X

İkigai ile yavaşlamanın güzelliği: Multitasking out, pomodoro tekniği in

Selam herkese! Nasıl geçti haftanız? Japonların konuştuğumuz bir kısım iyi yaşam taktikleri işinizde yarayamaya başladı mı? En azından şu an için sadece fikir olarak mantıklı gelse bile yeterli. Aklımıza yatanı aklımızın bir köşesine mutlaka yazmış oluyoruz ve ihtiyacımız olan günün birinde bu bilgi yeniden ortaya çıkıyor ve mis gibi kullanmaya başlıyoruz.

Geçen hafta İkigai’nin ne demek olduğundan, toplumla iletişim içinde kalmamızı destekleyen maoi’lerden, alışkanlıkların öneminden ve kutlamaların hayatımıza kattığı neşeden bahsetmiştik. Haydi gelin, kaldığımız yerden devam edelim.

Öncelikle biz emeklilik yaşlarını erken-geç diye tartışaduralım, Japonlar emekliliğe karşı. Zinde, uzun ve mutlu bir yaşam için hep hareket içinde olan aktif bir hayata inanıyorlar. Bu hareket sadece bedensel değil; evet bedensel, ama aynı zamanda da zihinsel. Bu arada bedensel hareketlilik deyince illa ki spordan bahsetmiyoruz. Spor tabiî ki önemli ama onların hareketlilikten kastı gün içerisinde aktif olmak. Bu ne demek? Mesela metroda yürüyen merdiven yerine basamakları kullanmak, en kısa mesafede bile araba kullanmak yerine yürümek, herhangi bir ihtiyacını almaya giderken üşenmemek gibi bir hareketten bahsediyoruz. Ben açıkçası üşengeç bir insan olarak hareketin önemini yeni yeni anlamaya başladığım için geçen kıştan beri daha hareketli bir yaşama adım atmış bulunuyorum ve bana inanın çok iyi geldi, çok mutluyum. Enerjim yenileniyor sanki her ama her defasında. Annem ise bu duruma şaşkın; bu kısmı geçiyorum!

Dediğim gibi bedensel aktivite yanında zihinsel aktivite de çok önemli. Kitapta Japonlar sürekli yeni bir şey öğrenmenin önemini vurguluyor. Çünkü yeni bir şey öğrendiğimiz her seferde beyinde yeni bağlantılar kuruluyor. Bu konuya önem vermediğimizde ise beynimizi yeterince çalıştırmadığımızdan ve hep otomatik davranışlar sergilediğimizden bahsediyorlar. Beynin işleyişini ve önemini daha iyi anlamanız için bu noktada size David Eagleman’ın Beyin kitabını okumanızı tavsiye ederim. Ben kendi adıma bu yeni yaşımda yeni bir şey öğrenmeye niyet ettim. Bu müzik aleti midir, resim yapmak mıdır, heykel kursu mudur ya da aklıma gelmeyen bambaşka bir şey midir bilemem ama niyetimi gerçekleştirmeye çok niyetliyim! Siz en son ne zaman yeni bir şey öğrendiniz? Ne zaman hayatınıza yepyeni bir şey kattınız?

Japonlar çok oturmanın da yaşlandırdığını söylüyor ve her 30 dakika oturmanın ardında metabolizma yüzde 90 yavaşladığı için 5 dakika ayağa kalkıp hareket etmenin önemini vurguluyorlar. Uyku ise en az hareket kadar önemli. Günde mutlaka 7 saat uyunması gerekiyor ve uyku hormonu melatoninin öneminden bahsediliyor. Uyku, günümüzün hızlı dünyasında bazen bazı kişilerce zaman kaybı olarak algılansa da aslında sağlığımız için en az aktiflik kadar önemli bir konu. Bu arada gece uykusuyla sabah uykusunun kalitesi hiç aynı değil, benden söylemesi. “Gece uyumadım, işten dönünce biraz kestiririm” diyorsanız gece uykudan alacağınız verimle aynı verimi alamayacağınız aklınızın bir köşesinde dursun. Daha detaylı bilgi için melatonin hormonunun sağladıklarına göz atabilirsiniz.

Birçoğumuz o ya da şu sebeplerle televizyona, aşırı yemeye yönlenebiliyoruz. Adına yorgunluk diyoruz, kafa dağıtma diyoruz, duygusal boşluk diyoruz ama Japonlar da bu noktada bu yollarla kendinizi uyuşturmaya ayırdığımız zamanı ikigai’nize akıtmanızı tavsiye ediyor. E bu noktadan bakıldığında da daha dolu dolu, hayat dolu bir yaşam bizi bekliyor olmaz mı?

Hayat doluluğu bence hayatta sürekli aynı noktada kalarak da olmuyor. Konfor alanı diye adlandırdığımız yani hep bildiğimiz, emin olduğumuz noktalarda kalmanın da ilerlememizi durduğunu düşünüyorum. Bu alanda kalmamız hem kolaylık sağlıyor hem de belirsizlikleri elemiş oluyoruz fakat kendimizi geliştirmiş oluyor muyuz bu şekilde? Hayatımızın dönemlerinde kendimize yepyeni hedefler belirlemek ve o hedefe ulaşma yolunda konsantre olmak bizi geliştirecek bir şey. Japonlar bu noktada o hedefin ne çok kolay, ne de çok zor olmasından yana. Evet, bizi usulca konfor alanımızdan çıkarsın ama ümitsizliğe düşürecek, güvenimizi kaybetmemize neden olacak şekilde de çarpmasın. Kendi adıma da hayatımdan ne zaman sıkıldığımı hissetsem, her defasında fark ediyorum ki uzun bir süre aynı konfor alanımda kalmışım. Bir adım bile dışarı adım atmamak bir noktadan sonra sıradanlığa ve sıkıcılığa sebep olabiliyor.

Kendimize yeni hedefler belirlememiz sağlığımız açısından da önem teşkil ediyor ama burada üzerinde durmamız gereken konu ise o hedeflere “takıntılı” yaşamamamız gerektiği. Çünkü herhangi bir şeye takılmak, takıntı yapmak orada bir enerji tıkanıklığı yaratıyor ve maalesef tatsız bir kısır döngüye sebebiyet veriyor.

İlla 25 işi de aynı anda yapmanız gerekmiyor hedeflerinize doğru yol alırken. Nedense çok yönlülük birçok dünya ülkesinde başarı kriterleri arasında yer alıyor fakat Japonlar ise bunun tam tersini söylüyor. Bu noktada pomodoro tekniğinden bahsediyorlar. Pomodoro tekniği ise şu: Sadece tek bir işe odaklanmak! Bir anda çok işe bakıp bölünmeye gerek yok. Sadece tek iş yapmak, durumları yavaşlatmak olarak görülse de aslında konsantrasyonunuzu tek bir işe verdiğinizde çok daha hızlı işleyip çok daha fazla verim alıyorsunuz. Buradaki kilit kelime bence full konsantrasyon! Hangimiz işimizi yaparken full konsantrasyon orada bulunabiliyoruz? Bu benim de sürekli kendime hatırlatmam gereken bir konu. Pomodoro tekniğini gelin popülerleştirelim. Herkese yayılsın ve herkes rahatlasın.

Hedefe doğru giderken ise o hedefi de parçalara bölmek gerektiğine inanıyorlar. Bunu ilk babamdan duymuştum 20’li yaşlarımın başında. Şirketlerin 5-10 senelik planlarının çok saçma olduğundan bahsetmişti ya da iş görüşmelerinde aynı şekilde sorulan soruların da. Çünkü uzun zaman dilimi için konuştuğumuzda gerçekleştirme ihtimalimiz daha zorlaşıyor, kısa vadeli planların aksine. O noktada da gerçekleştiremediğimizde kendimizi başarısız ve eksik hissetmeye başlıyoruz.

Hatta yukarılarda yine tavsiye etmiş olduğum David Eagleman’ın Beyin kitabını okursanız göreceksiniz ki beyin zaten böyle işliyor! Uzun ve kısa vadeli hazlar arasında direkt kısa vadeli hazlara yönelmeye meylediyor. Bu sebeple zaten hedefimizi kısa vadeli birçok küçük hedefe bölmemiz, gerçekleşmesi açısından daha gerçekçi bir bakış oluyor, hem de motivasyonumuzu devam ettirmemizi sağlıyor.

Aynı zamanda Japonlar mutlu ve uzun bir yaşamın sırrının tutkudan geçtiğine inanıyorlar. Gün içinde yaptığımız en ufak, en önemsiz görünen şeylerde bile tutkunun bulunmasının gereğinden bahsediyorlar. Bu tutku konusunda kendi adıma ne kadar eksikmişim. Tutku gerçekten hayatta varolmamızı sağlayan en önemli araç! Bize gerçekten yaşadığımızı hissettiren en önemli şey. Bu konuya şahsen daha çok eğilmeliyim. Siz kendi hayatınızı gözden geçirdiğinizde bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ve son olarak gülümsememiz ve doğayla bağımızın her daim canlı olması bizi yine sağlıklı yaşama taşıyan en keyifli iki araç. Hem yapması da bedava!

Japonlar doğa yürüyüşlerine özel bir isim de koymuşlar: “Orman banyosu”. Ben bayıldım bu tabire!
İkigai ile geçen koskoca iki hafta ve bu değerli bilgilerin ardından kendi İkigai’lerinizi dinginlikle bulmanızı, ihtiyacınız olduğunu fark ettiğiniz tavsiyeleri hayatınıza tez zamanda geçirmenizi temenni ederim.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Japonların uzun ve mutlu yaşam sırrı: İkigai

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale