacak. Aslında günümüzden bakıldığı zaman bu oldukça iyi bir sayı çünkü bugün 805 milyon insan yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olup bu sayı 1990’ların başın 1 milyarı bulmuştu.

5. Toplum iklim değişikliği nedeniyle hasar gören gıda sistemi, soğuk hava depolarıyla, taşıma altyapılarının geliştirilmesiyle ve diğer stratejilerle onarılabilir. Bu durum her ne kadar bazı bölgeler için görece kolay olsada, her noktada başarılı olması altyapı, su kaynakları, kaynak yaratma topraktaki bitki besin maddeleri ve diğer faktörlerin varlığına ve yeterliliğine bağlıdır.

Kaynak:

sciencedaily.com

climatechange-foodsecurity.org

İlginizi çekebilecek diğer yazılar:

İnsan kaynaklı iklim değişiklikleri yüzünden 2014’te neler yaşandı?

Roberto Bravo’nun küresel ısınmaya dikkat çeken koleksiyonu: Global Warming

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Lezzetli ve eşsiz tatlarla dolu bir deneyim: Macroonline’da keşif dolu bir yolculuk

Şüphesiz ki söz konusu sofralarımız olduğunda hepimiz ‘en iyisi’nin peşindeyiz. Market alışverişlerimizi yaparken de gözümüz, elimiz hep en iyisinde, en kalitelisinde. Her şeyin en iyisini aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Ancak, böylesi bir çabanın çok fazla zaman ve enerji gerektirdiği de aşikar. Hele ki büyük şehirlerde yaşıyorsak, iş çıkış saatinde markette olmak; kalabalıklar, trafik, koşturmaca gibi dertleri de beraberinde getirebiliyor. E peki bunca yorgunluk ve zamansızlığın içerisinde mesai bitimine dakikalar kalmışken her gün zihnimizde dönen o ‘Akşam ne pişirsem’ sorularına nasıl yanıt bulacağız? Hele bir de evde hazırlamak istediğimiz tarifin malzemeleri yoksa.



Güzel haber; artık bu soru da zihnimizi kurcalamayacak, yorgun argın market sırasında beklemek zorunda da kalmayacağız. Macroonline ile yorucu market gezileri, ev konforunda keşifler yapabileceğimiz bir fırsata dönüşüyor.

Macrocenter ayrıcalıkları aynı hizmet anlayışıyla Macroonline’da

Macrocenter’ı tercih edenler bilir; Macrocenter’da alışveriş yapmak, eşsiz bir deneyimdir. Ürün çeşitliliği, yeni keşifler, taptaze lezzetler, baş döndüren kokular ve başka yerde olmayan ürünler… Macroonline da tüm bu deneyimi, bizlere online olarak sunuyor. Aynı uzmanlık, aynı lezzet ve aynı hizmet anlayışıyla tüm Macrocenter ayrıcalıkları, artık Macroonline’da. Kısacası, hayatı güzelleştirecek her şey Macroonline’da. Peki siz neredesiniz; yoksa hala kasa sırasında mı? 🙂 Gelin, Macroonline’Macroonline’Macroonline’da neler neler var biraz daha yakından bakalım… (Ne yok ki! demek serbest.)

Ev konforunda kaliteli bir alışveriş deneyimi

Hangimiz istemeyiz ki raflardaki en taze meyve-sebzeler yer alsın mutfak tezgahımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz.. Ama zamanımız ve enerjimiz yoksa ne yapacağız? Merak etmeyin, en iyilerden vazgeçmek zorunda değiliz. Macroonline, her şeyin en iyisini bizim için seçip evimize kadar getiriyor. İhtiyacımız olan her şey, sanki raflardan kendimiz seçiyormuşuz gibi aynı titizlik ve özenle seçilip bize ulaştırılıyor. Ev konforunda kusursuz ve kaliteli bir alışverişi deneyimi, Macroonline ile artık kapımıza geliyor.

Benzersiz tatlar, otantik lezzetler, yeni keşifler

Macroonline’da dilediğimiz ülkenin lezzetlerini bulmak mümkün. Bugün İtalyan, yarın Fransız Mutfağı, haftaya ise Japon, ne dersiniz? Macroonline dünyasında alışveriş yapmak, adeta geniş bir coğrafyada gezintiye çıkmak gibi. Uzak Doğu’nun egzotik sosları, ithal çikolatalar, artizan ürün çeşitliliği, her yerde bulunmayan lezzetli atıştırmalıklar, profesyonellere özgü ürün seçkileri, taptaze deniz ürünleri ve çok daha fazlası… Hepsi, premium hizmet kalitesi, zengin ürün çeşitliliği ve kolay erişim imkanıyla Macroonline’da. Tek yapmamız gereken bir tıkla sepete eklemek.

Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler

Dünya mutfağının yanı sıra Türkiye’nin özgün tatlarını da sunan Macroconline’da Homemade lezzetler de var. Şeflerin özgün tarifleriyle hazırlanan Homemade lezzetler, Macroonline’ın beklentileri aşan hizmet kalitesini evlerimize taşıyor. Hep ne pişireceğimizi düşünecek değiliz ya bazen de ne yiyeceğimizi düşünelim, öyle değil mi… Sağlıklı, lezzetli ve zahmetsiz alternatifler arayanların en gözde seçimleri, Macroonline Homemade kategorisinde.

Keyifli, pratik ve konforlu bir alışveriş deneyiminin yanı sıra keşiflerle dolu bir yolculuğa da hazırsak; istikamet: Macroonline. Üstelik, Macroonline’dan verdiğimiz siparişler 45 dakikada teslimat seçeneğiyle ve +4 dereceli araçlarla soğuk zincir kırılmadan dilediğimiz saatte bize ulaşıyor. Macrocenter’ın ayrıcalıklı dünyasını ev konforunda keşfetmek ve Macroonline’da ilk alışverişlerinize özel indirimden de faydalanmak için siz de hemen tıklayın.

*Bu yazı Macrocenter katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

İlgili Makale