X

İçimizdeki savaş: Bilinçaltımız sandığımızdan çok daha fazlasıysa?

“Gerçekten de insan için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikroplar olmayıp yalnızca insanın kendisi olduğu, göz kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmıştır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak, etkili bir çare yok henüz. Oysa bu yaralar doğanın en acımasız, en büyük yıkımlarından daha yok edicidir. İnsanı olduğu gibi, halkları da korkutan en büyük tehlike, psişik tehlikedir. Beliren genel güçsüzlüğün nedenleri, bilinçaltını hiç dikkate almaksızın tek bilinçle ama yalnızca bilinçle ilgilenilmiş olmasıdır. Bunun sonucu olarak insan için en büyük tehlike, bilinçaltı etkilerin biriktirdiği kitleden kaynaklanır ve bilincin akılcı direnmelerini susturur.[…] İnsanların, modern savaşlar olarak beliren büyük yıkımlardan kendilerini korumaları herkesin tepeden tırnağa silahlanmasıyla olmaz! Silah yığınları savaşları gerekli gösterir! Gelecekte, bilinç setlerini yıkıp kurtularak dünyayı tehlikelere sürükleyen bilinçaltının yarattığı koşulları yok etmek, daha yeğlenir bir durum değil midir?”

Carl Gustav Jung – İnsan Ruhuna Yöneliş

Ya içimizde yaşadığımız savaş -etki alanımız dışında- olduğunu sandığımız dünyamızı şekillendiriyorsa ?

1990’lı yıllarda evlerimize girmeye başlayan internetle birlikte her şeye, her an erişir duruma geldik. Atladığımız tek nokta şuydu; aynı şekilde “erişilebilir” olduğumuzdan bihaberdik. Çok uzağa gitmemize gerek yok. Bunu son ABD başkanlık seçimlerinde yaşadık. BBC News şöyle diyordu: “Facebook’un 87 milyon kullanıcının bilgilerini Cambridge Analytica adlı siyasi danışmanlık şirketiyle izinsiz paylaşması üzerine sosyal medya platformlarına yönelik tepkiler de arttı. Çok sayıda kullanıcı hesaplarını silerken veri paylaşımına ilişkin de gizlilik tartışmaları doğdu. Verilerin, Cambridge Analytica tarafından 2016 ABD başkanlık seçimlerinde seçmen davranışlarını etkilemek için kullanıldığı söyleniyordu.” Peki bu ilk miydi ? Tabi ki hayır..

Biliyorsunuz dünyamız üzerinde varolan pek çok sistem ve bu sistemlerin çıktıları olan devletler kolay yönetilebilecek toplum yapısı hedeflemişlerdir. Bunu da toplumların karar verme mekanizmalarını -yani bilinçaltını- etkileyerek yapmışlardır. Özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler’le başlayan bu yönetme isteği, o günden bu yana pek çok lider tarafından kullanılıyor. Tarihte bunu yapmak için müzik (özellikle acıklı müzikler), eğlence kültürü ve futbol (evet yanlış duymadınız) yoğun olarak kullanılmış. Günümüzün sosyal medyası ve televizyonları da bu görevi farkında olmadan üstlenmiş durumda. Akşam haberleri izledikten sonra kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Her an bilincinizin, bilinçaltınızın vahşete, şiddete, acıya maruz bırakıldığının farkında mısınız? Dünya liderlerinin giderek artan sertlikteki üslupları sizin de dikkatinizi çekmiyor mu ?

Kendime uzun süredir şu soruyu soruyorum: Dünyamızı neden böyle liderler yönetiyor? Öncelikle şunu anlamakla başlayalım; içimizde ne varsa, dışımızda da o vardır; mikroda ne varsa makroda da o vardır. Çünkü yaydığımız enerji ve titreşim hiçbir zaman yok olmaz. Bu titreşimler zamanla kollektif bilinç dediğimiz “toplumsal bilincimizi” oluşturur; yani her toplum kendi liderini, kendi kaderini yaratır. O halde evrende varolan her şeyin bizimle tetiklendiğini söyleyebiliriz. Okyanusta ufak bir damla olduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz dostlar; çünkü ondan çok daha fazlasısınız! Siz evrensiniz…

Enerji yasaları bize şunu söyler; yaşadığınız her durum, karşılaştığınız her kişi sizin aynanız. Yani sizden yayılan enerjiye cevaben hayatınızda yer buluyorlar. O halde gelin hep birlikte düşünelim; birini acımasızca eleştiriyorken eleştirilmemeyi nasıl bekleyebilirsiniz? Sizden olmayanı hoş göremiyorken; hoşgörülü bir eşe, iş arkadaşına sahip olmayı nasıl bekleyebilirsiniz? Kendi takım arkadaşınızı bile dışlıyorken toplum liderlerinin bunu yapmamasını nasıl bekleyebilirsiniz? Tabi ki oturup her şeyin sihirli değnek değmişçesine değişmesini beklemek en kolay yol; ama sizlere bunun bekleyerek olmayacağını söylemek zorundayım.

Toplumları savaşın eşiğine getiren en temel duygunun “sevgisizlik” olduğu kanaatindeyim. Son 200 yıldır yaptıklarımızı yapmaya devam ederek savaşları bitiremeyeceğimiz ortada. Daha biz bireyler olarak kendi içimizdeki savaşı bitiremeden dünyamızdaki savaşın bitmesini bekleyemeyiz. Kendi içimizdeki açlığı dindirmeden dünyamızdaki açlığın bitmesini de bekleyemeyiz. Hatırlayın: Anahtar da biziz, kilit de.

Kendi frekansınızı günde sadece 10 dk meditasyon yaparak yükseltmeye başlayabilirsiniz. Bu meditasyon tekniklerine sosyal medya üzerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Daha fazlasını yapmaya niyetliyseniz; öncelikle size hizmet etmeyen kızgınlık, öfke, kin, nefret gibi duygularınızı temizlemenizi tavsiye ederim. “Thetahealing” yöntemiyle bunu yapmanız çok kolay. Unutmayın; bu duygular beyninizde tahmin edeceğinizden çok daha fazla yer işgal ederler ve enerji alanınızda uzun süre tutulmaları halinde hastalıklara neden olurlar. Kızgınlığa, öfkeye ve nefrete harcadığınız enerjiyi sevdiklerinize, sevdiklerinizle biriktireceğiniz güzel anılara harcasanız muazzam olmaz mıydı ?

Aklınıza takılan soruları sormak, Thetahealing yöntemiyle ilgili ayrıntılı bilgi almak isterseniz bana www.esindemir.com sitesinden; Instagram hesabımdanwww.esindemir.com sitesinden; ve info@esindemir.com mail adresim üzerinden ulaşabilirsiniz.

“Sevgi” dolu varlıklar olduğumuzu hatırlayacağımız günlere…

İlginizi çekebilir: Her şey beynimizde başlıyor: Bilinçaltı hayatımıza nasıl etki eder?

Esin Demir: 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi. Spiritüel gelişim merakı 2009 yılında, Japonya’ya bir yaz stajı programı ile gittiğinde başladı. Bu ilginç ada ülkesinde pek çok tapınak gezdi, bu tapınaklarda yapılan dini ritüelleri yakından görme imkanı buldu. Türkiye’ye dönüp profesyonel iş yaşamına başladıktan sonra ruhsallık ve kişisel gelişim ile ilgili araştırmalarını daha da derinleştirirken; beyin, bilinçaltı ve kuantum fiziğine de ilgi duymaya başladı. Bu sırada ThetaHealing® bilinçaltı temizlik tekniği ile tanıştı. O günden itibaren bu teknik ile ilgili aldığı çok sayıdaki uygulayıcılık eğitimini, Valencia’da aldığı ThetaHealing® eğitmenliği ile taçlandırdı. Esin şimdi bir taraftan profesyonel kariyerine devam ederken, diğer yandan ThetaHealing® grup eğitimleri ve bireysel seanslar veriyor. Thetahealing yöntemi ile ilgili detaylı bilgiye www.esindemir.com adresinden ulaşabilirsiniz. Esin’in en büyük arzusu, Dünya’nın yaşanacak daha sevgi dolu bir yer olması...

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale