X

Huzursuzluk, sınırsızlık ve cinsel fanteziler: Titane film incelemesi

Eğer ‘’Ben demin ne izledim ya?’’ düşüncesiyle buluşmanıza yol açacak bir film aramaktaysanız şu an doğru yerdesiniz! Bu yazımızda, sizler için seyircileri şaşkınlığa sürükleyen ve anlık zihin donması yaşatan Titane isimli filmi kaleme aldık.

Raw isimli filmden tanıdığımız Fransız yönetmen Julia Ducournau tarafından yönetilen Titane, bir Ducournau yapımı olduğu için daha vizyona girmeden önce herkesin kafasında tuhaf ve gerici düşünceler oluşturdu. 2021 yılında piyasaya sürülen bu yapımda baş karakter olarak Agathe Rouselle’nin canlandırdığı Alexia’yı görüyoruz. Alexia’yla birlikte Vincent Lindon’un hayat verdiği Vincent karakteri de filmdeki önemli isimlerden. Bu iki isim dışında Titane’de rastladığımız diğer karakterlerin çok değerli olmadığını söylersek ayıp etmiş olmayız. Şimdi, beklentinin üstünde oyunculuklarla karşılaştığımız Titane’in konusundan bahsetmek istiyoruz.

Titane filminin konusu

Görsel: newyorker

Body horror -korku sinemasının bir alt türü- kategorisinin başarılı bir örneği olan Titane’de insan vücudunun tamamının veya bir parçasının korkutucu bir yaratığa dönüşmesi ele alınıyor. Tabii, bu dönüşümle karşılaşmadan önce seyirciyi ekrana kilitleyen çok kritik sahneler de bu yapımın içinde yer alıyor. Filmin başından sonuna kadar bir dönüşüme şahit oluyoruz fakat dönüşümü somut bir şekilde filmin sonunda fark edebiliyoruz. Bu nedenle, bu filmin izleyicilere gerginlik aşıladığı esnada kafa karışıklığı verdiğini de söyleyebiliriz.

Genel olarak hem korku hem de bilim kurgu kategorilerinde yer alan bu yapımda dansçı bir kadına (Alexia) ve uzun bir süre sonra kaybolan oğluyla karşılaşan bir babaya (Vincent) rastlıyoruz. Normalde birbirlerini tanımayan bu iki karakterin yolları çok ilginç bir şekilde kesişiyor. Bu kesişmenin sınırları içinde akıl almaz bazı olaylar da bulunuyor.

Görsel: lsureveille

Örneğin, kimin yaptığının uzun süre anlaşılamadığı seri cinayetler üzerine konuşuluyor ve bu cinayetlerin arasında çok da mantıklı bağlar bulunmuyor. Bu yüzden, cinayetleri kimin işlediğini en başında öğrenen seyirci bile katil olduğunu düşündüğü karakterden şüphelenebiliyor. Anlayacağınız, Titane’i izlerken zihinler bulanıyor ve duygu dünyasına bir ağırlık çöküyor.

Her ne kadar dansçı kadına ve oğlunu kaybeden babaya odaklanmış olsak da bu filmde arabaların da bir ruhu var. Hatta, arabalar aracılığıyla hissedeceğiniz bu ruh yüzünden favoriniz olan otomobil markasından uzaklaşabilirsiniz. Eğer derin bir araba sevginiz bulunuyorsa bu filmi izlemeden önce bu sevgiyi gözden geçirmenizde fayda var.

Kuirliğin ve aşırı maskülenitenin çarpışması

Görsel: filmstowatchbeforeyoudie

Titane’de açıkça bir LGBTİ+ vurgusu yapılmasa da kuirliğin farklı bir boyutuna rastlıyoruz. Bu boyut sayesinde günlük hayatta sık sık karşımıza çıkan araba sevdasını eleştirme şansını yakalayabiliyoruz. Kuirliğe ek olarak, bir erkeğin ‘delikanlı’ şeklinde nitelendirilmesine sebep olan ağır maskülenitenin altında gizlenen yoğun anaç duyguları da bu yapımda görebiliyoruz. Oyuncuların gerçekçi performansları sayesinde bahsi geçen kuirliği ve anaçlığı deneyimleme şansını elde edebiliyoruz.

Titane, içerdiği farklı cinsel fanteziler ve sınırsızlık sayesinde daha çok kendisini olduğu gibi kabul etmekte zorluk çeken insanlara hitap ediyor. Bu film, temelde insan bedenini olduğu gibi kabul etmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Bu vurgu sayesinde insan vücudunun doğal yapısı sahipleniliyor ve herkesin normalinin aynı olmadığı da gözler önüne seriliyor.

Uyarı: Fragman, rahatsız edici görüntüler içerebilir.

Cannes’te Altın Palmiye ödülü kazanan bir saat kırk sekiz dakikalık Titane’i MUBİ’den izleyebilirsiniz. Eğer gerilimin arka tarafında olup hangi olayın kim tarafından gerçekleştirildiğini bilerek akışa dahil olmayı seviyorsanız bu yapım tam size göre! Tabii, Titane’in belli bir miktarda kan ve mide bulandırıcı organ görüntüleri içerdiğini belirtmek istiyoruz. Biyolojik açıdan hoş görülen fakat estetik açıdan baş ağrıtan sahneler sizlik değilse Titane’i izleme konusunda ciddi bir karar vermeniz gerekiyor.

İlginizi çekebilir: En iyi diziler: Tüm zamanların en etkileyici yabancı dizilerini keşfedin

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale